Mehmet Kaçar

Ben dünyada yaşıyorum diyenler, ahirette de yaşayabilecekler mi?

Mehmet Kaçar

Bizler bugün birey olarak belki dünyadaki düzenleri değiştirmeye gücümüzü yetiremiyoruz. Öyle ise bu dünya düzenlerinin bizleri değiştirmesine izin vermeyerek ahrette yaşayacağımız hayatı öğrenmiş oluruz. Yaşadığımız yer küresinin şu andaki ahvali için bedenen de ruhen de rahatsız bir durumda nefes alıp veriyoruz. Bizim bedenen ve ruhen rahatsızlığımız, ne kadar yaşadığımız bu dünyanın umurunda değilse de; dünyanın umurunda olmadığımız kadar bizimde dünya umurumuzda olmamalıdır.

Dünya için bizler ne isek; dünya da bizim için o şekilde olmalıdır.  Bizim bu dünyaya gönderilişimizin sorumluluğu yani dünyada belli bir süre yaşamamızın bizlere verdiği görev bizim bu dünyada eylem sahibi olmak mecburiyetinde olmalıyız. Böyle bir hayat tarzını benimsemezsek, o zaman ahret hayatını da kaybetmiş oluruz.

Müslümanların bu dünyadaki sessizliği ve eylemsizliği kul hakları denilen hakların kendi omuzlarına yükselmesini sağlamış olur. Hem de bu dünyada Allah(C.C)’ın mazlum adını verdiği insanların haklarını omuzlarımıza yüklenerek ahrete gideriz ki o zaman ahretimizi de kaybetmiş oluruz. İşte bu yüzdendir ki “bana ne” diyerek geçip gidemeyiz. İşte bu yüzdendir ki çağın putlarına ve o putlara tapan müritlerine eyvallah deyip geçemezsiniz. Herkes ve her mahlukat görevini bil hakkın yaparken, yerine getirirken,  insan bana ne deyip geçip gidemez.

İnsanlar bu günkü kölelik adına eğitim ve öğretilerden firar edip, aklın idrak ve özgürlüğüne sığınmak, var olan düzenlere zaten bir itiraz olur ki bu da bireyin ahiretini kazanmasına neden olur.

Dünyayı parsellemek için sistemler kuran efendiler için yani patronların, ırkçıların, din baronlarının, ruhbanların liderlerinin insanın yağacağı bu itirazına acımasızca davranmaları ve kendi sistemlerini korumaları için katliamlar yapmalarından doğal bir şey yoktur.

Ancak insanın insanlık onuru veya haysiyeti mücadelesinde ki mücadele ki bu mücadele peygamberlerin mücadelesidir. Zaman içerisinde evrimleşip güçlenmesiyle, zalimler, gangasterler, faizciler istemese de fıtri olan insan haysiyetine yakışan düzen tamamlanacak ve işte o zaman ahret düzeni de kurtarılmış olacaktır. Eğer insan Musa olmaya niyet edip o şekilde yelemler yaparsa, âlem Firavun olsa da ona bir tesiri dokunamaz.

Müslümanlar kendilerini ifade etmekte 21. yüzyılda sınıfta kalmıştır. Meşrep ve mezhep, aşiret, cemaat taassubunda uğraşanlar, kendi mücadelelerini “İslami mücadele” olarak insanlara anlatmaya çalışıyorlar.

Batılıların, Osmanlılardan sonra dünyaya dayattığı bazı ülkelerde kral ve bazılarında seçilmişlerin başa geldiği demokrasi bile insanları katliamlara tabi tutup en aşağıları yaşatırken, kendilerine dua edenleri de el altından yetiştirmeye devam ediyorlar. Bu duacılar, bazen parti, bazen tarikat, bazen koltuk sevdalısı bir diktatör, bazen para ve yoksulluk girdabında debelenip dururken, yurt, halk, Pazar edebiyatı, karmaşık ekonomi, serbest piyasa siyaseti ve ekonomisinden de geri durmuyorlar. Bu durumda ahreti kaybetmelerine neden oluyor.

Oysaki dünyaya yön verecek olan nizamın temsilcileri olmalıydılar ve peygamber yolunun yolcuları olarak yola revan olmalıydılar. Hak, hukuk, adaletin savunucuları, mevcudiyetin de, nizamlarında şiddetli itirazcıları olmalıydılar. Bu şekilde ortaya koyacakları eylemler ile ahret hayatını da kurtarabilirler.

Yazarın Diğer Yazıları