
Basiret ve basireti bağlanmak!
Mehmet Kaçar
“Basireti bağlanmak”: Gerçeği göremez, iyi düşünüp kavrayamaz bir duruma düşmek. Tabiri caizse, dumura uğramak, düşünce, akıl ve tefekkürü derin dondurucuya koyup bir daha çözülmemek üzere dondurmak. Basireti bağlanan bir kimse, gerçeği göremez olur. Hakkı bulamaz duruma düşer. Ona ne anlatılırsa anlatılsın, ne söylenirse söylensin, zerre kadar faydası olmaz. İyi ve verimli düşünme yeteneğini kaybedip, abuk-subuk şeyleri doğru bir bilgi diye sayıklar. Görür ama hakikati göremez olur, duyar ama doğruyu duyup anlayamaz olur. Karar vermesi, yorum yapması gereken bir durum karşısında karar verip, doğru yönde hareket edememek bir basiretsizliktir ve basireti bağlanan kişilerde görülür.
Basiret lügat anlamı ile; uzağı görmek, sezmek, öngörü sahibi olmak, anlayıp kavramak, yani sağ görü anlamına gelir. Basireti bağlanmak deyimini anlayabilmek için cümle içinde kullanılış biçimlerine bakmakta fayda vardır. Pek çok insan bu deyimi kullanır da nerede, nasıl kullandığını dahi bilmez. Basireti bağlanmış gibi hareket edince yarışmanın sonunu göremedi./ Adamın resmen basireti bağlanmış bir türlü konuşamadı./ Bir insanın basireti bağlanınca ne yapacağını bilemez. /Öylece kalakaldım, ne yapacağımı bilemiyorum, basiretim bağlandı âdeta. /Basiretim bağlandı, ona? Gitme kal diyemedim.
Basireti bağlanan bir kimse elinden gelebilecek olan şeyleri bile yapamayacak hale gelmiş bir kişidir. Basiret Arapçada “sağ görü” anlamına gelir. Basireti bağlanan bir kimse, doğru yolu göremez, alması gereken önlemleri zamanında almaya muktedir olamaz. İnsanların anlama öğrenme, zekaları ve düşünme yeteneklerine basiret denmektedir. Bunları yapamaz duruma gelmeleri, konuşamamaları, makul ve mantıklı olamamaları durumudur basireti bağlanmak. Bu durum genellikle kısa süreliğine görülen bir durumdur.
Basiret: idrak, zeka, ilim, tecrübe, kalp ile görme, doğru ölçülü bakış, uzağı görme, kavrayış, feraset. Başımızdaki göze basar, kalp gözüne de basiret adı verilir.(Rağıb el-İsfehânî, el-Müfredat, 49)
Rağıb el-İsfahani’nin yapmış olduğu tanıma göre basiret; kalp gözüyle görüş, işin iç yüzüne nüfuz etmek, bir şeyin içini-dışını, önünü-sonunu, aslını ve hakikatini bilmektir. Bu nedenle basireti kalp, kalp uyanıklığı; basiretsizliği ise gafil, basireti bağlamak gaflette bulunmak demektir. Basiret, ilahi bir nur ve halkın batıldan ayırt edilmesine yarayan bir bilgidir. Kalplerinde bu özellik bulunmayan kimseler hakkında Allahu Teâlâ; “Onların kalpleri vardır, ama onunla gerçekleri anlayamazlar!” (A’raf: 7/179) buyurmuştur. Basiret kavramı Kur’an’ı kerim’de tekil olarak iki yerde zikredilmiştir.
Ey Muhammed! De ki benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar basiretle insanları Allah’a çağırırız.” (Yusuf: 12/108). Bu ayeti kerimede basiret açık bir delil, kesin bilgi ve hikmet manasına kullanılmıştır. Özürlerini sayıp dökse de insanoğlu kendi kendine şahittir.” (Kıyamet: 75/14) ayetinde de şahit manasına kullanılmıştır.
Görme, yani Arapça şekli ile basar, hem insanlarda hem de hayvanlarda olduğu gibi basiret duygusu sadece insana verilmiştir. Etraftaki eşyayı, uzaktaki bir cismi iyi ve mükemmel bir şekilde rahatça gören gözler olduğu gibi bunu çok az görenlerde vardır. Aynı şekilde idrak eden fevkâle de basiret olduğu gibi, bu eşyanın gerçeklerini görmeyen kalp gözleri de vardır.
İnsanın kötülük ve ahlâksızlıklara dalması onun basiretini bağlar. Fakat Allah’aa itaat, Salih bir amel, mükemmel ve gerçek bir tevhidi akide, mümine üstün bir basiret verir. Hz. Peygamber(s.a.v)’in “Müminin ferasetinden korun, zirâ o Allah’ın nuru ile bakar.”(Tirmizî, tefsir Suretu’l Hicr, 6) buyurması müminde ki basiret ve kavrama kabiliyetinin üstünlüğünü gösterir.
Basiret sahibi bir mümin başkalarından önce kendi kusur ve eksikliklerini görür. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: -“Allah(c.c.) bir kulun hakkında iyilik murad ederse, ona kendi kusurlarını görme kabiliyetini verir.”(Müslim, Kader, 45). “Ey basiret sahipleri ibret alınız” (Haşr, 59/2) ayeti insanın ilerisi için daha tedbirli davranıp, Allah’ın emirlerine ters düşmekten sakınmasını sağlamak maksadıyla yapılan bir hatırlatmadır. İşte bu nokta müminin basiretini gösteren mihenk taşıdır.
İman bir basirettir. Basireti açık olanlar, Allah’ın dinine ve hükümlerine talip olurlar. Basireti kapalı olanlar da Allah(c.c.)’ın nizam ve hükümlerine sırt çevirip, inkara yönelirler. Selametle!