Mehmet Kaçar

İbadetlerimiz cemaatçilik kadar bireyselciliği de öğretir!

Mehmet Kaçar

Dört vakit namazda, farzdan önce sünnet namazı kılarken sadece Akşam namazında ise sünnetten önce farz namazı kılarız.
Farz namazlarda cemaat olup imama uyarak namazımızı eda ederken, sünnetleri de ferdi olarak yalnız kılıyoruz.
Ramazan orucunda yine cemaat halinde aynı ayda oruç tutarız da, nafile oruçlarımızı isteğimiz zamanlarda ve istediğimiz günlerde bireysel olarak tutarız.
İbadetlerin eda ediliş şekillerine baktığımız zaman şunu görürüz ki, cemaat ve cemiyet veya millet içerisinde, ferdiyet/bireyselcilik ruhumuzu koyduğumuz gibi cemaat olma birleşme, ayrılık ve gayrılığı da ortadan kaldırma ruhumuzu birlikte yaşatıyoruz.
Tek başımıza kaldığımızda, aynı hayırlı işleri yapacak kıvama getiriliyoruz. Buda şu demektir ki, aile dediğimiz küçük toplumlarda dahi her yükü baba ve anne yüklenmez. Baba ve annenin işlerine, çocukluktan itibaren yaş ve gücümüz oranında katkıda bulunurken, babanın ve annenin hayat yükünü hafifletirken, çocuklarda hayata tek başına yürüyebilme alışkanlığı kazanmış olurlar. Yani Dernekler, STK’lar, Cemaatler, Cemiyetler, Vakıflar bunların çatısı durumundaki devlette de, hiçbir zaman, üyelerin, milletin her birisinin ten, renk ve canının sahip olduğu maddi ve manevi güç ve kuvvetinin önünü ise kapatmamalı. Her üye, her cemaat ve her Müslüman vatandaş, Allah(C.C)’ın kitabı Kuran-ı Kerim’e ve Resulünün sünnetine uygun olmayan her işin engelleyicisi olmalı ve uygunlarını işlemeli. Bunları da “Çalışma Bakanlığı yapsın” diyerek, tarlanıza, fabrikanıza, dükkanınıza, iş yerinize gitmediğiniz, üretmediğiniz oluyor mu? Nefes alır gibi her saniye muhtaç olduğun İslam dini için sevgili peygamberimiz: “Allah’ım! Rahmetini umuyorum, bir göz açıp kapayıncaya kadar beni bana bırakma. Bütün işlerimizi ıslah et. Senden başka yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur.” (Ebu Davut, Sünen, K. Edep, Bab Babü ma yekulu iza esbaha, hadis 4426).
Bir göz açıp kapayıncaya kadar bile olsun beni bana bırakma Allah’ım!  Rahat oturan bir adam, bir dakikada ortalama otuz defa nefes aldığı gibi, otuz defa da göz açıp kapatırdır herhalde.
Nefessiz olmadığı gibi, İslam dini olmadan bir göz açıp kapayıncaya kadar, sağlıklı bir hayat yaşayamayacağımızı hep akılda tutalım derim. 
Bismillah diyerek güne uyanmak ve başlamak, her Müslüman’a selam vererek gönüller arasında sevgi bağları oluşturmak, selam verdiğimize güven veren gülücük göndermek, bakışlarımızı taciz bakışı değil, karşıdakine sevgi ve saygı sunan bir bakışla bakmak, yanlış yapana doğruyu söylemek ve göstermek mümkün değilse, afvı için Allah’a dua etmek, başkasının işinde çalışıyorsa, kendi işiymiş gibi işe sıkı sarılmak, kendi işini de sanki en sevdiği insanın malı olacakmış gibi titizlenerek yapmak, başkasının işinde çalışırken, “Az para veriyor” bahanesine sığınarak kusurlu iş yapmamak. İşi istenen kıvamda ve şekilde yapmak.
Evde, işte, yolda, yolculukta, bulunduğumuz her yerde yalana, gıybete, iftiraya kulakları kapatmak, her an Allah’ı hatırlamak demektir. Her an Allah’ı hatırlamak demek, her nefeste, her bakışta, her sözde, her adımda helalden, iyiden, güzelden, sağlamaktan yana olmak demektir. Bir boksörün kendi başını korumasından, zenginin, para sahiplerinin parasını korumasından daha dikkatli olarak, dinimizi koruma konusunda her dakika dikkatli olmaya çalışmak, her nefeste Allah’ı anmak demektir. İslam dini bizleri yaratan Rabbimizin bizlere gösterdiği yolda hayatımızı, aklımızı, gelecek nesillerimizi ve mallarımızı kazanma, infak/dağıtma ve korumayı öğretir.
Eğitim ve öğretime göre yaşanan bu dünya hayatının uyku dahil, her saniyesi Allah’la beraber yaşanmış bir hale getirilmiş olur…

Yazarın Diğer Yazıları