Mehmet Kaçar

Cennette dünyada evlendiğimiz ilk eşle mi evleneceğiz?

Mehmet Kaçar

Fıkıh âlimlerimizden en meşhur ve yıllardır Müslümanların yaşantılarını yönlendiren İmam-ı Âzam Ebû Hanife(hepsinden Allah Razı olsun)’ye göre eşlerden kadın vefat ettiği zaman eşler arsında bir bağ olarak bulunan ve halk arasında dini nikâh olarak tanınan nikâh bozulur.

O zaman kadın veya erkek cennette yeniden evlenebilir mi?

Yahut da dünyada iken ilk eşinden boşanmış ve ikinci eşi ile evlenmiş biri ve ilk eşini eş olarak istemeyen biri, o zaman cennette ilk eşi ile evlenebilecek mi?

Neden Sahabe-i Güzün Efendilerimiz cihada giderken eşlerine  “Bizimle olmak isterseniz bizden sonra evlenmeyin.” diyorlardı.

Dünyada iken başında birkaç nikâh geçen bir hanım, cennette bu beylerden hangisiyle birlikte olacak? -Efendim, önce cennetin özelliğini hiç unutmamak gerekir. Bu özellik unutulursa bir çok sorunun cevabı da verilemez. O özellik de şudur: 

“Cennet eksiksiz mutluluk yeridir. Cennete giren insan artık orada mutluluğunu gölgeleyecek en küçük şeyle karşılaşmayacaktır. Tam aksine, kendisini ne mutlu edecekse onların hepsine de orada hem de istediği şekilde kavuşacak, mahrumiyet asla söz konusu olmayacaktır.”

Bu temel ölçüden hareketle denebilir ki, hangi kocasıyla mutlu olacaksa, cennette onunla olacaktır. Diğer bir ifadeyle dünyada hangi kocasıyla kendisini memnun etmiş, mutlu kılmışsa cennette de onunla olmayı tercih edecek; dünyadaki mutluluğuna ahrette daha da ileri safhada mutluluk katacaktır. Çünkü sevmediği, memnun olmadığı kimseyle birlikte olmak mutluluk yeri olan cennette söz konusu olmayacaktır. Öyle ise sevenler cennette de sevdikleriyle birlikte olacaklar, dünyadaki fani mutluluklarını cennette ebedi mutluluğa çevireceklerdir. Bu konuda farklı manalara geldiği sanılan hadislerin verdiği özet hüküm budur.

Nitekim halk dilinde atasözü halinde söylenen meşhur hadis de bunu ifade etmektedir:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir!..”(Bûhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165).

Ne var ki yaşadığımız bu dünya öyle her arzuyu yerine getirmeye müsait bir mekân değildir. İnsan bütün isteklerine rağmen dünyada sevdiğiyle beraber olmayabilirler. Şu kesin ki, dünyada beraber olmasa da ahrette olacaktır.

Hatta içine hapsettiği aşkının icabını burada yaşamayarak gidenler, orada sevdiklerine kavuşacaklar. Buraya şöyle bir nükte de ilave edilebilir.

Madem kişi sevdiğiyle beraber olacaktır ahrette. Aman dikkat! Cennetlikleri sevin ki cennette beraber olasınız. Allah korusun, cehennemlikleri severseniz bu defa da sevdiğinizle birlikte olmak için cehenneme girmek hiç de ihtimal dışı değildir.

- Olur mu öyle şey demeyin?

Olabilir. Sevginin gözü kördür derler. Kişi, kalkar Allah’ın sevmediğini sever. Onun gideceği yere de gider. Çünkü kişi sevdiğiyle beraberdir. 

Öyle ise Allah’ın sevdiklerini sevin ki, onunla birlikte olasınız ahrette. Bir yersiz sevgi kurbanı, hissine mağlup duygu insanı haline gelmeyesiniz.

Burada hatırlanmasına ihtiyaç olan önemli bir başka konuda şudur:

Sakın dünyadaki evliliğinizde sevginizi kısa zamanda yok olacak suret ve dış güzelliğine bağlayamazsınız.Tezden yok olacak olan yüz güzelliğini yegane sevgi sebebi saymayın.

Çünkü bu dış güzellik kısa zamanda yok olur, sevmenizi gerektiren şey de yok olacağından aranızda sevgi sebebi kalmamış sayılır. Bu anlayış aileyi kısa zamanda sevgisiz bırakır. Halbuki sevgiyi kısa zamanda yok olacak dış güzelliğe değil de yaşlandıkça daha da artacak olan iman, ahlak, ihlas ve sadakat gibi güzel vasıflar üzerine inşa etme halinde, ailenin geleceği garanti altına alınır. Aradığı sevgi sebebinin ömür boyu sürdüğünü gören taraflar, aile bağını bir ömür boyu zayıflatmadan sürdürürler. Çünkü dindarlıktan kaynaklanan güzel ahlak, hanımla beyi cennette de birlikte kılar, dünyadan sonra ebedi hayatta da birlikte olmalarını sağlar, sevgilerini sanki ebedileştirmiş olurlar böylece. Bu yüzden de ebedi hayat arkadaşlarını kırmamaya, incitmemeye burada daha çok dikkat ederler.
Bu konuda da şu hususlar gözden çıkarılmamalıdır: 

Cennette birlikte olacak hanımla bey, dünyadaki zaafların sahibi hanımla beyin aynısı olmayacaktır. İkisi de âyetin tabiriyle (tathir) olmuş, yani her türlü maddi ve manevi kirlerden kusur ve çirkinliklerden tümüyle temizlenmiş olarak cennette birlikte olacaklardır. Hatta hayallerinde olan hanım ve bey nasıl idiyse, ikisi de aynen öyle duruma çıkacaklar, birbirlerini mutlu edecek cennet genciyle cennet hurisi görüntüsüne gireceklerdir. Dünya da var olan bazı sevgiyi gölgeleyici görüntülerden de tümüyle arınmış halde buluşacaklardır cennette…

Böylece beyin dünyadaki hanımı her manasıyla hayran kalacağı bir cennet hurisi haline geleceği gibi, hanımının dünyadaki beyi de her manada hayran kalacağı bir cennet genci haline gelecek; dünyadaki gölgeli mutluluklarını cennette gölgesiz şekilde daha ileri safhada yaşama imkanı bulacaklardır.

Bu sebeple dünyadaki sevgilerini yalnız gençlik devresine ait geçici dış güzelliğe bağlamamalıdırlar. Yaşlandıkça gelişen, cennette ebedi hayat arkadaşlığını kazandıracak olan iman ve ahlak güzelliğine kilitlenmeliler ki, aile sevgisi ömür boyu sürmekle kalmasın, ebedi hayat arkadaşlığına dönüşme özellik ve güzelliği kazansın…

Sahabeyi Kiram hakkında verdiğimiz bilginin kaynağını net bir şekilde bilmediğimizi burada itiraf etmekte bir behis görmüyoruz. Bu özel bir tavsiye de olabilir. 

Yazarın Diğer Yazıları