Mehmet Kaçar

Bedenen hür fikren köleler!

Mehmet Kaçar

Geçmiş yüzyıllarda kapitalizmin siyasi ayağı olan emperyalistler ve Siyonistler, insanları bedenen köle edip, fikirlerini de iğdiş ediyorlardı. İğdiş edilen bir fikir ise ne söyleyeceğini, nasıl hareket edeceğini, neye karar vereceğini, sağlıklı düşünebileceğini bir daha asla düşünemez. Ne görev verilirse aynen ona uyulacağını kabullenir ve verilen emirleri harfiyen yerine getirmeye çalışır. Kendi izanı, kendi düşünme yeteneği elinden alınmış fikirsiz bir ferttir artık. Geçmişte bedenen köle ettiklerini aynı zamanda fikir olarak da köle ediyorlardı. Bu köleler sadece özür dilerim, iğdiş edilmiş bir öküz görevi görüyorlardı.

Çağımızda ise bu şeklin yarısını değiştiren Siyonist emperyallar, bedenen özgür bıraktıkları insan neslini fikren köleleştirdiler ve sadece işine giden, işten dönenen, dönerken dahi sağa sola bakmayan, komşularına selam vermeyi çok gören, sadece ay sonunda alacağı aylığı ile ilgilenen ve aldığını eleştirmeyen, fikir üretmeden sadece çalışmaya odaklanan, sadece itaat etmeyi, emredersiniz efendim demeyi becerebilen bir insan türü ortaya çıkardılar. Bu sisteme karşı çıkanları da prangalayıp susturmaya çalışıyorlar. Bu sitem sadece insanlar üzerinde denenmiyor. Sitemi sorgulayan ve karşı duran devletleri de gerek darbe ve gerekse ekonomik olarak sıkıştırıp itaate zorluyorlar.

Namazınızı rahatlıkla kılmanıza izin veriyoruz ve kılabiliyorsunuz, camilerinizi rahat bir şekilde inşa edebiliyorsunuz,  inşa ettiğiniz camilerinize gidip gelmeniz için güven sağlıyoruz. Oralarda rahat rahat Kur’an’ınızı okuyorsunuz. Minarelerinizden açıktan ezan okuyabiliyorsunuz. Bir kez düşünün bakalım bundan daha güzel bir özgürlük olur mu? O halde bunun ötesini siz bilemezsiniz ve üzerinize vazife olmayan bir konu hakkında da konuşmayın, üzerinde düşünmeyin, bu konularda fikirlerinizi öldürünüz diyorlar. Bu şartlara uymayanları cezalandırarak terbiye ederiz diyorlar.  1980 darbe lideri ateşi bol olasıca Kenan Evren bu sistemi açıkça şöyle ifade ediyordu: “ İmam caminin çerisinde istediği gibi yaşam tarzını sürdürebilir amma bu yaşam tarzını caminin kapısından dışarı çıkarırsa, Ümmet  coğrafyasına baktığımız zaman yukarıda verdiğimiz notlardan çok farklı bir durum yoktur. Kabe’de imam olan şahsın krala karşı ileri sürebileceği bir fikri yoktur. Papağan gibi karalın dediklerini tekrar etmekten başka bir işi yoktur. Yani ümmet coğrafyasında da ümmet namazlarını kılıyorlar, hac ibadetlerini yerine getiriyorlar, umrelerini yapıyorlar, zekâtlarını veriyorlar, Kur’an’larını en güzel şekilde okuyorlar, oruçlarını tutuyorlar. Çünkü onlara da kral efendileri bu kadar özgürlük hakkı tanımıştır. İtaat ettikleri sürece de aylık gelir desteği de tanıyorlar.

Bizlerin eda etmiş olduğu bu namazın, okumuş olduğumuz bu Kur’an’ın, bu haccın, bu zekâtın, batlı tipi politikaya müdahele etmesine ise, emperyal Siyonistler hemen devreye girerek, müdahale edip Çünkü emperyal Siyonistler özgürlük deyince, kendilerine belirlemiş oldukları bir alan vardır. İşte bu alana müdahale edilmesine asla izin vermiyorlar. Bu alana müdahale etmek isteyenleri de en acımazsı bir şekilde çoluk çocuk demeden cezalandırıyorlar. Aslında bu sistemin Firavuni, Nemrudi sitemlerden çok bir farkı yok.

Emperyal Siyonizm, kendisi için belirlediği bu alana bizlerin müdahale etmemesi için bizlere de bizler için sınırları belli bir alan çizmişlerdir. Bu sınırlarda bedenen özgür fikren köle olunan bir sınırıdır, alanıdır.  Siz bizim belirlediğimiz bu saha içerisinde ve sınırlarını aşmadan namazı kılar, Kur’an’ınızı okur, orucunuzu tutarsınız. Sizin kıldığınız namaz, okuduğunuz Kur’an, tuttuğunuz oruç ve diğerleri asla ekonominize ve bizim ekonomimize müdahil olmayacak, mesela faize falan karışmayacak ve onu kaldırmaya yeltenmeyeceksiniz. Biz size ekonominizi nasıl yöneteceğinizi zaten söylüyoruz. İMF’den direktifleri alacaksınız. Para birimizin değerini ve ederini biz belirleyeceğiz. Bizim belirlediğimiz siyasete ve politikalara asla karşı gelmeyip, eleştirmeyip, onları değiştirmeye kalkmayacaksınız. Onları noktası virgülüne kadar uyulama safhasında tutacaksınız. Çünkü sizin aklınız ve fikriniz böyle şeylere asla ermez. Hukukunuza, aile hayatınıza, sosyal hayatınız, ilme, Yani siz özgürsünüz ama bizim çizdiğimiz ve planladığımız özgürlük sınırları içerisinde yani bedenen özgür fikren kölesiniz.

Bu ne demektir?

Namaz kıl, orucunu tut, camiye git, işine git gel, aylığını al ama dünyanın yönetimi ile ilgili, ekonominin yönetimi ile ilgili, siyasetin yönetimi ile ilgili, hukukun bizim koyduğumuz kuralları ile ilgili, senin namazın, Kur’an okuman, oruç tutman bu alanlara müdahale etmesini asla istemiyoruz.

Bu özgür olduğuna inandırılmış fakat aslında bu inancına rağmen kölelikten başka bir şey değildir. İşte Kur’an ve Sünnet bunu ret eder. Çünkü Kur’an ve Sünnet hayatın tamamını kuşatır, hayatın her anına hitap eder. Hayatın tamamını kuşatan ilke ve ınkılaplar içerir. Prensiplerdir, kurallardır.

 Kur’an ve Sünnet insanın hem bedenen hem de fikren hür ve özgür olmasını, köleliğin sadece Allah(cc)’a olan kölelik yani itaat olduğunu beyan eder. Asıl özgürlük işte bu daire içerisinde, fende, ilimde, siyasette, ekonomide, politikada, sanayide kalkınarak, fikren özgür, siyaseten özgür, vicdanen özgür, milli sınırlar içerisinde özgür bireyler olmayı Kur’an ve sünnet metotlarını uygulamayı rahatça yapan bireyler olmak için var gücümüzle çalışmalıyız. Kültür emperyalizmine ve onlara benzemeye asla çalışmamalıyız. Selametle!

Yazarın Diğer Yazıları