GOLAN TEPELERİNİ SİYONİZME TERK ETMEMELİ
Mehmet Kaçar
Beşşar Esed’in katliamcı babası Esed,1967 yılında Arap-İsrail savaşında Suriye’nin Hava Kuvvetleri komutanlığı ve Savunma Bakanlığı görevlerini birlikte yürütüyordu. Arap-İsrail Savaşından Suriye’nin büyük bir yenilgisi ile çıkılmıştı ve Golan Tepeleri’ni kaybetmelerinin baş sorumlusu da yine insan katili baba Esed olmuştu. Arap-İsrail savaşının ilk yirmi iki saatinde Suriye Ordusu’nun herhangi bir harekatta bulunmasına engel olan yine katil Esed’di. İsrail’in Golan Tepeleri’ne yerleşmesine bilerek göz yummuştu. Çünkü o esnada İsrail ordu birlikleri güneyde Mısır ve Ürdün’e karşı toplandığından Suriye ordusunun kuzeyden yapacağı herhangi bir saldırı da İsrail ordusu bozguna uğrama ihtimali çok yüksekti. Böyle bir harekat bu savaşı Arapların lehine çevirebilecek bir harekat olacaktı. Esed bu durumu bildiği halde harekatı yaptırmadı. Daha sonra İsrail savaş uçaklarının Suriye birliklerine karşı hava harekatı düzenlemeleri üzerine de katil Esed, Suriye birliklerini Şam’a çağırdı. Şamda kendine muhalif olarak gördüklerini tasviye derek tek başına Baas kominist rejimini kurdu. Savaş yorumcularının yorumlarına göre Esed’in 1967 yılında ki bu savaşta böyle davranmasının nedeni onun Suriye yönetimine göz dikmiş olmasıydı. Bu konuda ABD’nin desteğini alabilmek için Suriye’yi Arap-İsrail Savaşında pasif duruma geçirmiş ve yine aynı hedef için Golan Tepeleri’ni feda ederek İsrail’e kendi elleri ile feda etmiştir. 1967 Savaşı’nda Kunaytıra şehri İsrail’in eline geçmeden 17 saat öncesinde Baas Koministi Esed’in imzasını taşıyan bir bildiri ile bu şehrin İsrail işgaline geçtiği duyuruldu. Bu bildiri ile Suriye’nin Kunaytıra şehrini İsrail’e kasıtlı bir şekilde teslim etme niyetinde olduğunu ortaya koymuş ve Suriye birliklerinin moral gücünü tamamen sıfırlamıştı. İlk başlarda Esed tarafından İsrail’e peşkeş çekilen Golan Tepeleri konusu bir siyasi prestij haline getirilerek ulusal bir dava haline dönüştürülmüştür. Golan Tepeleri Suriye’nin güneyinde yer alan Kaysun dağından çıplak gözle seyredilebilen ve Suriye açısından muhteşem bir yer durumunda. ABD’nin desteği ile kurulan İsrail Siyonist devleti 1981 yılında Golan Tepelerini ilhak ettiğini tüm dünyaya duyurdu. Ne var ki uluslar arasındaki statü bu ilhakı kabul etmediği için Golan Tepeleri İsrail işgali altında kalan bir toprak parçası olarak kabul edildi. Ne var ki başta BM olmak üzere bu konuyla ilgilenmesi gereken uluslararası kuruluşlar Siyonist devletin gasp ve ilhak uygulamaları karşısında fiili güç ve baskı araçlarını kullanmadığından resmiyetteki niteleme Golan Tepelerinin işgalini değiştirmiyor. O günden bugüne kadar İsrail bu topraklara Yahudi yerleşim merkezleri inşa etmeye devam ediyor. Bölgeyi askeri amaçların yanı sıra tarım ve içme suyu kaynaklarından yararlanma amacıyla değerlendiriyor. Siyonist işgalcinin kullandığı en önemli içme suyu kaynaklarından olan Taberiye gölünü besleyen kaynaklar Suriye’den işgal edilmiş olan bu bölgededir. İsrail işgali açısından bu bölgenin en önemli yanı ise askeri ve stratejik olanıdır. Her şeyden önce Golan Tepeleri çevrenin kontrol edilmesini sağlıyor. Binaen aleyh işgal devleti bu bölgeye yerleştirdiği teknik ve savaş araçları ile kendisine yönelebilecek tehlikeleri erken tespit edebilecektir. Bu, hem yakın takip hem de riski uzakta tutma imkânı veriyor. Golan Tepelerinin iade edilmesi ise tehlikenin yakınlaşmasına neden olacaktır. İşte bu benzeri nedenlerden dolayı siyonist işgal rejimi bu tepeleri Suriye’ye iade etmemekte ısrarlı davranıyor. ABD Başkanı Trump ise İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasının ardından şimdi de Golan Tepeleri üzerindeki siyonist işgali meşrulaştırmak için girişimlerini sıklaştırmış durumda. Oysa ki, Suriye’nin Golan Tepeleri meselesi ne Esed’in ve ne de Baas rejiminin meselesi değildir. Öncelikle Suriye halkının ve tüm İslam âlemninin meselesidir. Çünkü İsrail, Filistinde olduğu gibi burada da işgalci durumundadır. Golan Tepelerinin işgali meselesini ABD’nin meşrulaştırma çabalarına imkan verilmemelidir. Bugün Suriye’de Baas rejiminin katliamları ve zulümleri ve Trump’un bu tehlikeli oyunları karşısında duyarsız kalmamıza neden olmamalıdır. Selam ve Dua ile!