Mehmet Kaçar

İslam Dini 'Bir İlim' Dinidir!

Mehmet Kaçar

İlim; bilgi, marifet ve hakikat anlamındadır. İnsan, yol gösterici birikim sahibi olmakla şerefli bir varlık olur. Kur’an’a göre de Allah(c.c), görünen ve görünmeyen her şeyin bilgisine sahip o bilgiyi bizzat yaratandır. İnsana da ilmi bilgi verip öğretendir.

İlmin değeri, karşıt anlamı olan zan ve cehalet kavramları ile anlaşılır. Kur’anda da: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu”(zümer:9) ayeti, bilginin ve bilgi sahibi olmanın belirleyici rolüne işaret eder. İlmin İslam Medeniyetinde ki baskın rolü, diğer uygarlıklarda görülmemiş bir durumdur.

Kur’an bilme yetisinin, insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli fark olan akıl sayesinde kazanılacağına vurgu yapar.

“Bilin ki, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Düşünesiz diye gerçekten, size ayetleri açıkladık.” (Hadid:17).

İslamiyet bir ilim irfan dinidir. İslam Medeniyeti de bir ilim medeniyetidir. Kur’an da bilginin yegane sahibinin ve kaynağının Allah(c.c) olduğu gerçeği şöyle açıklanıyor.

“O, güneşi bir ışık(kaynağı), ayı da(geceleyin) bir aydınlık kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmet gereğince) yaratmıştır. O, ayetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.”(yunus:5)

“Sizin ilahınız ancak kendinden başka hiç bir ilah bulunmayan Allah’tır. O, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.”(Taha.98).

“Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasın da inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını, bilesiniz.”(Talak:12).

“O, ilk ve sondur.Zâhir ve Bâtındır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”(Hadid:3).

“Ve Allemel Ademel esmâe külleha sümme aradahüm alel melaiketi fekale enbiüni bi esmâi he ulâi in küntüm sadıkıne”(Bakara:31).

“Kâlu Subhaneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtena inneke entel alimul hakim(Bakara:32).

“Kâle yâ Âdemel enbi’hüm biesmaihim felemma enbeehüm bi esmâihim kâle elem ekül leküm inni eglemu gaybessemavati ver ardı ve allemü mâ tûbdûne ve mâ küntüm tek tümüne.(Bakara:33).

Allah(c.c) Adem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin”dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Allah şöyle dedi:” Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince, Allah(c.c):”Size, ggöklerin ve yerin gaybunu şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızıda, gizli tuttuklarınızı da bem bilirim demedim mi?”dedi.

Görüldüğü gibi Allah(c.c) insanı, diğer varlıklara göre, bilgi(ilim) bakımından daha üstün ve donanımlı kılmıştır. İşte İblis’te bunu çekememiş ve secde etmemiştir.

Kur’an da ilim sahibi olmak için gerekli olan araştırmacılık ısrarla tavsiye edilmiştir; “Yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, düşünecek kalpleri işitecek kulakları olsun? Gerçekte gözler değil kalpler (kalp gözü) kör olur.”(Hacc:46).

Kur’ân, kesin bilgiye dayanmayan zan ile elde edilen verilerin(dataların) değersizliğini ve insanı hakikate ulaştıramayacağını “zan ise şüphesiz ki, Hak karşısın da hiç bir şey ifade etmez”(Yunus: 36) ayetiyle açıklanmıştır.

Eğer yeryüzünde ki ağaçlar kalem olsa, denizlerde mürekkep olsa ve yedi misli de yedekte bulunup yazılsa yine de Allah’ın sözleri bitmezdi. Doğrusu, Allah mutlak güç ve hikmet sahibidir.”(Lokman:27).

Kur’ân ve Hadisi şeriflerin ilimle ilgili açıklamalarına göre, hayatın amacı, ilimle elde edilen iman sonucu iyi insan olarak iyi işler yapmaktır. Kur’ânın ilk muhatapları, Hz. Peygamberin de(sav) teşviki ile okuma ve yazma başta olmak üzere ilmi faaliyetlerin yaygınlaşması için gayret göstermişlerdir. Hz. Peygamber (sav) câhiliyye örf ve adetleri üzerine yaşayan bir toplumu, yoğun ve titiz bir eğitim faaliyetiyle hakikatin aydınlığına ulaştırmıştır.

Bir eğitim ve öğretim faaliyeti olarak peygamberliğin asıl hedefi, ilim üzere şekillenmiş bir toplum inşa etmektir. Kur’ân’ın ve Hz. Peygamberin(sav) ilme teşviki, Müslümanları bilgiyi yazıyla kayıt altına almaya ve ilim öğrenmeye yöneltmiştir.

Hz. Peygamber(sav)in eğitimci yönü onun sünnetini izleyenler için her döneme ayrı bir ışık tutmaktadır. O, eğitim de kolaylaştırıcı metotlar takip etmeyi, sabrı, tahammülü teşvik ve tavsiye etmiş; öfkeye ve ciddete yer verilmesini istemiştir. Muaviye b. Hakem es Sülemi(r.a) adlı sahabi, bu konu da şunları söylemiştir. “Ben Resûlullah(sav)tan daha güzel eğitim veren bir öğretmen görmedim. Beni ne azarladı, ne de dövdü, ne de hakaret etti.”(A.B. Hanbel, C, 5, 447-448).

Evet, her şey bilgiye dayanır. İlim tahsili, Müslümanlar için farz kılınmıştır. Hz. Peygamber(sav):” İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır.”(İbni Mace, Mukaddime;17) buyurmuştur. Hz. Ali’ye(k.v) derin bilgisi sayesin de; “İlim kapısı” ünvanı verilmiştir.(Mustafa Baktır, “Suffe” DİA, C, 37, s, 469-470).

Fert, toplum ve ülke düzeyin de elde edilen bilgiden, en çok bu bilgiyi üretenler yararlanır. İlmin önemli bir güç olduğu, İslam toplumları tarafından erken dönemler den itibaren kavranmıştır. Bu gücün temelin de ilim kaynağı olan Allah(c.c) yakınlık bulunmaktadır. İslam kültür ve medeniyeti bu kavrayış sayesin de ilmin aydınlatıcı gücüyle geniş coğrafyalara ulaşmış ve bir kaç yüzyıl içerisinde dünyayı aydınlatmıştır...

Selametle...

Yazarın Diğer Yazıları