GÜNÜMÜZDE ÜLKE GÜVENLİĞİ KÜRESELLEŞMİŞTİR
Mehmet Kaçar
Çağımızda, ülkeler sınırları içerisinde kendi güvenliklerini geçmişte olduğu kadar rahat sağlayamamaktadırlar. Bir bakıyorsun, kıtalarca uzaktaki ülkeler, silah ve teknolojik güçle bir ülkede darbeler yaptırabiliyor, kurdurduğu terör örgütleri ile işgal ettirebiliyorlar. Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Venezuela bunların en canlı örneklerini oluşturmaktadır.
Yüzyılımız içerisinde ülkelerin güvenliği yereselden(lokalden) çıkarılıp küresel bir gömlek giydirilmiştir. Güvenlikle ilgili özellikle bölgesel çekincelere bakıldığında her ülkenin ihtiyaçlarının karşılanması zorunlu hale gelmiştir. Herkes ve her devlet güvende olana kadar hiç bir ferdin güvende olmadığı bir çağda yaşamaya çalışıyoruz.
Hadiselere bu açıdan baktığımızda; Türkiye’nin güvenliği sadece, Irak-Suriye, Bulgaristan-Rusya sınırlarından başlamadığını ve Türkiye’nin güvenliğinin küresel ve çok boyutlu olduğu bir hakikattir. Bunu da ancak küresel ve çok boyutlu açılardan ele almamız gerekiyor. Türkiye’nin güvenliği, kendi topraklarında ve sınırları içerisinde değil aynı zamanda sınır komşularımızda, bölgemizde ve küresel olarak ele alınmalıdır. Eğer sınır komşularımız güvende değillerse bizde güvende değiliz demektir.
Bugün, ülkelerin güvenliğinin siyasi, ekonomik, siber, insani ve beşeri olmak üzere bir çok boyutu bulunmaktadır. Türkiye, kendi güvenliği için tâ Osmanlı’lardan bu yana mücadele vermektedir. Oysa, Türkiye, Avrupa’nın güvenlik mimarisi içerisinde yer almaktadır. NATO içerisinde ve özellikle kendi paydaşlarımız, müttefiklerimiz ve komşularımız için güvenlik veren ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren bir ülkedir. Tüm bunların karşılığını alamayan bir ülke konumunda olan da yine Türkiye’dir. Türkiye’nin güvenlik endişelerini paydaşları ciddiye alıp üzerinde enine boyuna tartışmaları gerekirken işin boyutunu savsaklamakla meşguller.
Avrupalı stratejik ortaklarımız, komşularımız el-Kaide ve DEAŞ ile ilgili yaşadıkları problemlere çok duyarlı davranırlarken, Türkiye’nin güvenlik çekinceleri söz konusu olduğu zamanlarda bu kadar duyarlı davrandıklarını ise göremiyoruz. DEAŞ yada el-Kaide’nin dünyanın diğer ülkelerine olan tehditleriyle ilgili bu kadar duyarlı bir tavır sergilenirken, neden dünya Türkiye söz konusu olduğu zaman duyarlı olamıyor veya olmuyorlar?
Eğer, terörizm bir küresel problemse, eğer batılı ülkelere saldırdığında bu birden bire küresel bir tehdit oluveriyorsa, İstanbul ve Ankara’dan Türkiye bakış açısından baktığımız zaman neden Türkiye’nin istediği bir seviyede ortaklarımız özellikle terörizm konusunda Türkiye’ye yardım etmeyi bir tarafa bıkıp sözünü dahi etmiyorlar? Sadece Avrupa’da ki başkentlere saldırı söz konusu olduğu zamanlarda bu konu çok ciddi bir boyutta ele alınıyor.
İşte burada da Türkiye’nin canı çok sıkılıyor. Türkiye o halde bir ortak olarak neden bu konuda gerekli ilgiyi göremiyor? Çünkü Türkiye’yi Hristiyan olmadığı için Avrupalı olarak kabul etmiyorlar ve sadece Avrupa’nın dediğini yapan bir ortak ülke olarak görmek istiyorlar da ondan. Fi Emanillah!