
İSLAMDA, HAREMLİK SELAMLIK KONUSU!..
Mehmet Kaçar
İslam Dininde olmayıp da, İslamdanmış gibi gösterilmeye çalışılan yada İslam Dini’ne bulaştırılarak istenen bir konudur bu.
İslam’ın özüne tamamen yabancı olduğu halde, tarihi gelişimi esnasında, sonradan İslam dininden imiş gibi gösterilerek, ona katılmış olan “haremlik-selamlık” konusudur.
“Haremlik-selamlık” kelimeleri, tamamen Türkçe olan kelimelerdir. Bura da “Harem” konusunun, İslam alemine bir müessese olarak ne zaman girdiğini yada bulaştığını göstermektir. Hiç bir kimsenin çıkıp da Türklerin, İslam teorisyenleri, sahabeleri, tabiun veya etbaut Tabiunları olduğunu asla iddia edebileceklerini tahmin dahi edemiyorum. Kimse de edemez zaten...
21. asrın, batıdan alınan ve adına asri medeniyet denilen, bu çağdaki bir dönemle karşılaştırıldığında, İslamiyetin kadına tanıdığı ‘kadın hakları’ ve onu nerelerden alıp nerelere yücelttiği aşikar bir şekilde görülür. Yine Batı aleminin bu ulvi yükselişe karşı bir tesettürsüzlüğe yönelişi ve bu nada özgürlük ve hürriyet adını vermesi gözlemlenmektedir. Bunu da batı aleni bir özgürlük olarak algılamaktadır.
Bura da tuhaf olan ve sorulması gereken bir takım sorular vardır. Mesela bunlardan biri de şudur:” Günümüz de pek çok bayan İslami bir yönetim uygulanmış olsa, kendilerini hareme kapatıp köle yapacağından korktuklarını söylüyorlar. Bu algı, nereden, neden ve nasıl oluştu acaba dersiniz?
Normalinde bu korku hiç bir delile ve dayanağa dayanmayan, sadece bir algıdan ve yanlış anlayıştan kaynaklanmaktadır. Bizim bildiğimiz ve üzerinde önemli durmaya çalıştığımız konu, özü ve inancı temiz bir bayanın İslam yönetiminden asla korkmayacağı yönündedir. Çünkü İslam kadına, sosyal hayatta(ictimaiyatta) en yüksek makama gelmiş, herhangi bir insana tanıdığı hak ve özgürlükleri verecek olan dinin adı da yine İslamdır.
İslam, tâ o dönemde, batıda kadınların kiliselere dahi sokulmadığı zamanlarda kadınlara şu hakları tanımış bir dindir:
a-Mülkiyet (mülk edinme) hakkı,
b-Meşru yollardan(İslamın haram saydığı konulardan olmayan bir ticaretten ) kazanma hakkı,
c-Hiç bir baskı ve zorlama olmaksızın istediği kişi ile rızası dahilinde evlenme hakkını vermesi.
d- En güzel elbiseleri giyerek gezebilme hakkı. Bu hakkı verirken de kadınların nefsani arzularına esir edilmesin, hayvani iç güdülere kurban edilmemesini de ön gören haklarıdır.
Evet, İslam, tesettürsüz bir şekilde dışarıda, yani evinin dışında dolaşmasına, iğrenç bakışlara ve rezil kahkahalara hedef olmasına, ruhsal yönden rahatsız edilmesine asla izin vermeyecektir. Özgürlük ve hürriyet anlayışını bu şekilde düzenleyenler İslam’dan ve İslami yönetimden asla korkmayacaklar dır çünkü.
Kadınların özgürlük ve hürriyetlerini diline dolayarak bayanların bir birey olduklarını unutup onu bayan diyerek istismar eden yazar ve çizer takımları güruhuna gelince, bu zevatlar ne istediklerini ve neyi niçin yapmalarını gerektiklerini de çok iyi biliyorlar.
Ayrıca, bu adamların ekonomik kazanç vasıtası( özellikle reklamlarda kadın objelerin ön plana çıkarılması) olan bayanlarında aslında bu adamların neyin peşinde koştuklarını çok iyi biliyorlar.
İşte bu nedenle de bu tiynet ve ziynette olan kadınlar, kadın ve erkeklerin birbirine karıştıkları, hayvanlara benzemek için insani meziyetlerden sıyrıldıkları bu adamları davet ediyorlar. İslam Dini’nin bu tür toplantılara müsamaha gösterip izin vermesi asla mümkün değildir.
İslamın tebliğcisi Hz. Peygamber(sav) zamanında kadınlar mescitlere gidiyorlar, sokaklarda alış-veriş yapıyorlar, erkeklerin cesaretini yükseltmek amacıyla ve sağlıklı hizmetleri sunabilmek amacıyla yada mutfak hizmetleri verebilmek için savaşlara katılıyorlardı.
Ne var ki baskı ve zulüm döneminin gelmesiyle kadınlar birer ticaret metaı haline dönüştürüldüler. Erkekler de o dönemden sonra köleleştirilerek, Avrupa da kurulan köle pazarların da (insan satılan pazarlar), hayvanlar gibi dişlerine dahi bakılarak satıldılar.
Erkeklerin yılanlı kuyulara atılmasını emreden bir düzenin İslami olamayacağı gibi, kadınları da hareme kapatmaları için erkekleri teşvik eden bir anlayışta asla İslami bir anlayış olamaz.
Böyle tutum ve anlayışlar hem kadını, hem de erkeği kurban etmiştir ve büyük bir zalimliktir, zulümdür.
Özgürlük denilince de bugünkü gibi dışarıda tesettürsüz olmak değil de, çünkü böyle bir davranış olsa olsa ruhsal bir çöküntünün göstergesi olur. Aristokrasi ve özgürlük adı altında insanın kendi kendine tapınması anlamına gelir ki buda insanın kendi vücudunu ilahlaştırması demektir.
İslami bir yönetim hakim olduğunda, kadına saygınlık kazandıran, onun özgür bir birey olduğunu ona yeniden hatırlatıp, geri veren, bir takım muhitlerde yaygın olan gericilikten ve her şeyi mubah sayan aristokrat ortamdan kaynaklanan avarelikten onu çekip alacaktır.
İslam, hem haremde, hem de balo salonlarında, hem de ticaret metai olmasında, ihanete uğrayan, peşkeş çekilen kadınları ve insan ruhunu da kurtaracak olan en mükemmel bir sistemin de adıdır.
İnsan ruhu, harem de baskı ve zulümle elinden alınmıştı. Balo ve eğlence salonlarında ise avarelik ve kepazelikle yine ruhen yok edilmektedirler. Hayatını, insanlık şeref ve haysiyeti içerisinde sürdüren değerli bir hanım efendinin islam’dan korkmasına asla gerek yoktur. İslami bir yönetimden asıl korkması gerekenler, dürüst bir özgürlüğü kendilerine az görenler olmalıdır..
Selametle!..