Mehmet Kaçar

'HENDEK HARBİ'NİN GÜNÜMÜZ VERSİYONU

Mehmet Kaçar

    “hendek harbi”, evet Rasûlullah’ın(s.a.v) döneminde yapılmış müthiş bir harp taktiği ile kazanılmış bir savaştır. Bu savaşın günümüze göre tefsirini yapacak olursak çok ciddiye almamız gereken önemli dersler vardır.
   Öncelikle “Hendek Harbi”ne bir göz atacak olursak:
   a-”Hendek Harbi” Mekkeli müşriklerin yani dış güçlerin çok ciddi bir hazırlık yaparak saldırdıkları bir savaştır.
   b-Medine Müslümanlarının içerisinde Müslümanlardan görünen hainler yani Müslümanların Müşriklere satan bir münafık gurubu vardır.
   c- Medine-i Münevvere bu savaşa çok zor şartlarda karşı koyabilmek için tüm imkanlarını seferber etmiş bir şehirdir.
   d- Müşriklerin çok üstün güçlerine karşı kendilerini savunabilecek yeni yeni savaş taktikleri geliştirmeye zorlanmışlardı.
   e- Saldırı harbi yerine, savunma harbi yapılmasını şehir meclisi kararlaştırmıştı.
   f- Medine şehri nüfusu içerisinde bulunan Yahudi, Hristiyan ve diğer din mensupları ile şehrin savunmasında birlikte hareket edilmesi için anlaşma yapılmıştı. Yani bunlarda müttefik kuvvetler olarak bu savaşta yerlerini alacaklardı. 
   g-”Hendek Harbi”için Peygamber(s.a.v), Mekkelilerin yani dış güçlerin geleceği ve saldıracakları tarafa(yöne) 5 kilometre uzunluğunda , Selmani Farisi(r.a)nin tavsiyesine uyarak ve atlı birliklerin dahi geçemeyeceği bir hendek kazdırdı.
   ğ- Bu savaşın adına bu hendekten dolayı “Hendek Harbi” adı verildi.
   h-Medine şehrinde yaşayan Yahudi ve Hristiyan müttefiklerle yapılan antlaşma gereği, Medine Şehrinin içer den güvenliği de sağlanmış olmaktadır. İç güvenlik konusunda emin olunduğundan dolayı askeri teçhizatlar ve Müslüman orduları bu hendeğin iç kısmında siper almışlardı.
   ı-Erkekeler, ön siperde yerlerini alırlarken, kadınlar ve çocuklar da yetişkin erkeklerin arkasında siper olmuşlardı. Medine Şehir savunması için oluşan bu ordunun içerisinde hain olarak yer alan münafıklar da yer alıyorlardı.
   Bu şekilde Medine şehrinin savunmasına tam bir konsantrasyonla hazırlanılmıştı. Yiyecek, içecek yönünden de stoklar yapılmış, silahlar eldeki imkanlara göre hazır hale getirilmişti.
   i-Beni Kureyza Yahudileri de Müttefik güçler olarak, arkadan gelecek bir saldırıya karşı koyacaklar, ihanet içerisinde olmayacaklarına dair anlaşma gereği söz vermişlerdi. Nasıl olsa Medine içer den de garantina altına alınmış olduğunu düşünüyorlardı. 
   j-Dış güçler olan Mekkeli Müşrikler, Medine şehri sınırlarına geldiklerinde, hiç görmedikleri bir süpriz olan hendekle karşılaştılar. Bu yeni savaş taktiğini görünce de şoke oldular.
   k-Günlerce bekleyip, kazılmış olan hendeği  aşıp şehre giremeyeceklerini gören dış güçler, haince planlarına başvurup, münafıklar ve beni Kureyza kartını oynamaya karar verdiler. (Kureyzalılar, Medine-i Münevvere de bulunan müttefik fakat işbirlikçi hainler gurubunda yer alıyorlardı.)Kurayza aracılığı ile Medine Şehir içlerine girilecek ve Medeni lideri öldürülecek, böylece Müslüman’lık ortadan kaldırılmış olacaktı. Kureyza’lılar da bu yolla yeniden Medine şehrin de söz sahibi olabilmeyi hedefliyorlardı.
   l-Müşriklerle işbirlikçi hain müttefikler olan Kureyza’lılar, Mekkeli Müşrikleri içeri alacaklar ve Peygamber(s.a.v) antlaşma olmasına rağmen saldırıda bulunacaklardı. Yan ihanet edilecekti. 
  m- Kureyzalılarla gizlice hiainlik üzerine anlaşan Mekkeli Müşrikler, 10 bin kişilik bir ordu ile Medine-i Münevvereye gireceklerdi. 
   n- Rabbül âleminin adeletine bakın ki, Medineye saldıran müşriklerin sayısı 10 bin civarında iken, Mekke’nin fethinde de Müslümanların sayısı üç aşağı bir yukarı yine 1o bin kişi olarak kayıtlara geçmiş olmaktadır.
   o-10 bin kişilik düşman ordusuna karşılık, Medine-i Münevvereyi sadece 300 kişilik Müslüman ordusu ile bu şehri savunan baş komutan olan bir Peygamber vardı.
  ö-Mekkeli Müşriklerin, hainlerle yapmış oldukları işbirliği neticesinde (Kureyza ve münafıklar), o yönden Medine içlerine girmeyi planlamışlardı.
  p-Eğer bu plan gerçekleşmiş olsaydı, Medine’de taş taş üstünde kalmaz belki de bugün yeryüzünde tek bir Müslümanın varlığından söz edilmeyebilirdi.
  r-Eğer, dış güçler ile içer deki  hain iş birlikçilerin planları gerçekleşmiş olsaydı, bugün yeryüzünde yaşayan Müslüman adından ,İslam Medeniyetinden söz edilmeyebilirdi.
  Kur’an-ı Kerim’in ifadesinde bu hadisenin dehşeti , vehameti ve korkutucu yanı şöyle anlatılmıştır. 
   Bu ayet mealini okuyunca ben yukarıdaki yazdıklarımı düşündüm:
   “Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi de; gözler korkudan yerinden fırlamış, yürekler gırtlağınıza gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında (bir takım) zanlarda bulunuyordunuz.”(Ahzap:10).
   İşte “Hendek Harbi” dışarıdan dış güçlerin saldırdığı ve içeriden de, münafık ve müttefik hainlerin, dış güçlere yardım edip, şehirlerine ihanet ettikleri bir savaşın adıdır.
   Bugün Türkiye Cumhuriyeti içerisinde benzer bir senaryo uygulanmaya koyulmuş durumdadır. Bir yandan dış güçler, diğer yandan da müttefik görünen hainler ile içerideki münafık hainler ile iç içedirler.
   O savaşa katılan sahabeyi kiramın korku anını anlatıyor yukarıda meal olarak verdiğimiz ayeti celile. Müslümanların o durumdaki halini birde bugünkü aklımızla düşünelim. Peygamber Efendimizin yanında, canıyla, malıyla onu koruyacak 300 yiğit levent varken, onları yeryüzünden silmek isteyen ve tam donanımlı bir kan içici, iblisin yeryüzü ordusu olan 10 bin kişi var. İşte tam bu korku anında, münafık hainler ve antlaşma yapılmış olan müttefik  hain beni Kureyza Yahudileri, düşmanla işbirliği yapmış olan iç hainlerin temsilcileri.
   Mekkelilere yani dış güçlere gelin biz size yardım edelim ve hendeği aşamazsanız da, bizim açtığımız koridordan içeri girin diyorlardı. FETOŞİST’ler ve Pkk da aynı pozisyonda değiller mi? 
   Bugün Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanmak istenen vahim durumun vehametini görmezden gelerek, hadiseleri Erdoğan Diktatörlüğü ile, tek adam yönetimi  algısıyla açıklamaya kalkışmak, o günkü “Hendek Harbi” bire bir örtüştüğünü anlamakla olur düşüncesindeyim ben!...
   Allah’a Emanet olun!...

Yazarın Diğer Yazıları