Mehmet Kaçar

Hidayet-Takdir Ve Takva

Mehmet Kaçar

İnsanda bulunan ve kendi dışındaki varlık alanını keşfedip anlayacak yeteneği gösteren kavramlardan bir diğeride HİDAYETTİR. Hidayet, insana verilen bilme yeteneğidir. Bu yeteneğin irtibat kurup keşfedeceği varlık alanına yerleştirilen varlıksal nitelik ise hakk’tır.(Yunus 10/36). Hidayet genel anlamıyla sezginin, duyuların ve aklın rehberliği, hakk ise varlıkların ortak niteliğidir. Zira ilahi irade yaratılanlara ihtiyaçlarına uygun olarak bir hayat tarzı verdiğinde, yaşam yolunda şaşmadan yürümeleri için onları doğal gereçlerle donatmaktadır.” Ayetlerde hidayet:

“Bizim Rabbimiz, her şeye varlık ve özelliğini(fıtrat) veren, sonra da doğru yolu bulacak yeteneklerle donatandır(hidayet)”(Tâ-Hâ 20/50)./12).

“Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu (hidayet ettiği) halde, ne diye biz, Allah’a dayanıp güvenmeyelim?”(ibrahim 14/12).

Kur’an’ın hidayet kavramı ile beraber kullandığı ve aralarında bir ilişki kurduğu kavramlardan biri de takdirdir(A’lak 87/3). Bu çerçevede takdir, varlığın yapısına yerleştirilen kurallar bütününü ifade etmektedir. Hidayet ise insanın bu kuralları ve yasaları, hem dış dünya da bulması, hem görünen bu varlık yapısının ötesinde bir anlam alanın bulunduğunu fark etmesi, hem de bütün bu varlık düzeylerini teolojik bir düzeyde yorumlayıp dinî tecrübesine kaynak yapması demektir.

Kendini yarattıkları yoluyla ortaya koymayı tercih eden Yaratıcı’yı tecrübe etme, hakkında fikir sahibi olma ve O’nu keşfetme ancak bu varlık alanı içinde mümkündür. Bunun dışındaki imgeler, hayaller, akıl yürütmeler daha çok olmasını arzu ettiğimiz kişisel kabullerimiz olmanın ötesine geçemezler. Yaratıcı’nın bize dönük yüzü olan bu varlık alanına, sıradan bir tecrübe alanı olmaktan çıkarıp dinsel ve teolojik bir tecrübe alanına dönüştürmek da ancak Kur’an’ın takva adını verdiği ‘bilinç hali’ ile mümkün olabilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları