
İKİNCİ İSTİKLAL HARBİ
Mehmet Kaçar
Hristiyan batı dünyası, 1830’lardan itibaren gözünü, Anadolu ve Orta Doğuya dikmiş durumdadır. 1989 yılından sonra, SSCB ile NATO arasında bulunan “soğuk savaş” dönemi, Orta Doğuda İran şii devletini hazır hale getirince sonlandırıldı. Bu sonlandırma planının arkasın da hep var olan, Hilal’e karşı savaşı ön plana almış oldular.
1990’larda ki, NATO, genel sekreteri Willy Claes, “”Küresel Sistemin önünde ki en büyük tehdit ise güçlenen ve silahlanan bir İslam”dır, açıklamasını boş yere yapmadılar. Bu “küresel sistem”in adı “Dünya Hristiyan Birliğinin” kurulmasıdır ve haçlı zihniyeti ve ordularının harekete geçmesidir. Bu plan’da şu anlama gelmektedir ki; bundan böyle birinci önceliğimiz, haç ve hilal savaşıdır. Bunu da yine, dünya küresel sistemini kurmakla görevli, batılı hristiyan kulübünün silahlı gücü olan NATO’nun tepesinde ki bir şahsiyetin açıklaması, haçlı ordusu NATO’nun soğuk savaştan sonrasın da ana hedefin “İslam’la yeniden” haçlı savaşlarının başlatılmış olduğunun göstergesidir. Soğuk savaş döneminde üstü soğuk karlarla örtülen ve arka plana bırakılan, hristiyan- İslam savaşının, soğut savaştan sonra, karların erimesiyle yeniden gün yüzüne ve ön plana, ya da diğer bir adıyla da baş role alındığının açık bir delilidir.
Planın ikinci aşamasın da ise, NATO Genel Sekreteri ve Avrupa’nın diğer liderlerinin yaptıkları açıklamalar da, biz İslamla savaşmıyoruz, topyekün teröristlerle savaşıyoruz diyerek, İslam Ülkelerinin tümünü terörist göstermeye çalışmış olmalarında görüyoruz. Bu açıklamaların hepsinde ise, hedef saptırmaktan, Batılıların ana hedeflerini terörle kamufle etmekten başka bir anlamda ifade etmediğini görmekteyiz.
NATO ve Batılı liderler kalkıp da, açık seçik ve net bir şekilde İslamla savaşıyoruz diyemezlerdi ve de aynen öyle de oldu zaten. Bunu açık söylemiş olsalardı, dünyanın nasıl büyük bir tehlike altında olduğunu, söylememize gerek kalırmı idi bilemem. Böyle bir yaklaşım tarzını alenişleştirmiş olsalardı, kendi kendilerine savaş açmış olurlardı.
Bu plana bakarak biz şu gerçeği iyi deşifre etmemiz gerekiyor artık. “Batılı ülkeler, ön planda, tuttukları terör maskesi adı altın da, Müslümanlar ve İslam Ülkelerini yakıp yıkıyorlar. Kendi kurdukları terörü bahane edip, İslam ülkelerini işgal ediyorlar. Bu işgalin neticesinde de İslam Ülkelerini hristiyanlaştırmak için, terör örgütlerini kurduran ve kuran da onların tâ kendileridir. Afganistan’da, el-Kaide terörünü, o günkü Sovyetlere ve Eyalet liderlerine karşı, ABD tarafından kurdurulduğunu ve tüm ihtiyaçlarının ABD ve Batılılar tarafından karşılandığını, gökteki uçan kuş bile biliyor artık.
DAİŞ terörünü de, haricilere kurduran, senaristlerin, ABD artı İngiltere olduğunu da yine tüm dünya çok iyi bilmektedir. Bu gün saklasalar da, orta doğu da planlarını neticelendirdiklerinde , kendileri itiraf etmeye başlayacaklardır. Ne zaman bunu açıkça dillendirirler diye soracak olursak cevap açık olur. Ne zaman planlarını gerçekleştirip, orta doğu da hristiyan ve yahudi nüfusu artırırlarsa, o zaman açıklayacaklardır.
Batılı hristiyanların bu planı gerçekleştirmeleri bölüm bölüm ilerlemelerine bağlıdır.
Öncelikle Osmanlı’dan sonra, BOP(Büyük Orta Doğu Projesi) yeniden planlanırken, İslam ülkelerine ve Müslümanlara, hami olacak, abi olacak bir liderin bulunmaması bu planın birinci aşamasını oluşturmaktadır.
Bu birinci plandır. En hızlı ve en kısa vadede gerçekleştirilecek olan aşama da budur. Orta vadede ise, bu birinci aşamanın gerçekleşmesi için soğuk savaştan sonra, başrol verdikleri İran ile Sünnilerin savaştırılmasıdır. Bu da bu gün Suriye, Irak, Lübnan ve Libya’da sahnelenmektedir.
Bu savaş neticesinde de, Müslümanların bin yılı aşkın lider konumunda olmaları ve dim dik ayakta durmalarının temel nedeni olan ehli sünnet inancının şiiler karşısın da mağlup edilmesini sağlamaktır.
Yine bu plana göre, Türkiye’nin yeniden hami ve abi olmaması için, dört bir yandan kuşatılmasının önüne geçilmesidir.
Biz de kendilerini elit ve aydın gören seküler laikler ve batıcıların beyinleri narkozlandığı için olayın arka planını görememektedirler yahutta gördükleri halde görmezden gelmeye çalışmaktadırlar.
Batılıların planında ki bir başka madde de şu yer almaktadır. Türkiye, çıkarılmak istenen şii-sünni savaşının önüne geçecek tek İslam ülkesidir.
Yine, Selcuklu-Osmanlı tecrübesiyle, ehli sünnet iskeleti kuran ve Viyana kapılarına dayanan bir medeniyet ve kültürünün sahibi olan ve bu mücadeleyi yeniden canlandırmak isteyen bir ülke olarak Türkiye, ehli sünnet iskeletinin, dünya tarihinden silinmesine de izin vermeyecek yegane ülke konumundadır.
İşte, Türkiye 1800’lü yıllar da planlanıp, bu gün sahnelenen batılıların oyununu bozan bir ülke konumuna gelen bir ülkedir. Batılıların oyununu nasıl bozduğuna gelince de, batılıları çıldırtan ve topyekün Türkiye’ye saldırtan bir konuma getirildi.
Öncelikle, 1800’ler de planlanan oyunlara son vermeye çalışan bir ülke oldu Türkiye.
Henüz, yeterince hazır duruma gelmemiş olsa da, geçmiş medeniyetlerin mirasçısı olduğunu ve yeniden ayaklandığını ilan etti Türkiye. Bunu da, Osmanlı coğrafyasında bulunan ve batılılar tarafından sömürülen ülkelere yardım ederek, onları safına çeken bir ülke oldu Türkiye.
Son on-on beş yılda da ekonomik olarak ta bağımsız ve abi pozisyona gelmek için dev adımlar atıp ilk 20’ye giren bir ülke oldu Türkiye.
En önemlisi de ülkesi içerisin de teröre karşı savunan değil de, ülke dışın da saldıran ve batılıların kurduğu DAİŞ’e kök söktüren bir ülke oldu Türkiye.
Batılıların DİŞ’le savaşma niyetlerinin olmadığını da dünya ya ilan eden bir ülke oldu Türkiye. Hem DAİŞ’in hem de batılıların maskesini düşürüp, dünyaya gerçek yüzlerini gösteren bir ülke oldu Türkiye.
Tüm bu nedenlere dayanarak, batılılar, haçlı zihniyetiyle Türkiye’yi dört bir yandan kuşatıp, terör belasıyla yıldırmaya çalışmaktadırlar. Öncelikle, sosyal, siyasal ve ekonomik kaosa sürüklemek için var güçleriyle saldırıya geçmişlerdir. Bu kaos neticesinde de bir iç savaşla harabeye dönüştürülen bir ülke konumuna getirilmek istenmektedir.
Görüleceği üzere, Türkiye’yi laikler sayesinde yeniden müstemleke yapıp, sesi soluğu çıkmayan, batıya kafa tutmayan ve hami veya abi olacak bir ülke olmayan bir Türkiye için çabalayan hain haçlı zihniyetine karşı bu gün topyekün bir istiklal harbi veren ülke konumuna gelen bir ülke oldu Türkiye..
Selametle...