Mehmet Kaçar

EL-BAB VE ULÜL EL-BAB

Mehmet Kaçar

Ulul el Bab; kelime olarak, sırların sahibi demektir. Lüb, sır, el bab, sırların, Ulül, sahib, sahibi manalarına gelir.

Ulul el Bab’ın , Kur’an’ı Kerim deki vasıflarına baktığımız da ise,

a-Daimi zikrin sahibi oldukları (ehli zikir), b- Hikmetin sahibi oldukları(ehli hüküm), c- Hayrım sahibi (ehli hayır) olarak bildirilmektedir.

Ulul el-Bab’ın ehli Zikir oldukları, Âli- İmran, 190-191. ayetler de açıklanmıştır. Ali İmran, 190: “İnne fi halkıs semavati vel ardı vahtilafilleyli ven nehari le âyâtin li ulul el bab(elil elbab).”

“Hiç şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışın da, gece ile gündüzün bir biri ardınca gelişinde, elbette ulul el bab için nice deliller vardır.”

Âli İmran, 191 . ayeti kerimede ise; “Ellezine yezkrunallahe kıyamen ve kuuden ve ala cunubihim ve yetefekkerüne fi halkıs semavati vel ard(ardı), Rabbena ma halakte haza batıla(batılan), Subhaneke fekına azabennar(narı).

“O (ulul elbab) ki (lüblerin, Allah’ın sır hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkın da tefekkür ederler(ve derler ki) ‘Ey Rabbimiz! sen bunları bâtıl olarak(boşuna) yaratmdın. Seni tesbih olarak(tenzih) ederiz. Bizi ateş azabın dan koru.”

Bu ayetler de ulul el babın daimi zikrin sahibi oldukları söyleniyor, yani yatarken de(yan üstü yatarken de), otururken de ve ayakta iken de hep zikir yapanlar olduğu bildiriliyor. Bu bu ayeti celilerden çıkarabileceğimiz birinci özelliktir.

Ulul elbab’ın ehli hair ve ehli hikmet oldukları ise Bakara 279. ayette bildirilmektedir.(bakar 279)

Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ütiye hayran kesira(kesiran), ve ma yezzekkeru illâ ulu elbab(el babi).

“Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse andolsun ki, ona çok hayır verilmiştir. Bunu da ancak ulul el bab tezekkür edebilir.” Bu âyette ulul el babın ehli hikmet ve ehli hayır olduğu bildiriliyor. İşte bunlarda ikinci ve üçüncü özelliklerdir.

Ehli Hüküm ise hikmetin(kesin bilginin) bir özelliğidir, bir insan ne zaman ki Kur’an’a bakarsa orada gördüğü her ayetin altın zincirini görebilirse(o ayetin başka ayetlerle olan bagımlılığını gösteren altın zincir) o zaman ehli hüküm olur.

Ehil ki hayır ve ulul el bab’ın bir başka özelliğidir. Onlar sürekli zikir yaptıkları için, sürekli her saniye deracat kazanmaktadırlar, bu sebeple de onlara ehli hayır adı verilir.

Daimi zikre ulaşmak yani ulul el bab olmak Kur’an’ın ayrı bir emri olmuştur.

Nisa Suresi 103. üncü ayette “Fe izâ kadaytumus salâte fez kurüllâhe kıyâmen ve kuuden ve âlâ cunûbikum, fe izat ma’nentum fe ekımüs salâ(salâte), innes salâte kânet alel mü’minine kştâben mevkûtâ(mev kûten).”

Namazı bitirdiğinizde, ayaktayken, otururken ve yan yatarken(yan üstü yatarken), Allah’ı hep zikredin! Güvenliğe kavuştuğunuz da namazı erkanıyla kılın. Çünkü, namaz mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.

Bu ayetteki zikir ise, Allah kelimesinin ard arda tekrar edilmesidir.

Muzemmil Suresi, 8. ayeti kerimede de :” Vezkurisme Rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylâ”

“Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve her şeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön(ulaş, vasıl ol.).

Bir Kur’an deyimi olup, akıl ve gönül birlikteliğini sağlamış insanlar anlamına da gelir.

Kur’an muhatapların dikkatini ebedi gerçeklere çekerken bu deyimi kullanmıştır. Bu deyim, hakikati bulmada sadece, aklın yeterli olmadığını ve aklı yaratanın bu özellikte yaratığını vurgulaması bakımından da oldukça dikkat çekicidir.

“Kâle raculâni minellezîne yehâfûne en’amallahu aleyhim edhulû aleyhimulbâb(bâbe, fe izâ dehaltumûhu fe innekum gâlibûne ve alâllahi fe tevekkelû in kuntu mu’minîn(mü’minîne).”

Maide Suresi 23. ayette ki :”Kendilerine Allahu Teâlâ’nın, in’amda bulunmuş olduğu korkanlardan iki er dedi ki: “Onların üzerlerine kapıdan giriveriniz, siz ona girdiğiniz zaman şüphe yok ki, galiplerdensiniz. Artık siz mü’min kimseler iseniz Allahu Teâlâ’ya tevekkül ediniz.”

Ömer Öngüt meali:” (Allah’tan) korkan ve Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu kimselerden ik adam şöyle dediler: ‘O zorbaların üzerlerine kapıdan yürüyün!Oradan girince muhakkak galip gelirsiniz. Eğer inanıyorsanız, ancak Allah’a tevekkül ediniz.”

“Kale raculani minellezine yehafüne en’amallau aleyhim edhûlu aleyhimul bâb(bâbe), fe izâ dehaltumühu fe inneküm gâlibune ve alallahi fe tevekkelâ in kuntum mü’minin(Mü’minşne).

Diyanet İşlerinin Meâlinden: “Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: ‘Oraya girdiğiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.

Diyanet vakfı:” Korkanların içinden Allah’ın kendilerine lütuf ta bulunduğu iki kişi şöyle dedi:’ Onların üzerine kapıdan girin; oraya bir girdiniz mi artık siz zaferi kazanmışsınızdır. Eğer, mü’minler iseniz ancak Allah’a güvenin..

Abdul Baki Gölpınarlı: “İçlerinden, korkan ve Allah tarafından nimetlere mazhar olmuş bulunan iki kişi kapıdan girip saldırın, üstlerine demişti; oraya girerseniz şüphe yok ki üst olursunuz. Siz ancak Allah’a dayanın inanmışsanız.”

 

Yazarın Diğer Yazıları