
Gemileri Karadan 'İlk O Yürürttü'
Mehmet Kaçar
Dünya tarihini iyi bir şekilde tetkik edince görülecektir ki “gemileri kardan ilk yürüten, Atam Fatih Sultan Mehmet Han” değilde Aydın oğullarından Umur Bey’in yürüttüğü görülecektir.
İstanbul’un, Atam fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilmesinden tam 116 yıl önce Aydın oğlu Umur Bey tarafından; gemilerin Atina Körfezi ile İne bahtı Körfezi arasında kalan 10 kilometre kadar bir mesafe de, karadan yürütüldüğü tarihi kaynaklara geçmiştir.
Gemilerin ilk defa karadan yürütülmesi hadisesinin kahramanı olan Umur Bey, Aydın oğulları beyliğinin ikinci ve en ünlü beylerinden biridir. Hatta şunu diyebiliriz ki Aydın oğullarının en ünlü beyi kimdir diye sorulacak olursa, bu soruya cevap olarak Umur Bey’dir deriz.
Umur bey bir denizci beyidir. Yine Umur Bey, denizci olarak büyük bir şöhret kazanmış bir Türk askeri ve devlet adamı olarak ün salmıştır.
1334 yılın da beyliğin başına geçmesinden sonra 1335 yılın da Alaşehir’i ele geçirmiş bir beydir. 1336’da ise Bizans İmparatoru III. Andronikos Palaiologos’un Midilli ve Foça’da ki âsi Cenevizliler üzerine donanma ile yaptığı deniz seferin de, Saruhan donanmasıyla beraber Umur Bey de kendi donanmasıyla İmparatora yardım etmiş bir büyük askerdir.
Bu sefer esnasın da VI. Yannis kantakuzenos(Kantakuzen) ile tanışıp dost oldular. İmparatorun Ceneviz seferindeki yardımına karşılık Umur Bey’e, Sakız adası hediye olarak verilmiştir. O da Alaşehir’den vergi almaktan da vazgeçmiştir. Böylece Bizans ile dostluk ilişkilerini devam ettirmiş bir liderdir. Umur Bey, 1337’deki Arnavut isyanının bastırılmasında da Bizans İmparatoruna, yardım etmiştir.
Aydın oğulları Umur Bey, 1338 yılın da Epir seferin de İnebahtı Körfezi’ne geçebilmek için Mora Yarımadasını dolaşmak yerine, Mora Yarımadasını ana karaya bağlayan Korint Berzahı’na geçti ve gemileri buradan 10 kilometre kadar karadan yürüterek İnebahtı Körfezine indirdi. Dönüşte de yine aynı yolu izleyerek gemileri karadan yürütüp İzmir’e ordusu ve donanmasını sağ salim ulaştırabildi.
1341 yılında ise, Bizans İmparatoru Andronikos’un ölümü üzerine yerine getirilen küçük yaştaki oğlu Yannis tahta oturtuldu.
Aydın oğlu Umur Bey’in çok yakın dostu olan Kantakuzen ise çocuk İmparatora vasi tayin edilmişti. Çok geçmeden İmparatorlukta taht kavgaları başladı ve Dimetoka’da kendisini imparator ilan eden Kantakuzen, Umur Bey’den de yardım istedi. 1342 yılın da Umr Bey donanması ve ordusu ile Meriç nehri ağzına kadar gelen Umur Bey, mevsim şartları yüzünden İzmir’e geri dönmek zorun da kaldı. Ertesi yıl yeniden Trakya sahillerine geri döndü. Selanik ve Trakya taraflarını yağmaladı ancak kesin bir sonuç elde edemeden geri dönmek zorun da kaldı.
Doğu Akdeniz adalarındaki Latinler, Umur Bey’in bu derece güçlenmesinden korkarak Papa VI. Clementi bir Haçlı seferi düzenlemeye davet ettiler. öte yandan Bizans’ın çocuk İmparatorunun annesi olan Savoylu Anna, Umr Bey’in yenilmesi halinde Ortadoks ve Latin Kiliselerini birleştirmeyi vaat etti. Böylece 1344 yılın da Papalık, Vanadik, Ceneviz, Kıbrıs, Rodos Şövalyeleri’nin gemilerinden oluşan bir Haçlı donanması İzmir’i kuşattı. Umur Bey, bu güç karşısın da yenilerek İzmir’in sahil kesimini kaybetti; Türk donanması, haçlı ordusu tarafından yakıldı. Yukarı İzmir’e çekilen Umur Bey, Latinlere müterake teklif etti ve mücadele geçici bir süre durdu. Donanması yandıktan sonra ganimet elde etmek ve Dimetoka’da zor durum da olan Kantakuzen’e yardım etmek için kara yoluyla Rumeli’ye geçmeyi deneyen Umur Bey, Saruhan Beyliği topraklarından geçmek için Saruhan Bey’den izin aldı. 1345 yılın da Çanakkale Boğazı’ndan Rumeliye geçti. Bazı savaşlar yaptı ve Knatakuzen’le beraber İstanbul üzerinden yürüdü ancak bir sonuç alamadı. Beraberinde gelen Saruhanoğlu Süleymen Bey’in hummadan ölmesi üzerine yukarı İzmir’e geri dönmek zorun da kaldı. Kantakuzen’e Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarı Orhan Bey ile antlaşmasını tavsiye etti. Döndükten sonra İzmir sahili üzerine saldırılar yapan Umr Bey, Ayasoluk’ta Türk Donanmasını yeniden faaliyete geçirdi. Rodos şövalyeleri, bazı imtiyazlar elde etmek şartıyla Sahil İzmir’i Aydın oğlu Umur Bey’e bırakmak üzere bir anlaşmaya vardılar. Ancak Papa bu anlaşmayı kabul etmeyince Umur Bey 1348’de İzmir sahilindeki kaleyi kuşattı.
Umur Bey, İzmir kuşatması sırasında kale sularına tırmanırken atılan oklarla hayatını kaybetti.
Yazar, şair ve alimleri koruyan bir devlet adamı olarak tanınan Umur Bey’in, Kelile ve Dimn’yi ilk defa Türkçe’ye çevirttiği bilinir. Ayrıca koruyucu hekimliğe dair bir tıp eseri olan “ Tabiatname” Umur Bey adına “Tutmacı” tarafından Farsça’dan Oğuz Türkçesi’ne çevrilmiştir. 15 ve 16 asra ait kaynaklar da Osmanlı denzicilerinin atası olarak sıkça zikredilmiştir. Gaziler ‘Gazi Umur Bey için” yemin etmiş; yeniçeriler ilk zamanlarda ‘Umur Bey’in giydiği şekilde başlık takınmışlardır. Oruç Bey, deniz gazilerini ‘Umur Bey müridleri’ diye anmış; Bizans İmparatoru Kantakuzenos ise hatıratın da onun son derece akıllı ve mantıklı düşünen biri olduğunu yazmıştır.
Fi Emanilleh