Mehmet Kaçar

AKIL VE GÖNÜL(GENÇLİK NEREYE?)

Mehmet Kaçar

    Şöyle bir konuşulup, tartışılanlara bakacak olursak, neler neler görür, okur ve duyarız. Mesela Teizm; Allah’da var peygamber de var. Deizm;Allah var, Peygamber yok. Agnostisisizm; Allah olabilir de olmayabilir de, Peygamberi tartışmaya gerek gerek bile yok. Ateizm; Tanrı yoktur dolayısıyla peygambere de gerek yok. Nihilizm; Tanrı öldü. Tanrı olsa ne olur, olmasa ne olur. Hiç bir şeyin anlamı yok, her şey koskoca bir hiç!..

    Şimdi bakalım bakalım. Türkiye’de ki din üzerine yapılan tartışmalar, gençliğin en azından bir kısmının zihninde ki soruları düşünerek hangi kısmının zihninde ki soruları düşünürsek gençliğimiz adına soracağımız soru şu olabilir herhalde. Şu anda hangi aşamadayız dersiniz? Tabi bura da aşama derken aşmamız ve ilerlememiz gereken şeyleri kast ediyorum tabi ki. Ben çok endişe duyuyorum, kaygılarım artıyor. Gençliğimizin sürüklendiği yeri düşününce insanın vicdanı da, aklı da, yüreği de sızlıyor. İsterseniz yukarıda ki şablona bir plan dairesin de bakalım.

    Mezhepler dinin önünde engel, alimler dinin önde bir set, ashap dinin önünde bir bent, Hadisler Kur’an’ın önüne geçirilmiş. Sadece Kur’an yeter, başka şeye ne gerek var?

   Bura da acaba hangi aşamadayız dersiniz? Acaba sadece Kur’an yeter diyenler gençliğin nihilizme götürüldüğünü görünce ne diyecekler, ne cevap verecekler? Sakın “Üstadım, yok canım sende konuyu  nereden nereye getirdin işi? olamaz böyle bir şey ya hu!” falan demeye gerek yok. Ümidim odur ki bu gençlik bin yıllık mayasına tuzakları aşıp geri dönecektir.

    Allah’ın(c.c) insana ihsan ettiği en büyük iki nimeti vardır. Bunlar da Akıl ve gönül gözleridir.

   Aklı melekeyi(aklı selim) geliştirmek, aklı selim sahibi olmak, ya da aklı kullanmak ve engin bir gönül ve vicdan sahibi olmak Kur’an’ın en önde gelen emirleri arasındadır. Akılsız insan mükellef bile değildir. Aklı olmayan hayvan eksik kabul edilip kurban hayvanları arasında yerini alamıyor.

   Aklı selim sahibi olabilmek için de insanın okuması, araştırması, sorması, fen bilimleri ve deneye dalması, fikir üretmesi ve bu fikirlerini de paylaşması gerekiyor.

    Bunları yapabilmesi için de akıllı olacak, şuur sahibi olacak, özgür bir iradeye, başkalarına kiraya verilmeyen bir zihne sahip olacak.

    Özgür bir akla ve iradeye sahip olamayan, aklını bir başkasına kiraya veren insan ya da akıllarını fikirlerini başkalarına teslim edip ruhen köle durumuna düşen bir insan gönül gözünü de körleştirir, vicdanını da öldürür. Bu tür insanlar aklın varlığından, gönül gözünden, vicdanından da yoksun kalacaktır.

    Akıl ve düşünce melekesini geliştiren geliştirmek istemeyenleri Kur’an azarlar ve şöyle der:

“-Aklınızı neden çalıştırmıyorsunuz?”,” Aklınızı neden kullanmıyorsunuz?”(Bakara:76)

    Akıl üzerine pek çok ayet meali vardır ve bunları vermek mümkündür.

   Bunları bilmiyorum, okumadım, anlamadım diye bir mazeret ortaya da koymayız. Bilmiyorsa da bir bilene sormak mecburiyetindeyiz.(Nahl:43).

   Böylece fertte feraset gelişmiş olur. Ferasetle bakanlar yanılma oranlarında çok az yanılırlar. Yani ileri görüşlü mütefekkir insanlardır. Kuran bize bu konuyu şöyle haber verir:

    “-Doğrusu gerçekleri iyi kavramanız için size Rabbiniz tarafından kalp gözleri verilmiştir. Artık gerçeğin karşısın da kör olursa zararı kendinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim?”(Enam:104).

   Bura da aklını kullanıp Kur’anın ve peygamberin getirdiği “İlla”ya yani doğruya gelmeyenlerin zararının sorumluluğu sadece kendilerinde olduğunu da ve onları zorla doğruya götüremeyeceğimizi de beyan ile öğreniyoruz.

   Kalp gözleri aynı olanlar çok iyi geçinirler ve çok mesut ve mutlu yaşarlar. Bu nimetten mahrum olan eşler mesut ve mutlu yaşarlar. Bu nimetten mahrum olan eşler ve insanlar asla mutlu olamazlar.

   Mutsuz ailelerden oluşan toplumda da huzur ve güven olmaz. Günümüz kapitalist toplumların da evlilikler hep gösteriş, fiziki güzellik  ve zenginlik üzerine kurulmaktadır. Bu tür evlilikler bu iki temel değerden yoksun olduğu için, bir süre sonra kavgalar, darplar, kırmalar, vurmalar hatta öldürmeler yaşanmaktadır.

   Bunun için uydurmasyon din eğitimi yerine, feraset ve gönül gözünü/ gözünü zenginleştiren eğitim sistemine geçmek gerekir.

   Herkesi iyi bir fikir dostu, bir de gönül dostu olmalıdır.

    Müslümanların kurtuluşu, İslam aleminin adam olması bu tür bir eğitime bağlıdır.

   Bu gün bizi sarıp sarmalayan ve daire içine alan, hatta sadece evlere hapis eden görüş ve akımlar batının şirke dayalı ve Hristiyan temelli emperyalist/kapital değerlerinin temel kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır.

   Pozitivist bir felsefenin ortaya çıkardığı bir gençlik hareketidir.

   Nihilizm veya Batinilik korkusuyla, İslami konuları tartışmaktan vaz geçme yerine, İslamı iyi tahlil etmiş, İslam adına söz söyleyebilecek, tüm yetişmiş elemanların mahallelerde, köyler de, kentler de, medya da tüm vasıtalar kullanılarak yeniden Anadolu medeniyeti anlatılmalıdır.

   Bunu başardığımız sürece batının modernizminin getirdiği batıldan kurtulmamız mümkün değildir.

    Çünkü bizlerin aklı 1900 lü yılların ilk çeyreğinde batıya kiraya verildi ve biz aklımızı onların aklına göre kullanmaya başladık. Zihinlerimiz batı değerleriyle dolduruldu. Yüreklerimiz ve vicdanımızda ise kapitalizm despot izleri yer buldu. Vicdansızlaştık.

   Bundan dolayıdır ki, ne ailemiz, ne toplumumuz, ne de diğer kardeş bildiğimiz ülkelerle bir ve beraber olamıyoruz, el ele, gönül gönüle olamıyoruz., ezğilermiz, türkülerimiz, dualarımız, yaslarımız, ağıtlarımız aynı noktada buluşamıyor, aynı yürek yanğısını duyamıyoruz.

    Ya sayeye sarılacağız ya da köle olmaya devam edeceğiz. Çünkü aklımız kiraya verildi bizim adımıza vesselam....

     Selam ve Dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları