
Cennette tuvalet ihtiyacı olacak mı?
Mehmet Kaçar
İslam düşmanları, İslamiyet’i nasıl küçük düşürürüm veya onun hak din olmasına nasıl helal getirebilirim diye gece gündüz düşünüp, aklı sıra kendi akıllarınca uydurma ve saçma sorularla saldırmaya devam ediyorlar. Geçmişte bu tipler vardı, günümüzde de varlar ve gelecekte de olacaklar. Ama şunu bilmiyorlar ki, İslamiyet’in yegane sahibi Yüce Allah(cc), bizzat koruyucusudur. Kim ne kadar saldırırsa saldırsın, İslamiyet kıyamete kadar yeryüzünü şereflendirmeye devam edecek, tüm saldırılara rağmen onun tebliğcileri tarafından tebliğ edilecek ve her geçen günde dünyaya yayılmaya, Müslümanların sayısının artmasına şahitlik edeceğiz. İslamiyet’e inanmayanların dinleri kendilerine olacaktır. Müslümanlarınki de kendilerine.
Bu yazıyı buraya taşımamın bir nedeni var tabi. Kendisinin üniversitede okumasından dolayı, çok akıllı zanneden ve Müslümanları ve İslamiyet’i gerici görmeye devam eden bir genç öncelikle ben bir ateistim bu bir, ikincisi de bilimden başka bir şeye inanmıyorum, üçüncüsü de din diye bir kavram yoktur, dördüncüsü ise insanlar birlerinin yükseltmek için din diye bir şey uydurmuşlardır, beşincisi de ahret diye bir kavram yoktur ve oraya giden gelen var mıdır? altıncısı şu soruma istediğim cevabı veremezseniz, İslam dediğiniz dinin uydurma bir şey olduğunu göreceksiniz diyerek restini ortaya koydu ve sorusunu şu şekilde sordu? “Cennette yemek içmek varsa, tuvalet ihtiyacı nasıl karşılanacak? bu soruma cevap istiyorum dedi ve benim verebileceğim bir cevabımın olmadığını düşünerek, pis pis sırıtarak cevabı beklemeye başladı.
Etrafımızda bulunan birkaç genci de merak sarmış ve bir sessizliğe bürünerek, benim vereceğim cevabı merakla bekler duruma gelmişler ve meraklı gözlerle benim yenilgiye uğrayacağımı bekliyorlardı.
Ben kendimi toparladım ve vereceğim cevabı zaten kafamda kurgulamıştım. Sorunun cevabı gayet net ve açıktı. Çünkü İmam-ı Azam Ebu Hanefi (r.a) zamanında da böyle saçma sapan ve ipe sapa gelmez din düşmanlarının sorduğu sorulara verdiği cevaplardan birisi de bu sorunun cevabı idi. Şimdi bu soruya büyük İmam’ın verdiği cevabı burada aktararak verelim: Şunu iyi bilmekte fayda vardır. İnsan bilmediği ve bildiği üç ayrı âlemde yaşar.
Bak delikanlı, sen şu anda bu dünyada yaşıyorsun ve canlısın. Canlı kalabilmek için de yemen Pekala sen bu dünyaya canlı gelmeden önce nerede yaşıyordun? Ve canlı mı idin?
Üniversiteli ve kendini çok zeki ve akıllı gören çok bilmiş olan bu delikanlı, alaycı bir gülümseme ile, bu sorunun cevabını çok basit ve tabi ki anne rahminde yaşadık. Bu da biyolojik bir hadisedir dedi. Tarladan gelecek halimiz yok ya diyerek bir de kahkaha patlattı. Ben sinirlerime hâkim olarak devam ettim. Peki orada canlı değimli idin? Elbette canlı idik. O halde orada da yeme içme konusunda canlı olmak için devam ettin değil mi! Tabi ki beslendik. Anne rahminde yiyip içtiğine göre, tuvalet ihtiyacını nasıl karşıladın? Orada bir hela falan mı vardı da bizler bilemiyoruz? Senin inandığın ilim acaba bu tuvaleti bize gösterebilir mi? dedim ve gencin suratı düştü ve sinirlenmesine rağmen susmayı tercih etti. Ben bunu bir fırsata çevirebilmek içim mürşidim İmam-ı Azam(ra) örneğinden Bak delikanlı, insanı yaratan yüce Allah(cc), insan için üç evreli bir yaşam biçimini uygun görmüştür. Bunun birinci evresi anne rahminde geçen ve bu dünya dediğimiz evrene hazırlanma evresidir. İnsan burada her ne kadar bir yıldan az yaşamış olsa da, belki de o canlı için 900-1000 sene gibi uzun gelecek bir dönemdir bu dönem. Biz bunu bilemiyoruz. Ve yine insan burada yaşarken kendi aklı ve kuralları içerisinde yaşamıyor. Onu yaratanın koymuş olduğu sünnetullah denen ve bizzat sahibinin Allah(cc) olduğunu bildiğimiz kurallara göre yaşıyor. Bu kuralların dışına çıktığı anda da canlılığını o âlemde yani anne rahminde bitiriyor. Bu dünyada da kurallara uymadığı anda canlılığını sonlandırıyor. Mesel intihar etmek gibi. Ayrıca bu dünyada suyun içerisinde yaşayamıyorsun. Ama anne rahminde de seni dış tehlikelere karşı su koruyor yani suyun içerisinde yaşam sürdürüyorsun. Orada süzgeçler var ve su da boğulmuyorsun diyebilirsin. Aynı sistem bu dünyada neden devam etmiyor? o halde demek ki her evre ayrı bir evre. Demek oluyor ki o âlem bu dünyaya hazırlık alemi Bu dünyaya gelirken ve geldikten sonra kısmi değişikliklere uğrayarak yaşam sürdürüyorsun. Bunlardan birisi de helâ(tuvalet) ihtiyacının zuhur etmesidir. Yani fazlalıklardan kurtulup o şekilde sağlıklı yaşamaya devam ediyorsun. Bunun en mükemmel örneğinden birisi de oruç ibadetidir. Ya da obezite hastalığıdır. Dünyayı bu şekilde özetledikten sonra gelelim üçüncü evreye; İnsan bu dünya hayatını bitirince ölüm hadisesi ile karşılaşıyor. Bundan kurtuluş zaten yok. Bana göre ilahi adalet için gereken bir olay ve olması adalet için zaruridir. Sana göre biyolojik bir hadise. İşte ölüm, ahret ve kabir hayatında da insan üçüncü evreye hazırlanıyor. Bu yine sünnetullah denilen Yüce Allah’ın (cc) yaratıklar için koymuş olduğu kurallar ile gerçekleşiyor ve gelelim senin sorduğun saçma sapan sorunun can alıcı cevabına, canlılar değimiz yaratıklar özellikle de insan ilk yaratılış şekline yani anne rahminde ki tuvaletsiz haline dönüştürülerek yeniden yaratılıyor ve cennette de böylece tuvalet ihtiyacı ortadan kalkıyor dedim.
Etraftakiler de ve o gençte çıt yok. Bilemiyorum hedefe ulaştım mı? Onu zaman gösterecek. Ateist ve dinsiz olduğunu belirten delikanlı, şunları söyledi. Bu cevap güzel oldu amma ben yinede inanmıyorum. Dinin olduğuna, beni yaratanın olduğuna, ahretin olduğuna derken suratından düşen bin parça oluyordu. Soru sorarken ki neşeli halinden hiçbir eser kalmamıştı.
Ben içtiğimiz çayları ikram ederken, kendilerine tekrar görüşelim ve özellikle o delikanlıya senin inanmadığın ve benimde canı gönülden inanıp bağlı olduğum Allah(cc)’a sizleri emanet ediyorum dedim ve oradan ayrıldım. O delikanlı ne yaptı etti bilemem. Beni bir daha aramadı. Buradan şunu anladım ki bizim eğitim sistemimiz geçlerimizi tamamen atesit yetiştirmek için batıdan model olarak alınıyor ve gençlerimize yazık ediliyor. Ahlaksız şekilde yetişen bir mühendis bir doktor, bir öğretmen, bir memur acaba devletine ne kadar faydalı olacaktır? doğrusu merak konusu? İnancı olmayan bir sanayici elbette vergi kaçıracaktır. Selâmetle!