
'İnsan' keşfedilemeyen bir mucize!
Mehmet Kaçar
Bilim insanlarının en çok deneye tabi tuttukları ve laboratuvara koydukları yaratık herhalde “insan”ın kendisi olmuştur.
Çağları aşan inceleme ve araştırmalar, insanın tam teşekküllü bir şekilde inceleme sonuçlarını elde edemediklerini ve insanın mükemmel yapısı karşısında aciz kaldıklarını itiraf etmelerine neden olmuştur.
Her geçen yıl ve günde yeni yeni bulgulara ulaşmış olmalarına rağmen kesin neticeleri, bir türlü laboratuvardan elde edememeleri şunu göstermektedir ki; Kur’an’ın deyimi ile insan “ahsani takvim”(en mükemmel bir şekilde) olan bir yaratıktır ve yıllarca incelemeye tabi tutulsa da son noktayı bir türlü koymak mümkün olmayacaktır.
Çünkü insanı yaratan yüce Yaratıcı olan Allah; insan vücudunu insanın keşfedemediği pek çok sırlarla yaratmıştır. Büyük evren dediğimiz kainat ne ise, preslenmiş olan insanında şekli biraz değiştirilmiş şekilde odur. Çünkü her şeyin bir yaratanı vardır. Bu yaratan da en mükemmel olan Allah’tır. Yaratan mükemmel olduğuna göre yaratmış olduğu her şeyi de mükemmel yaratmıştır. Bu yaratılmışların ahseni de tabi ki insandır. Yüce Yaratanın, yarattığı ve adına halifem dediği “insan”da yaratıkların en kamili ve şereflisi olmaktadır. İnsan kendi değerini yine kendi yapmış olduğu karaktersizlikle aşağılara çekmektedir. işte bilin insanları halife olan bu yaratığın incelenmesin de çaresizliklerini ve hayretlerini artık gizleyemeden açıklamaktadırlar.
Yaratan yaratıcı insan vücudunun, insanlar tarafından keşfedilemediği pek çok sırlarla yaratmıştır. İnsan vücudu üzerinde görünen ancak bilim insanları için sırlarla dolu olan ve şu ana kadar açıklanamayan bir çok soru işaretleri vardır. Mesela bir insanın esnediğini hemen hemen herkes görmüştür. Esneyenin karşısında olan insanın da esnediğini hemen hemen herkes görmüştür ve bilir. Karşımız da birileri esnediğinde bizde esnemişizdir ve bu da bizim başımıza da geldiği için herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Yahutta Güneşli havada dışarı çıktığımız da bizi bir hapşırma tutar, bunu hiç düşündük mü neden hapşırdığı mızı?
Esnemek ve hapşırmak!
Oldukça ve sizlere de çok tanıdık gelecek bir haldir, bu iki konu üzerindeki tüm çalışmalara rağmen bilimsel bir açıklama henüz yapılamamıştır.
Bilim insanlarının, keşfedip çözemediği bir başka çarpıcı örnek de uykuya dalarken hasıl olan düşme hissidir. İnsan tam uykuya dalacakken düşüyormuş gibi hissederek aniden uyandığınız oldu mu hiç?
“Hypnic jerk” adı verilen bu hissi yaşayan milyonlarca insan olsa da bilim insanları bu durumun nasıl oluştuğunu ve sebebinin ne olduğunu henüz anlayıp, açıklayabilmiş değiller.
Güneşli havalarda dışarı çıkanları bir hapşırık tutar. Güneş ışınlarının insanları niçin hapşırttığını da incelemeye alan bilim insanları; Güneş ışınlarının insanları niçin hapşırttığını henüz bilgi altına kayıt edememişlerdir. Araştırmalara göre her dört insandan biri aniden gelen parlak ışık karşısında hapşırmaktan kendini alamıyor. Bunun nedeni ise bugün hala bir bilinmeyen olarak yerini korumaktadır.
Bugün ilaç yerine drajeyle iyileşen bir çok insan mevcut. Ne var ki plasebo etkisi henüz bilimsel olarak açıklanabilmiş değildir. Plasebo etkisinin nasıl ortaya çıktığı da hala bilim dünyasını merakını çekmekte ve araştırmalarını neticelendirmek için kara kara düşünmelerine neden olmaktadır.
Acaba esneyen birini gördüğümüz zaman neden bizde esneriz? Uzmanların yaptıkları tüm araştırmalara göre esnemenin bulaşıcı olduğunu söyleseler de, bunun nasıl oluştuğunu henüz açıklayabilmiş değillerdir.
Her insan rüya görüyor, ya da uykusunda gördüğü şeylere rüya adı veriliyor değil mi? Ancak neden rüya görüyoruz diye soracak olursak hala bununda bilimsel bir açıklaması bulunmamaktadır.
Utanıp çekindiğimiz de yada zor durumlar karşısında yüzümüz kızarıyor ve biz de bunun bir türlü önüne geçemiyoruz. İnsan vücudunun bunu tam olarak niçin ve hangi amaçlar için yaptığını bulup keşfeden henüz çıkmamıştır.
Her insanın kendine özgü bir parmak izi vardır. Peki neden parmak uçlarında bu eşsiz izleri taşır insan?. Bilimsel olarak bunun açıklaması yapılamasa da parmak izinin teknoloji çağında , özellikle kriminalitede çok işe yaradığı da bir gerçektir.
Yapılan bunca araştırmalara göre insanların yüzde 90’ı sağ elini kullanırken geri kalan yüzde 10’u da sol elini kullanmaktadır. Bazı insanların neden sol elini veya bazı sporcuların sol ayağını kullandığını bilim henüz net bir şekilde açıklamaya muktedir olamamıştır.
Bilim, insan karşısında milyarlarca yıldır araştırma yapmasına rağmen acizliğini açılarken; “Biz de burada diyoruz ki insan zaten eşref olarak mucize yaratılmış ahsen bir varlıktır. Her araştıran her defasında yeni yeni yönlerini keşfedeceğe benzemektedir ve bu yolculukta insan neslinin dünya hayatında sonlanmasına kadar devam edeceğe benzemektedir.”
Fi Emanillah!