
Bize Sorulan Sorulara Cevaplar Namazdaki Sembollerin Anlamı!...
Mehmet Kaçar
1- Allah’ın ululuğu ve yüceliği, tecrübesini yaşayan insanın, O’nun karşısında kendini eksik ve muhtaç, zayıf ve yetersizliğini, O’nun merhametine olan ihtiyacını, farkketmekten ileri gelen, alçak gönüllülük, huzur ve huşunun son derecesiyle “vaziyet alıp” ilk tekbirle huzurda durmaktır.
2- Güzel bir usül ve uygun sözlerle Allah’ın büyüklük ve yüceliğini, O’nun yaratıcı sıfatını belirten ve kendisinin de zayıflık ve güçsüzlüğünü, Allah’a olan bağımlılığını, O’na muhtaçlığını ve O’nun verdiği rızıkla yaşayabildiğini ve O’na karşı olan şükran ve minnettarlığını ortaya koyan “ifadelerin kullanılmasının” adıdır namaz.
3-Allah’ın huzurunda bu alçalma ve yaratılmışlığını bilip küçülme durumuna, saygı ve hürmete uygun düşecek şekilde “beden organlarını hareket ettirmek” ve belli bir düzen ve ölçü içerisinde bedeni huzuru ilahide kullanmanın adıdır namaz.
Böyle davranarak, namaza durmak ciddi bir vaziyet almak, söz ve hareket unsurlarından oluşmuş tam bir ifade sisteminin adıdır namaz. Bu unsurları kendilerine uygun düşen psikolojik içeriklerinden ayrı düşünmek de asla doğru olmaz. Daha doğrusu, kişinin namaz anında yaşayıp da ifade edemediği harukulade ruh halleri, bu davranışlarla uyum ve uygunluk içerisinde olduğu ölçüde ibadet anlamına uygun olarak yerine getirilmiş olur. Bedenin herhangi bir durumda ki vaziyet alış şekli, kişinin o anda yaşadığı duygu ve düşüncelerle içten ve kalbten alakalıdır.
Normal olarak birisine saygı ve hürmet ifade etmek için ayakta durulur ve kendisine saygı duyulan ve kendisinden yardım umulan, tabiat üstü, yaratılmışları yaratan ve oları yaşatıp besleyen güce karşı dönmektir namaz. İnsanın duygularını ve duygularının etkilerini dile getirmek bakımından, diğer organlara göre en uygunu “yüz” dür. Daha hürmetkar olarak rukuya eğilinir ve başını saygı ve tazimle indirir. Alçak gönüllülüğün en son derecesi ise yani yaratıcıya teşekkürün zirvesi, insan başını hürmet edilen güç karşısında eğerek, yere değdirmek şeklinde dile getirmeye de secde adını veriyoruz.Aynı zaman da bu hareket benliği ve şuuru en yüksek derecesinde teksif ettirir. Böylece diz çökme ve secdeye kapanma, kendini alçaltmanın en son noktası ve en tabii ifadesidir.
Allah huzurunda benliğin, kendi üzerinde tam bir yoğunlaşmadan sonra tevazü ile boyun eğişin gerçekleşmesinde, bütün bu beden duruşları ve hareketlerinin büyük etkisi ve önemi vardır. Namazdaki beden hareketleri hem ferdi benliğin tasdikini hem de Allah karşısında bu benliğin yok oluş ve boyun eğişini temsil eder.
Kıyam; Allah karşısında insani benliğin kabüllenilmesi şeklinde ifade edilir. Rükû ve secde ise bağımsız bağımsız bir fert olarak Allah’a itaat ve teslim olmayı remiz eder.
Böylece namazdaki beden vaziyet ve hareketleri, zihinde oluşmaya başlayan dini duygu, düşünce ve tasavvurların yönünü belirlemek suretiyle, bedenin ruh üzerinde etkisini sağlayıcı ve artırıcı bir sistem olarak rol oynar.
Namazdaki beden duruşları(kıyam- rüku- secde-tahiyyat vb), kendileriyle birlikte zihnin dini tutumunu doğurmak suretiyle faydalı bir etki de bulunurlar. Bu kısmen, bu beden duruşlarının çoğunun dikkati bir nokta da toplamaya doğru yönelmesinden ileri gelmektedir. Sonuç olarak namaz, Allah karşısın da insanın kendi benliğini hem yok etmesini ve hem de bağımsız bir fert sıfatıyla kendisini ispat etmesini simgeleyen bir ibadettir namaz.
Bir başka açıdan namaz, insanın Allah’a doğru olan yolculuğunu sembolize etmektedir. Bu yolculukta kullanılan vasıta, söz ve hareket şekilleri Allah tarafından belirlenmiştir; yani bunlar “gayr-i beşeri olan, her insanın kendi kapasitesine göre Yaratıcısına yakınlaşma ve onun ateşin de yanma arzusudur. Bu arzunun şiddet derecesi, hem insanın büyüklüğü hem de Rabbi ile buluşma imkanının derecesiyle orantılı olarak, belirleyici bir rol oynar.