Mehmet Kaçar

BATIDA Kİ AYDINLANMA ÇAĞI  'AKLI İMANIN ÜSTÜNE ÇIKARMA İLE BAŞLAR

Mehmet Kaçar

Aklın rehberi vahiydir. Vahiy olmadan sadece akıl yürütmek insanı delalete ve inkara sürükler.

Batı’da aydınlanma çağı, Allah’ı ramak için ortaya çıktı ve Akıl yolu ile Allah’ı ararken son sınıra geldiklerinde ise, “Aklı  ilahlaştırıp” sapıklığa doğru hızla yol aldı. Bu çağa aydınlanma çağı adı verildi. Garbın aydınlanma çağı; başlıca üç kavram üzerine inşa edilmiştir. Bunlar a-Akıl , b-Birey(fert), c-Bilgi’dir.

Akıl, hayatın kurallarını, ilkelerini bulmaya yarayan başlıca araçtır. Birey, yaşamı boyunca akıl yolu ile hareket etmek, onu kullanmak durumundadır.

 Düşünürlere göre akıl imanın emrinde değil, kişinin kendi kontrolünde olmalıdır(Atabey, 2004:17) Fert, tolumun esas öğesidir.  Bu yönüyle aydınlanma, cemaat anlayışından birey anlayışına geçiş demektir. Yani cemaat anlayışını terk edip ferdin kendi aklına göre yaşam sürmesi demektir. Bu anlayış şeklide İslam’ın cemaat felsefesine aykırı bir yaşam tarzını ortaya çıkarmış olur. Bu anlayış çerçevesinde birey kendini diğer fertlerden ayıran ve aynı zamanda onlara yaklaştıran kişiliğini bilmek ve korumak mecburiyetindedir.

 Bireye verilen bu önem bireyselliğin ön plana alındığı yeni bir düşünce şeklini doğuracaktır ki buna bireyselcilik adı verilmiştir.(Atabey, 2004:17)

İngiliz aydınlanmacısının öncüsü kabul edilen John Locke; “Birey özgür olmalıdır, akıl hayatın kılavuzu yapılmalıdır; kültürün her alanında bilimde, dinde, devlet ve eğitimde gelenek ve otoritenin her çeşidinden kurtulmalıdır.  Locke; ilk olarak zihin işleyişini inceleyerek insan bilgisinin boyutlarını ve sınırlarını araştırmıştır.

Burada biraz da Eflatun’u taklit ederek insan zihnini boş bir levhaydı ve yaşamı boyunca edindiği deneyimler sırasında dış  dünyanın verileri bu levhanın üzerine yazılmaktadır. İnsanı biçimlendiren ise yaşadığı ortamıdır. İnsanı geliştirmenin yolu bu yaşadığı ortamı geliştirmekle işe başlamak gerekmektedir.  Bilgi teorisi ise felsefe biliminin ağırlık merkezidir.(Engineri, 2008:7-8)

Burada görüleceği gibi Locke, aklı bir basamak daha yukarı çekerek, İslam inancına ters bir aydınlanmayı önermektedir. Aklı dinden kurtarıp, kendi başına bağımsız bir ilah kabul etmektedir.

Locke aynı zamanda bilginin birey ve toplum için çok önemli bir değer olduğuna inanarak onun olabildiğince yaygınlaşmasından yanadır.

Aydınlanmacılar, şu beş temeli kendilerine prensip olarak almışlardır. Bunlar: 1-Bilim, 2-Doğa, 3-Rationalizm( Akılcılık), 4-Amprisme(Bilginin tek kaynağının deney olduğunu ve vahyin buna etkisinin sadece deney esnasında olduğunu ileri süren öğreti), 5-Deneycilik, mutluluk ve Faydacılık. Aydınlanmacılara göre(Emmanuel Kant); “Üst sınıflar tarafından insanların akıllarını kullanmaları engellenmiş, aydınlanmacılar ise insanların kendi kafalarını kullanmaları gerektiğini belirtmiş  ve bu doğrultuda düşünceler geliştirmeye çalışmıştır ki burada akıl ilah durumuna yükseltilmiştir.

Bilim ve doğa: 18. Yüz yılda batılı düşünürler  ve krallar, bilim ve doğaya merak sarmışlardır. Voltaire; matematiği incelemiş, Newton basitleştirerek anlatmaya çalışmıştır. Bu dönemde bilim adamları tüm bilim dalları ile uğraşmalı, bilim dalları arasında sınır olmamalı görüşü hakim görüş haline gelmiştir. Rationalizm (Akılcılık): Aydınlanmacılara göre; insan hayatında akıl hemen hemen her şey demektir. Antik çağdan beri insanı yükselten ve yücelten akıldı ve insanı diğer canlılardan üstün yapan ve ayıran akıldı. İnsanın insan olması kadar, tüm insanlığın ilerlemesi ve mutluluğa kavuşması için gerekli olan akıl, akılcı düşünce ve evrensel akıldı. (Bilim, 2007:1).

Burada görüldüğü üzere, akıl saf bir şekilde vahyin dışında ve vahiyden de üste ele alınmıştır. Aydınlanma felsefesinin temelinde tüm insanlığın ilerlemesi, mutluluğa kavuşması yoluna, ışık tutan evrensel akıl yaratmaktır(Atabey, 2004:19)

Amprisme(Emprizm) Deneycilik: Ampirizm, bilginin tek kaynağının deney olduğunu ileri süren bir öğretidir. Ampirstler de vahyi inkar ederek yada vahyin üstüne deneyi çıkararak delalete düşmüş bir felsefi akımdır. Bu öğreti  bilginin sadece duyumlardan geldiğini  ve deney dışında hiçbir yoldan bilgi edinilemeyeceğini savunur. Oysa gerçek bilginin kaynağı ilahi vahiydir.

Mutluluk: Aydınlanmacılar göre; insanın mutluluğu öbür dünyaya yönelik bir çaba değil, bu dünyadaki yaşamıyla ilgilidir. Oysa İslam Dinine göre bu dünya yaşamı bir imtihan yeridir ve gerçek mutluluk yurdu cennettir.

Faydacılık: Bireyin rahatına katkıda bulunan, onun haz duyma imkanını artıran şeyler, bireyin faydasına, çıkarına uygun gelen şeylerdir. (Atabey. 2004:19)

İslam’da bireyin çıkarı, menfaati, hazları Allah’a olan inancı ve O’nun çizdiği yolda bulduğu mutluluğudur.

Batılı filozoflar, akıl yolu ile Allah’ın varlığını ararlarken, son noktaya geldiklerinde delalete düşerek, kendileri için akılı ilahlaştırmışlar ve bu şekilde sapkınlığa düşerek gerçek aydınlanmanın çok çok uzağında kalmışlardır.

Batılı filozofların tersine İslam Mütefekkirleri, akıl vahiy ilintisini kurarak, gerçek aydınlanmanın Allah’ın insanlara göndermiş olduğu vahiylerini, akılla kabul ederek, o doğrultuda yaşayanların aydınlanmış olacaklarını kabul etmeleri ile batıdan ayrılmışlardır.

Selametle!...

Yazarın Diğer Yazıları