
Anlamdaşlık, Duygudaşlık!
Mehmet Kaçar
Fetö, sadece soruları çalarak, binlerce insanın hayatını ve rızkını çalmadı,
Fetö, sadece yetişmiş beyinleri çalıp, ülkemizi ilimden irfandan ve teknolojiden etmedi,
Fetö, sadece himmet adı altında sadakalarımızı çalmadı, ümmetin sadaka verme yardım etme duygularını da çaldı.
Fetö, sadece devletin sırlarını çalmadı, milletimizin mahremiyet ve sır saklama duygularını da çaldı,
Fetö, sadece ümmetin imanını bozmakla kalmadı, bozulan imanın tamiratını yıllarca olamaması için zamandan da çaldı,
Fetö, sadece Müslümanların ahlakını çalmakla kalmadı, tüm Müslümanların hıristiyan ve yahudiler gibi ahlaksız bir nesil yetiştirmek, hırsız bir nesil ve kul hakkı yiyen bir gençlik yetiştirmenin hatta iman ve ahlakı kuralların hırsızlığını öğretti.
Fetö, 1965’ ler den bu yana geleceğimizle, neslimiz le, gençliğimizle, devletimizle ve milletin asıl sorunlarını düşünüp çözüme kavuşturması için harcanacak ve dünya çapında bir devlet olmak için harcayabileceğimiz en güzel enerjilerimizi çaldı.
15 Temmuz 2016 dan bu güne devlet kadrolarının, normal işleyen bürokrasisi ve milletin tümünün zihni düşüncelerini meşgul ederek, gelecek için yapılacakların tartışılacağı üretim sürecini de meşgul ederek yıllarımızı çalmaya devam etmektedir. Bu gün tün kurumlarda her gün Fetoş fahişe fikirleri, devlet mahkemeleri, polisleri, jandarması,okulları ve devletin her karış toprağında konuşulup zamanın çalınmasına devam edilmektedir.
79 milyon Türkiyeliyi meşgul ederek, asıl odaklanmamız gereken problemler ve çalışmalar için yapılacak planlar, projeler yerine bütün vaktimizi çalmaya da devam ediyor.
Fetö, hakkımızı, hukukumuzu çalarak kul haklarını yiyerek, insanları birbirine düşürerek, kardeşliğimizin, kalkınmamızın, maneviyatımızın, yardım duygularımızın önüne de kesti.
Ben bu pavlus fikirlileri anlamıyorum, tanıyamıyorum diyenler var.
Bende bu düşünde olanlara diyorum ki, bu zaten olması gereken durumlardı. “Anlayamamak “. Eğer biz bu pavlus fikirli havarilerle anlaşabilmiş olsaydık, onlarla bizim aramızda, 50-60 senedir oluşmayan ve mayamızın tutmadığı duygudaşlık, ya da anlamdaşlık oluşurdu aramızda.
Oysa aklın yolu birdir,
Mantığın ve önermelerin sonuçları da birdir.
Matematikte 2 artı 2, 2 çarpı iki de 4 eder.
Eğer, “duygudaşlık veya anlamdaşlık” oluşturabilseydik aramızda,
Ya, onların yaptıklarını onların yapmasına engel olurduk ve onlar bunu yapmazdı, ya da mazaallah biz onların yaptıkları yanlış yoluna girmiş olurduk. Allah bizleri büyük bir yanılgıdan korumuş.
Demek oluyor ki, bazen anlayamamak, duygudaş olamamak, anlamdaşlık kuramamak insana güzel sonuçlar kazandırabiliyormuş.
Cemaat yani fetöşizim sizce neden yoldan çıkıp, yan yollara girdi dersiniz.
Ya da, fetöşizim neden milyonlarca kişiyi dairesi içine çektiğini bana sorabilirsiniz!..
Çünkü, fetöşizim bir “sosyal güvenlik kurumu” gibi çalışma yapısı kurmuştur.
Tabilerinin yani havarilerinin çoluğunu-çocuğunu yurtlarda barındırır, okullara yerleştirir, soru çalar, üniversitelere ve askeri okullara yerleştirir.
Öğrenciler, girdikleri sınavlar da en yüksek notları alırlar.
İş bulamayanlara, asgari ücretten, yurtlarında ve kurslarında ya da kendilerine ait matbuat ve sanayide iş buluyorlardı.
Tabilerine, usulsüz yollardan makam ve mevki sahibi yapıyorlardı. Hak edenler bunlardan değilse harcama yöntemleri ve iftiralarla harcanıyorlar ve havarilerin önünü açıyorlardı.
Polis, emniyet mensubu olmalarına yine usulsüz yönlerden yardım ediyorlardı.
Yargılanmalar da, mensuplarına hakimleri tarafından ceza verdirmeme ye gayret gösteriyorlardı.
Hastahaneler de en basit bir iş olan sıra beklemeyi bile ortadan kaldıran bir sistemleri vardı.
İhaleler de, fetöşizim mensuplarını gözetirler ve ihaleyi onun almasının önündeki engelleri bir bir kaldırırlardı.
Bankaları aracılığı ile ev alacaklara uygun krediler verirler. Faizsiz deyip vade farkını faizin de üzerinde alırlardı.
Faiz, haram diyerek bankalarının hesaplarını İsrail bankalarında gecelik faizlere yatırırlardı.
İşte, bu nedenlerdendir ki; “Cemaate giderken, bankalarına gidip kredileri löp löp yerlerken, ders hanelerine gidip çalınmış sorularla üniversiteye girerken, yine işsiz kalmayayım diye ders hanelerin de çalışırken, çalınmış sorularla birincilikleri alırlarken ve diğer başka nedenlerden dolayı, bilemezdik, biz kandırıldık, mağduruz, hata ettik diyenler, inanın bana göre yalancının en önde gidenleridir. Bunların yaptıklarını çok iyi bilenlerdiler. hatta mağduruz ve hakkımızı yiyorlar diye bağıranlar yine onlardı . O zaman onlar için isyanlardalardılar şimdi de kandırıldık diyerek yalan söylemeye devam etmektedirler.