Mehmet Kaçar

Değer Bir Eğitimdir 'Bilen Değerlendirir'

Mehmet Kaçar

Bu konuya en güzel örnek olacak şu hikaye ile açıklamaya çalışalım.

Bir usta yanın da çalıştırdığı ve kendi değer anlayışı ile özene bezene yetiştirdiği çırağını yanına çağırır.

Yanına hızla ve saygılı bir şekilde gelen çırağının eline, çok değerli bir pırlanta verir.

Ve çırağına da şunları tembihler.

Evlat, al bunu, hangi çeşitten olursa olsun, önüne gelen tüm esnafa gir ve göster!

Elindeki parçaya kaç lira verebileceklerini öğren.

Ama, hiç birine satma, sadece verdikleri ve verebilecekleri fiyatları, onların gözündeki ederinin öğren ve geri getir.

Esnafı bitirdikten sonra da bir kuyumcuya gir ve sor.

Kaç lira veriyor, onun gözünde bunun ederi kaç lira ediyor. Öğren ve bana bu bilgilerle geri getir der.

“Hiç kimseye sakın satma. Sadece, verdikleri fiyatları ve ne dediklerini öğren, tüm bunların bilgisini de bana getir”der.

Çırak, eline aldığı pırlanta ile yola düşer ve ilk uğradığı esnaf ise bir bakkal dükkanıdır. Selam vererek içeri girer ve:

“Şu elimdekini satmak istiyorum. Alırmısınız? diye sordu.

Bakkal, sanayici çırağın elindekini, eline alır, sağına, soluna bakar. İnceler ve bir şey anlamaz. Daha sonra çırağa döner ve şöyle der:

“Buna bir tek lira verebilirim. O da senin istediğin için. Bu boncuk benim işime yaramaz. Onu bir liraya alıp eve götüreyim de çocuklar oynasın” der.

Çırak, bakkal dükkanından mücevheri geri alır ve ona teşekkür ederek dükkandan dışarı çıkıp bir esnafa doğru yönelir.

Bir manifaturacı dükkanına girer ve şu elimde ki satılıktır, buna kaç lira verebilirsin? der:

Manifaturacı, mücevheri eline alır, sağına soluna bakar ve oda onu parlak bir taşa benzetir. “Benim de bu çok işime yaramaz, uygun bir elbise de belki değerlendirebiliriz. Ancak, buna beş lira verebilirim” der. Çırak, ondan da mücevheri geri alır ve bir semerci dükkanına girer:

Semerciye mücevheri gösterip, ona kaç lira verebileceğini sorar:

Semerci; mücevheri eline alır, şöyle bir inceledikten sonra çırağa döner ve:

“Bundan benim yaptığım semerlere güzel bir süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yapabilirim. Buna da ancak bir on lira verebilirim” der.

Çırak, teşekkür ederek elması feri alır ve semerciden de ayrılır.

Bu üç esnaftan sonra da hemen bir kuyumcu bulur ve o dükkana selam vererek içeri girer.

Kuyumcu, çırağın elindeki mücevheri görünce, hemen ayağa fırlar;

“Bu kadar değerli ve büyük bir pırlantayı sen nereden buldun?” diyerek çırağa sorar: Heyecandan ses tonu titremiş ve yükselmiştir;

Çırağın bir şey demesine gerek görmeden hemen sorar;” Buna kaç lira istiyorsun?” der.

Çırak sorar;

“Siz ne veriyorsunuz?” Sarraf;

“Ne istiyorsan onu veririm”der.

Çırak; “Hayır veremem” diyerek taşı almak isteyince, kuyumcu çırağa yalvarmaya başlar. “Ne olur bunu bana sat.”

“Dükkanımı, evimi hatta arsalarımı vereyim”de. Çırak;

Onun bir emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, nacak fiyatını öğrenmesi için kendisine emanet verildiğini” söyledi. Kuyumcuya her ne dediyse de, kuyumcu daha fazla fiyat verdi. Çırak zar zor anlatabildi derdini.

Ustasının yanına, mücevher elinde geri dönen çırak;

Büyük bir şaşkınlık içerisin de yaşadıklarını, ustasına tek tek anlattır.

Ustası, çırağına dönerek, sen bu tecrübeden ne anladın? diye çırağına sordu.

Usta, çırağının, bu tecrübe ile doğru bir sonuç alıp almadığını ve her şeyin değerini bilene satılabileceği dersini öğrenip öğrenmediğini bilmek istiyordu.

Çırağının bundan aldığı ders ve verdiği cevap ise çok doğru olmuştu.

“Bir şey ancak değerini bilenin yanın da kıymetlidir”.

Bie eğitmenin de, öğrencilerinin bir pırlanta olduğunu bilmesi ve onun değerinin ancak kuyumcu misali kendisinde değerleneceğini bilmesi demek, o öğrencilere evlat gözüyle bakıp, ondaki cevheri keşfedebilirse ve bu keşfine göre eğitimini verebilirse, mücevher değer kazanır, vatanına, dinine, ümmete faydalı olur. 15 Temmuz 2017 tarihindeki darbe girişiminde işte bu değerleri almış evlatlarımız vatanını coniler ve coni kuklalarına karşı, canları pahasına korumasını bildiler.

Selam ve dua ile....

Yazarın Diğer Yazıları