Mehmet Kaçar

Bir Ülke'de Terör Medyası Varsa, Orada Barış Ve Hukuk Yoktur!..

Mehmet Kaçar

1-Gazeteciler, suç işlemez diye bir kural yoktur ve böyle bşr kural da olmaz zaten. Çünkü onlar da insan ve suçu da insanlar işler. Onların gazeteci olması da ceza almamalarını gerektirmez..

2- Bu yüzyılın ürettiği terör örgütleri, -Medya istese de istemese de- medya denklemini kendi içerisine dahil etmişlerdir. İnsan katlederek sonuca ulaşmaya çalışan her terör örgütü için olayın haberiyle birlikte dehşet ve korku duygusunu da yayan her medya organı, her hangi bir şekil de yahutta dolaylı olarak terör örgütünün bir paydaşı haline geliyor.

3-Dolayısıyla da, muhabirinden editörüne, yazarından, yazı işleri masasına kadar tüm medya çalışanlarının bu durumun farkın da olması ve dikkatli davranması gerekir. Kamu yararına yapılan yayınların, kullanılan, kullanılan ayrıcalıkların terör örgütleri lehine, kamu aleyhine dönmesini sağlamak gazeticilerin ciddi bir sorunudur.

4- Hali hazır da Türkiye bir den fazla terör örgütünün saldırısı altındadır. PKK ve FETÖ’nün geçmişleri, 40-50 yıl gerilere dayansa da farklı düzeneklere sahip oldukları ayan beyan ortadadır. PKK, Türkiyeyi bölmek için insan katlederken çocukları dahi öldürürken, FETÖ’de içerden yani kamudan Türkiye’yi işgal etmek üzere kurgulanmış, 2010 yılından sonrasında da, bu kurgularını filiyata dökmüştür. “Biri “etnik Kürt’ kamuflajına sığınmış, taşnak ermeni çeteleri, diğeri de ‘Din Postunu Giymiş(Karaman’ın koyunu)” ve bu postuyla kendini gizlerken medyanın arkasına saklanmayı başarmış bir terör örgütleri olmuşlardır.

5- Türkiye’ye karşı eş zamanlı olarak harekete geçirilen terör örgütlerinin ya kendilerine ait medya organları yahutta medya da birlikte çalıştıkları partnerleri var. Örgüt propagandası yapmaktan terör saldırılarını gizlemeye, teröristlerin Türkiye’ye yönelik tehdit ve yalanlarını yaymaktan, terör örgütlerini meşrulaştırmaya, kadar bir dizi suç, haber görünümüyle, ifade özgürlüğü ve anadil kılıflarıyla yayınlanmaktadır. (Hatta teör örgütünü, sevimli hale getirebilmek için, sigara izmaritlerini dahi yere atmadıkları yazılıp çizilerek haber yapılmıştır.).

6-Yargı, bu suçlara karşı harekete geçmekte son derece gecikmiştir ki, 15 temmuz 2016 tarihinden sonra yargının büyük bir bölümünün FETÖ terör örgütü mensupları olduğu ortaya çıkmıştır. Yargının en tepesini fetoşistler ele geçirince yapacak çok fazla bir şey kalmamıştı. Hiç bir hukuk devletin de bu tür bir yayın anlayışına(ABD; Almanya, Fransa, İngiltere ve diğerlerinde)izin verilmiyor, biz de de verilmez di tabiki de, o zamanlar, sopa hainin elindedydi. İRA, bariş sürecini yürütürken, İrlanda eski Adalet Bakanı Dermont Ahern’in söylediği gibi “bir ülke de terör medyası varsa orada barışda, hukuk ve adalette olamaz.”

7-Kendine muhalif diyen medya ve ana muhalefet başı olarak da, o tarihlerde politikasını sadece AK Parti söylemlerine endeksleyip ona göre politika belirlemesi, ve bunu politika kabul etmesi, ve böylece de o zaman yayın hayatında olan terör medyasına hizmet ettiğini bir türlü görememesi, terör medyasının daha bir efelenmesine neden olmuştu. Bunu da görmek istemiyorlardı. Çünkü üst akılları böyle emrediyordu. Devlet ve kamu karşıtı olmakla, insanları ve çocukları katleden, terörristlere araka çıkmayı bir görev bilip, terörü destekleme konusunda da, epeyce bir mesafe kat ettiler. Cumhuriyetin hainlikten yargılanıp yurt dışına kaçan ve Almanya’da, Türkiye aleyhine her türlü pisliği yapan, sözde gazetecileri de savunmayı bir marifet olarak gördüler. FETÖ’nün hizmetine koşmak için FETÖ’cü olmak gerekmediğini idrak ettiler veya edemediler. Netice de ise terörün dümen suyuna girmiş oldular. FETÖ’nün, işi görülene kadar “liberal”, “muhafazakar” , “demokrat” v.s maskeleri taktığına, şimdi de PKK’lı veya Kemalist maskesini kullanmaya devam ettiklerini görmemek bir abesle iştigal olur zannımca.

8- “Özgür basın susturulamaz” sloganı hali hazır da “terör örgütlerinin, özgür denilen ve bu basını kendilerine siper edinerek insanları katlettiği gerçeğini de kamufle etmek ve üstünü örtmek için kullanmaya fikren, madden ve manen destek vermeye devam ediyorlar. “Baın susturuldu ve baskı kuruldu, diktatörlük yapılıyor” yalanları Alman medyasından dünyaya yayılmaya devam ediyor. Batılı üst akılları olan paydaşları da, bunlara fikren, madden ve manen destek vermeye devam ediyorlar, hatta artık karınlarını Almanya’da Almanların verdikleri sadakalarla doyuruyorlar ve Almanların “kılıcını sallıyorlar.”

Gafil kesim de FETÖ- PKK-PYD- dhkp-c,terörö ittifakını anlamak için, 15 Temmuz 2016 tarihinde, 241 insanımızın, vatan sevdamızın, şehit kanlarının yüzlerine sıçramasını beklediler. Bunlar, malum medya tarafından terör gösterilmeye de devam ediliyorlar. PKK için artık bu medya sayesin de katlettikleri, sadece çocuk rakamları bile anlamını yitirmiş durumda.

9-Özgür Gündem, Taraf, Zaman medya grubu doğrudan terör medyası olarak, hainliklerine devam ettiler. Can dündar ve ekibi de, Kemalizmi ve Cumhuriyeti kendilerine maske edinerek kokteyl terörünün mucitleri olarak tarihteki yerlerini almiş oldular.

Vatanın, istihbaratın, Cumhurun başının, devletin başının , gönderdeki bayrağın, hilal ve yıldızın bunlar için bir kutsaliyeti yoktu. Bayrakta bir haç işareti olsaydı durum tamamen değişirdi. Bunların fikrinden başka fikirler bu memlekette yaşamamalıydılar. Yaşayanlarda tâ Abdül Hamit Handan bu taraf ya kızıl sultan ya da istibdattçı yahutta diktatördü.

İşte, biz basın terör üretiyor, basınlığını, milletin birliği, vatanın bölünmez bir bütün olması yönünde kullanmıyor derken , basının yukarıda saydıklarımız ve paydaşlarını görmeye çalıştığımız için söylüyorduk. Böyle bir basın da, demokratik ve özgür ülkeler dedikleri, Almanya’da, İngiltere’de, ABD’de, Fransa’da ve diğerlerinde nasıl susturuluyorsa, bizim ülkemiz de de vatanın bütünlüğü, milletin birliği, dinin ayaklar altına alınmaması için susturulur ve susturulması da devlet, millet, bayrak, din ve ahlak adına farzdır zaten.

Selam ve dua ile....

Yazarın Diğer Yazıları