Mehmet Kaçar

ARAKAN NERESİ? SORUN NE?

Mehmet Kaçar

Arakan, Kuzeyden Çin, Güneyden Hint Okyanusu,Batıdan Hindistan ve Bangladeş, Doğudan Laos ve Tayland ile çevrili olan eski Burma ve yeni adı ile Myanmar’ın yedi eyaletinden biridir.

53 milyonluk Myanmar’ın Müslüman nüfusu yüzde 10 civarında ve Müslümanların yüzde 41’i Bangledeş sınırındaki Arakan’da yaşam sürüyorlar.

Arakan sorununun temelinde ise Myanmar devletinin Müslümanları vatandaş olarak görmemesi ve vatandaş kimliği vermemesi yatıyor. Yani anlaşılacağı üzere Arakan’lılar Myanmar Devleti vatandaşı değiller.

Myanmar yönetimi, atalarının İngiliz işgalinden(1825) önce Myanmar’a gelmiş olmaları şartını koşuyorlar. Bu nedenden dolayı da Müslümanlara vatandaşlık verilmiyor.

İşte bu nedenledir ki, bu bölge Müslümanlar açısından çok ciddi sorunlar taşıyan bir bölge. Bölge sorunlu olunca da ilk etapta Müslümanlar, büyük bir baskı altında kalıp, katliam ve soykırımla karşı karşıyalar.

Myanmar’ın Budist yönetimi sürekli sudan sebepler ileri sürerek Müslümanlara karşı soykırıma kadar ulaşan barbarlık uygulamaktadır. Baskıları ve katliamları artırarak Arakan’lıları ülkeden kovmak, gitmeyenleri de çeşitli işkence yöntemleri ile öldürmektedirler.

Myanmar’da kurulmuş ve dünyadan izole edilerek kapıları kapatılmış 42 adet toplama kampı vardır. Bu kamplarda çeşitli işkence usulleri ile Müslümanların ölmesi beklenmektedir. Dünya bu toplama kampına yine göz yumup sessiz kalarak seyretme yoluna gitmiştir.

Son katliamlarda Myanmar’ın Budist ordusunun silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle, sivil Müslüman halkı da katlettiği saklanamayan bir gerçek oldu.

Peki, dünya bu katliam ve soykırıma neden sessiz kalmayı tercih ediyor?

Çünkü!...

Ölen, öldürülen, diri diri yakılan, doğulu ve özellikle de Müslüman ise, BM’yi elinde oyuncak gibi kullanan “hakim emperyalist güç(batı) mantığı” hiç bir şey ifade etmiyor ve harekete dahi geçmeyi düşünmüyor bile...

İngiltere’nin çağrısı üzerine göstermelik bir şekilde toplanıp dağılan bir BM var karşımızda.

Oysa Myanmar’da insanlık adına utanılacak, hicap edilecek bir soykırım ve dram yaşanmaktadır.

Myanmar için dünyada en duyarlı ülke Türkiye olurken, en hassas davranan da Türkiye Cumhuriyeti sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan olmuştur ve dünyanın gözü önünde ön plana oturmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri, dünya da ilk defa devlet düzeyinde Arakan’a Türkiye yardım konvoyları göndermeye başlamışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sürdürmeye çalıştığı Myanmar politikası ile dünya ulusları üzerinde bir duyarlılık oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Türkiye Bangledeş’e açık çek vererek ve Dış İşleri Bakanını göndererek, Arakan’lı mültecilere sınır kapılarının açılmasını sağladı. Bangledeş’e mülteciler için gerekli olan yardımı kat kat yapmayı da taahhüt altına aldı.

Bangladeş sınırına ulaşabilen Arakan’lı Müslüman kardeşlerimizin, Bangladeş tarafından topraklarına kabul edinilmesi halinde, mülteciler için yapılacak olan tüm giderlerinin karşılanacağını bizzat bakan göndererek açık bir şekilde dünyaya da duyurarak göstermiştir. KİKA hemen devreye girerek yardımların hızla ulaşmasını sağlamışlardır.

Birileri bu yakınlaşma ve sahiplenme tarzından da oldukça rahatsız olmaya başlamışlardır. Varsın onlar rahatsız olsunlar, bu rahatsızlığın bizim açımızdan hiç bir önemi yoktur.

Evet, Türkiye’nin Arakan’a ortak sınırı yok. Ama Arakan’da bizim gönül coğrafyamızda ki sınır komşumuzdur, ümmet kardeşimizdir.

Tam bundan bir asır öncesindeyken Türkiye sıkıntılarla boğuşurken Arakanlı(eski adıyla Burmalı) kardeş Müslümanlar 35 bin altın göndererek Türkiye’li kardeşlerine , yürek dilini ve yardım elini uzatıvermişlerdi.

Şimdi de kardeşlik sırası tabi ki bizde.

Dinimiz ve inancımız da bunun böyle olduğunu bizlere emrediyor.

Türk siyaseti bu gün, bu bilinci taşıyan liderlere sahip bir siyasi yapıdadır. Devletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanımız, tüm demeçlerinde “Myanmar için ne gerekiyorsa yapılacak”tır diyerek, o Müslümanlara da yardım el, uzatılmasının zaruretini deklare etmekten de geri durmamıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan: “Agustos ve Eylül 2017 tarihlerinde Arakan’la ilgili olarak, uzun bir süreçte dünyanın yarısına tekabül edecek olan Devlet başkanlarını arayarak, konuyu gündeme getirmiştir. Bütün bu görüşmeleriyle birlikte, BM’yi toplantıya zorlamıştır.

19 Eylül 2017 tarihinde, BM toplanmış ama ne yazık ki, her defasında olduğu gibi sonuç hüsranla bitmiştir.

Arakan katliamlarını her platforumda dünyaya anlatan tek ülke Türkiye olmuştur. Dünya gözlerini kapasa da, kulaklarını tıkasa da, dillerini lal etseler de velhasıl kimse konuşmasa da biz yani Türkiye Cumhuriyeti her birimiyle konuşmaya devam edecektir.

“Arakan’ın bizimle ne ilgisi var?” gibi serzenişlere de, “Bizim Myanmar’da şehitliğimizin olduğunun dahi farkında değiller. Arakan coğrafi olarak bize çok uzaklardadır. Ama tıpkı bölgede ki pek çok yer gibi gönül dünyamızın sınırları içerisin de yerini almıştır.

İslam Medeniyeti, bu bölgede de yok edilmek isteniyor. Asya’nın Hristiyan’laştırılması projelerinin belki de en önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu coğrafyada İslam adı silinmek isteniyor.

İnşaallah, bu kanlı oyun Arakan’da bozulacaktır. Bir asır önce 35/40 bin altını bizlere gönderen Arakan’lı kardeşlerimize, tüm dünyanın yaptığı gibi sırtımızı asla dönemeyiz.

Dünya medyası da, Arakan’da yaşanan katliamın bil fiil ortağıdır. Biz ise bu konunun bizzat takipçisi olarak, Türk Milleti olarak tarihten gelen vefamızı Arakan’lı kardeşlerimize göstermeye devam edeceğiz.

Selametle!...

 

Yazarın Diğer Yazıları