Mehmet Kaçar

Güzelliğinde bir rengi var!

Mehmet Kaçar

Her bireyin nasıl kendine göre bir güzellik ve estetik anlayışı varsa, dünya üzerinde yaşayan ırklarla milletlerinde kendilerine göre bir güzellik ve estetik anlayışları vardır. Her ırkın kendi geleneklerinden ve teamüllerinden getirdiği bir güzellik ve estetik görüşü olması da normaldir. Her ırkın güzellik ve estetik bilinci kendi milli geleneği ve teamülü ile yine kendi milli tipi ve rengine göre şekillenir.

Onun için bu kadar nispi bir esasın antropoloji de ölçü olarak alınması pek çok itirazlara uğramıştır. Örneğin, bir siyah tenli için “Venüs de Milo” tarzında beyaz bir güzellik ideali tasavvur etmek imkân dışında ve bir hayal olur.

Siyah tenli insanların, şeytanı çirkin göstermek için beyaz renkte düşündüklerini ve resmettiklerini herkes gayet iyi bilmektedir. Hıristiyan zenciler, kuzguni Meryem annemizi ve zifirî İsa(a.s) resimleri yapmışlardır.

Arapların “Bin Bir Gece Masalları”na göre zenciler, Adem(a.s.) ile Havva annemizi bile kapkara düşündükleri kayıtlara geçmiştir. Shakespeare’in gece gibi Othello ile gün gibi Desdemano’yı seviştirmeleri hem istisnai hem tabiata aykırı bir şeydir.

Eğer Venedik’te bu beyaz güzele rekabet edecek siyah bir dilber bulunsaydı her halde o kuzguni kahraman, ak ile karayı ayırt edip, siyahlığı tercih ederdi. Çünkü Abdül Hak Hâmid’in değdi gibi ancak: “Bir hüsn-i siyah eyler onun ruhunu tenvir!”

Meşhur Fransız âlimlerinden Konte de Gabineau, işte bu kuzguni anlayışa dayanarak Hıristiyan inancına Allah(c.c.), insanı kendi şeklinde yaratmış olmak itibariyle siyahların gözünde Allah(c.c.)’ın ve neticede meleklerin de kendileri gibi kuzguni bir şekilde düşünülmelerini normal buluyor.

Tüm bu tasavvurlara karşılık sarı ırklılar da Hazret-i Adem’i tıpkı kendileri gibi telakki ederler! Rahip Gaubil’in “Chronologie Chinoise” adındaki meşhur eserinin 7. Sayfasında anlattığına göre yaradılış devirlerinde ”Nu-Ua” ismindeki manevi ve ruhani kız, bir gün, bir bataklıktan biraz sarı balçık toplamış ve eline bir de ip alarak ilk insanı, yani sarı Adem’i yaratmış!

İşte bu suretle sarı ırk nazarında asıl insan tipinin, yani en güzel ve en ideal tipin sarı bir Mongoloit tip (Moğol Irkına mensup, Mongolizm hastalığına uğramış mongoloit) olduğu da muhakkaktır.

İşte bundan dolayı eski Çin tarihçileri komşuları olan; renk ve şekil itibariyle kendi estetik ve güzellik anlayışlarına uymayan beyaz renkli uzun boylu, mavi, yeşil ve elâ gözlü güzel Türkler’i o kadar çirkin buluyorlardı ki, Vakay-ı namelerinde onlardan bahsettikçe, tiplerinden maymuna benzediğini iddia ediyorlardı.

Meşhur Fransız Sinologu Stanislas Julien, Çin tarihçilerinin Tu-Klu dedikleri Gök Türklere ait fıkralarını “Documents Historigue Sur Les Tou- Kioue” adındaki kitabında aynen tercüme etmiş ve toplamıştır. Bu kitabın 7. Sayfasında ki açıklamaya göre Çinliler mavi gözlü Türk dedikleri cama, yahut lacivert denilen koyu mavi renkte değerli bir süs taşına benzetirlerdi!

Şu halde bütün İran ve Arap Şairlerinin ve meselâ Ömer Hayyam’ın bayıldığı Türk gözleri, Çinlilerin nazarında “Cam göz” demekti!

Kont de Gabineau’nun; “ Essai Sur l’inegaliti des races humanines” adındaki eserinin 5. baskısının Çinlilerin kendi taraflarında bulunan uzun yüzlü, beyaz Türkleri, diğer bir fırkamızda da söylediğimiz gibi, “at yüzlü” diye tarif ve tavsif ettiklerinden bahsedilir. Çünkü sarı ırkın nazarında ideal yüz biçimi, sini gibi yusyuvarlak olmalıdır.

İstanbul İslâm Eserleri Müzesinde ki kitaplardan bazılarında Miraç vesaire gibi mucizeleri temsil eden İran minyatürleri vardır. Bunların içinde Mongol istilasından sonra yapılmış olanlar, gerek ulu Peygamberimizi, gerek etrafındaki sahabeleri hep mongol tipinde şekillendirip sarı ırka mensup gibi gösterir. Çünkü bunlar Mongol hâkimiyeti devrinde ve doğu sanatına Mongol tipinin aksettiği devirlerde yapılmıştır. Bu hal siyah tenlilerin Hz. İsa’yı kendileri gibi siyah etmelerini andırır.

Siyah tenli bir Afrikalının Venüs de Milo bir çirkinlik sembolü olduktan sonra güzelliğin insani bir kavram olmasına artık imkân mı kalır?

Beyazlar, siyahlarla sarılardan hiç hoşlanmadığı halde onlarında beyazlardan hoşlanmadıklarını hiç hatırlarına getirmezler.

Gücü eline geçiren beyazlar kızıl ve siyahları köleleştirmişlerdir. Hatta Kızıl tenlileri soy kırıma tabi tutmuşlardır.

Oysa siyahı, beyazı, sarısı, kızılı hep Adem (a.s.) neslidir. Allah(c.c.)’ın yarattığı kullarıdır. Bütün insanlar Yüce Yaratanın bir işaret ve eseridirler. Fi Eamânillah!

Yazarın Diğer Yazıları