
İslam Da Şekilcilik Ve Zorlama Varmıdır?
Mehmet Kaçar
Geçtiğimiz günler de, okulumuzun öğretmenler odasın da karşılaştığım iki soruyu bura da açarak meseleyi açıklamaya çalışacağım. İslam, bana göre dipten tepeye bir şekil dinidir. ilk nazil olan ayete kadar hepsi bir şekildir. Efendimiz(sav) hazretlerinin peygamberlikle görevlendirilip, son nefesini verdiği ana kadar bir şekil, İslam Medeniyetini kurmaya çalışmış ve İslamım şekille de bir medeniyet olduğunu göstermiştir.
Bu iki sorudan biri tesettürlü biri de tesettürsüz ama ilahiyat mesleği olmayan meslektaşlarım, görevdaşlarımdan geldi. İkisi ile de çok iyi konuştuğumuz için bunları sordular. Yani dışlama ötekileştirme değil aksine bir kardeş gibi davranışımızdan dolayı sordular.
Gelelim, birinci soruya konu olan hadiseye. Meslektaşımız olan bayanlardan bir kardeşimiz, bir gün önce kendine bir şal satın almış, şalında belirgin bir şekilde haç işaretleri yerleştirilmiş.
Bunun ben farkına vardım. Hoca hanıma da; “farkında değilsiniz belki amma, şalınız da haç işaretleri var ve de çok belirgin bir şekilde görünüyor dedim. Meslektaşım, bacım; hocam dün akşam almıştım, farkına varmamışım. Bende az önce farkına vardım ve gördüğün gibi bunu hemen üzerimden aldım ve bunu geri iade etmeyeceğim ve eve dönünce imha edeceğim” dedi. sayın hocam sözünü bitirince yanında ki başörtülü, kültür derslerine giren meslektaşım, kardeşim, “hocam İslamı şekle döktünüz” ve şeklin ne önemi var dedi?” Moralim bozulmuştu.
Bura da öncelikle şunu söyleyelim: “Din adına, bu mesleği görev edinen ve yıllarını verenler dururken, onun müdahale de bulunması biraz kasıtlı gibi geldi bana.” Yıllardır, ilahiyatçılar hakkında beyinlerde oluşturulan bir ön yargı olduğunu düşünüyorum. Bu da şudur: “Bu ülke de dini konular da konuşacak olursak; hiç kimse, din konusu üzerine konuşacak meslekçi kalamasa bile, derslerine girdiğimiz, İmam-Hatip Lisesi öğrencileri onlardan önce konuşma hakkına sahiptirler. Çünkü en az dört yıl bu dinin eğitimini yapıp kulaktan dolma veya ebeden, dededen veya babadan alma taklidi bir bilgiyle yetişmiyorlar. Böyle bir din anlayışının da dışında ilmi veriler göre yetişiyorlar ve din öğrenip halka anlatmak için mezun oluyorlar.”
Bu sorunun ise ikinci bölümüne bakacak olursak; “ sadece İslam dini bir şekil dini değildir. Hz. Adem(a.s) dan son peygamber Hz. Muhammed(sav)e gelen kutsal kitaplar ve suhufların hepsi de, gönderildikleri topluma yeni şekiller ve yaşam tarzları getirmiş ve kendi medeniyetini kurmuşlardır.”
Örneklerimizi hemen burada vermeye çalışalım: İslam dini, Hıra dağında gelmeye başlamadan önce de, Hanif dini(İbrahim/as)nin şekli bir yaşam tarzı vardı. Efendimiz(sav) , namaz kılıyor, içki içmiyor, itikafa çekiliyor, putlara tapmıyor, tesettürüne dikkat ediyor, Kabeyi, müşrikler çıplak tavaf ederken, Efendimiz(sav) onlara uymuyor ve yalnız tavaf ediyor ama tesettürü ile, putların önünde hiç bir zaman rüku etmiyordu. İslam Dini beni Erkam’ın evin de şekillenmeye başladı. Namazların da, giyimlerinde, temizliklerinde Müslümanlar kendi şekillerini uyguluyorlardı. İslam kendi şekillerini getirmişti. Sarığı, cilbabı getirdi. Medine’ye hicretten sonra, cilbabı, baş örtüsünü uygulamaya koydu. Yahudi ve Hristiyanların yaşam biçimlerinin tersine, kendilerine saç, sakal ve bıyık modeli getirdiler. Sarığın yanı sıra, tırnakları gayri müslimler gibi sırasıyla kesip de onlara uymamak için sıralamadan kesilme şekli getirildi.
Hatta; bir hadisi şerifte:”Medine’li Müslüman bir bayan, dört-beş yaşlarındaki erkek çocuğunun saçlarını yanlarından çok kısalttırmış, tepesi ise uzun kalmış görünce,o bayana git çocuğunun saçlarını her yanı eşit olacak şekilde kestir” buyurmuştur.
İslam da şekil meselesi ile ilgili ciltler dolusu kitap yazılabilir.
Camilerin tepesine haç dikemiyorsak, kilisenin kulesine hilal dikemiyorsak, kıblemize ‘nasıl olsa şeklin önemi yok’ deyip haç koyarak namaz kılamıyorsak, en önemlisi de kıblemizi Kabe’ye çeviriyorsak, demek ki İslam tam bir şekil dini olmuş olmaktadır.
Nasıl olsa İslam da şekil yok diyerek tepe üstü veya özür hariç yatarak namaz kılamıyorsak, İslamda şekil yoktur demek ise abesle iştigal etmek olur. Nasıl olsa şekil yok dersen, zina edene, adam öldürene, hırsızlık yapana şekil yok diyerek ceza veremezsin çünkü cezaların uygulanması da bir şekildir.Kısaca İslam dipten tepeye, yeme içme, tuvalet adabı dahil her yönüyle bir şekil dinidir. Bu konuyu fazla uzatmadan diğer soruya da zaman ayırıp biraz cevap yazalım.
Cuma namazını okulumuzun mescidin de kılacaktık. Dokuzuncu sınıf öğrencilerinden bir kaçı kaçmak üzere iken müdahele de bulundum.Ben o gün nöbetçilik görevim de vardı ve ayrıca “Mesleki Tatbikat Kulübü” başkanıyım. Yani cuma namazını kıldırmakla görevliyim.
Çocuklara, biraz talı sert bir şekil de dışarı çıkmamalarını ve mescide gitmelerini tembihliyordum . Yine kültür derslerine giren ve genç bir kızımız yani öğretmen kardeşimiz gülümseyerek bana müdahale de bulundu ve “Hocam! dinde zorlama yoktur” dedi. Bir anda irkildim.
Hocam! “bu söylediğin söz tamamen İslama düşmanlık yapmak isteyenlerin sorusu “dedim ve ekledim;
“Hocam! lütfen, bizim işimize, din adına müdahale etmeyin. ben sisin mesleğinizle ilgili tek kelime konuşmuyorum. Bu konu da bizim mesleğimiz ve senin sorduğun soru, din seçerken geçerli. Müslüman olup olmama konusun da geçerlidir.”
Eğer! dinde zorlama yoksa, tazir cezaları, kısaslar, hırsızlık cezaları, devlete karşı yapılan hainliklerin cezaları, ekonomi de yapılan haksız kazançların cezaları nasıl uygulanacak acaba?
Mesela; dinde zorlama yoktur diyerek zekatını vermeyen, namazını kılmayan, orucunu tutmayan, kılık kıyafetine dikkat etmeyenlere neler yapacağız? veya ne diyeceğiz?
Hz. Ebubekir (r.a) . “Zekat vermeyelim ya da az verelim, namazı az kılalım diyenlere; boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun hakkını alırım “derken acaba baskımı uygulamamışmıdır? Yahut ta Allah’ın emri ile zekat memurlarına yani devletin zekat için görev verdiği şahıslara dinde zorlama yoktur ve zekatımı alamazsınız? diyerek cevap versek devletin memuru, baskımı yapmış oluyor?”
Dinimizi vicdanlara hapis edersek “sadece vicdan işidir “ deyip de toplumu ilgilendiren, ahlaki boyutu, ictimaiyyatı ve kul haklarını nasıl uygulayacağız?
Adam her türlü pisliği yapıyor, topluma virüs gibi pislik saçıyor ve “vicdanıma, kalbime bak “ diyor! İslam da böyle bir inanç sistemi de yoktur. Ebu Hanife(r.a) ; “ namaz kılmayanın hapsine hüküm vermiştir.”
Kısa ve net söyleyelim, din üzerine konuşmayı, din eğitmenlerine bırakın. Onlar iki kere ikinin kaç ettiğine bildikleri halde karışmıyorlar. Siz de dini konularda ihtisas sahibi olmadığınıza göre lütfen karışmayınız.
Ve de unutmayınız! dinde zorlama “bal gibi” var.
Çünkü, “Emri bil ma’ruf nehyi anil münker” emri budur ve de din dipten tepeye, günün 24 saati, şekil dinidir. Senin vicdanın da İslam değildir ve senin baş örtün de bu dinin bir cüzüdür.
Selametle....