Mehmet Kaçar

ABD Marschal yardımları ile bizleri hasta etmiştir!

Mehmet Kaçar

ABD, 1960 yıllarda bazı ülkelerin sözde kalkınması için marschal yardımı yaptı. Marschal yardımı yapmış olduğu ülkelere baktığımız zaman, bu ülkeler sanayileşememiş, enflasyondan kurtulamamış olan ülkeler arasında yer alıyor. İtalya, İspanya, Türkiye, Pakistan gibi ülkeler. Bu yazımızda 1960’lı yıllarda Türkiye’ye ABD’den gönderilen süt tozu ve yağ üzerinde durmak istiyorum. 1965- 70 yılları arasında bu süt tozundan ve yağdan bizlerde nasibimizi aldık. Köyde süt pişirmek için bir bayan tutulmuştu. Saat 9’oo kadar süt kazanlar da kaynatılır ve sınıflara dağıtılarak içmemiz sağlanırdı. Sütü içmemiz için öğretmen sınıfta öğrencilerin başında bekler ve herkesin süt içmesini sağlardı. Oysa o tarihlerde köyde herkesin ya keçisi ya da ineği vardı ve bu süt tozuna ihtiyaç yoktu. Köyde herkes yağını sütten çıkarıyor ve tereyağı kullanılıyordu.

Burada bir takip cimin gönderdiği bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Ankara’da bir ilk okul’da öğrenciyim.Yıl 1955-60’lar. O yıllarda öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurdumuza gelen ve sulandırılmış süt tozlarını içmek için sıraya sokulurlar. Ya da sınıfta öğretmen nezaretinde içerlerdi.

O günlerde yaşanmış bir anımı burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğretmenimiz öğrencilere süt tozu paketleri dağıttı; Bu süt tozları ABD’den sözde yardım olarak gelmiş! Bizim evde 100’e yakın keçi, 30’un üzerinde de inek vardı.

Süt ve yoğurdu o tarihlerde satma imkanımız yoktu. Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı. Ama ben o cicili bicili, albenisi olan süt tozu paketlerinin ambalajına kanmıştım. Bu süt tozu paketlerini aldım ve eve getirdim. Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; ‘ o elinde ki nedir?’ diye sordu.

Açıkladım... Bu paketlerde süt tozu var. Amerika bizim içmemiz için göndermiş dedim.

Dedem:’Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.’ dedi. Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Ben biraz duraklayıp, süt tozunu götürmek istemedim.’

Dedem durumu fark etti ve şöyle dedi: ‘ Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar. Bizi zehirlemek için gönderiyorlar!’ dedi. Ben okulda okudum derslerden edindiğim bilgilere güvenerek dedeme karşı geldim. Kafamdan şöyle düşünüyordum. Okula gitmemiş olan dedemin söylediklerini onun cehaletine yoruyordum. Ona itirazlar ettim. Beni ikna edemeyince de olayı deney yoluyla bana anlatmaya karar verdi. Çünkü beni inandırmak istiyordu. Evimizin önünde güçlü bir köpeğimiz vardı. Dedem bana dönerek; ’Git, o getirdiğin süt tozunu süte çevir geri getir.’ dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi. Dedemle beraber götürdük ve önüne süt tozundan yaptığım sütü koyduk.

Köpeğimiz bu süte ağzını koydu, şöyle bir yaladı ve geri çekildi, bıraktı yemedi. ‘Sanki beni zehirlemek mi istiyorsunuz?! der gibi hırsla bize baktı. Sanki saldıracak gibiydi. Süt kabını hemen önünden aldık. Dedem o kabı suyla güzelce bir temizledi. Sonra bana döndü ve şimdi ‘git evden bizim kendi sütümüzden getir.’ dedi. Evimizdeki normal sütümüzden yarım kilo kadar sütü aldım getirip o kaba koydum. Aynı kap da ki kendi sütümüzü köpeğin önüne sürdük. Ağzını süte koydu. Bir defa nefes aldı. İki içimde sütü bitirdi. dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok iyi tanıyıp biliyordu.

Ve bu dağıtılan süt tozu ve yağlardan sonra Türkiye’de ilk “Çocuk felci vakaları görülmeye başladı ve felç salgını Türkiye’yi sardı.” Sonra ne mi oldu?

O tarihlerde biz aşı üretimi falan bilmiyorduk ve Amerika bize milyon dolarlık çocuk felci aşıları satmaya başladı. Ne kadar manidar değil mi? Bizi bomba ve silahlarla öldürenlerin, aşı ve yiyeceklerini masum gördüğümüz sürece daha çok aldanacağız. Önce bizi hasta edip, peşinden de ilaç ve aşılarını satmaya devam edecekler!.”

Bunların üstüne söz söylemeye ne hacet! Doları da, ilacı da, silahı da, hep sömürü çarkının ve kendi menfaatinin planı içindir.

Selametle!...

Yazarın Diğer Yazıları