Mehmet Bina

Zilhıcce Ayı Ve Hac

Mehmet Bina

• Hac ayları, hicrî takvimdeki Şevvâl ve Zilka’de aylarının tamamı ile Zilhicce ayının ilk 10 günüdür. 
• Bu zamanlara hac ayları denmesi, hac menâsikinin bu aylardan herhangi birinde bitirilebilmesi açısından değil, haccın şartı olan ihrama Şevvâl’den itibaren girilebilmesi bakımındandır. Bu süre içerisinde ihrama girerek, haccın iki temel rüknünden biri olan ve sadece Zilhicce’nin dokuzuncu günü öğle vakti ile onuncu günü fecr-i sâdık arasında yapılabilen Arafat vakfesini yapan kimsenin haccı geçerli olur. 
Haccın diğer rüknü olan ziyaret tavafı ise kurban bayramı günlerinde eda edilmekle birlikte, bugünlerde yapılamaz ise, cezasını yerine getirmek kaydıyla, daha sonra da yapılabilir ve bu tehir, o seneki haccın geçersiz sayılmasına sebep olmaz.
(Din İşleri Yüksek Kurulu)
• Zilhicce ayı, Hicri takvime göre yılın 12. ve sonuncu ayıdır. 
• Câhiliye devrinde Araplar haram ayların ilki olan zilkade ile zilhicce ayında ticarî açıdan büyük önem taşır ve sınrasında hac ziyareti başlardı.
• Zilhicce İslâm’dan sonra da hac ibadetinin yerine getirildiği ay olmuştur. 
Bu ayın sekiz-on üçüncü günleri arasında ifa edilen hac menâsikinin mahiyeti, mekânı, vakti gibi hususlar dikkate alınarak adı geçen günler farklı şekillerde adlandırılmıştır. 
Hac menâsikinin ifasına başlandığı zilhiccenin sekizinci günü “terviye”, dokuzuncu günü “arefe” ismiyle anılır. 
Kurban bayramı zilhiccenin onuncu günü başlar ve dört gün devam eder.
• Kurban Bayramı’nın bulunduğu ay olan Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin için Hz. Muhammed (s.a.v.); “Allah katında şu on günde işlenecek salih amelden daha sevimli bir amel yoktur.” buyurmuştur.
• Zilhicce ayı bu yıl 19 Haziran Pazartesi başlayacaktır. 
2023 yılında Hac, 26 Haziran pazartesi 2023  günü başlayacak ve 1 Temmuz  2023 Cumartesi gün batımına kadar devam edecektir.
• Müfessirlerin çoğunluğu, Fecr sûresinin 2. âyetinde üzerine yemin edilen on gecenin zilhicce ayının ilk on gecesi olduğu görüşündedir.
• İbn Abbas’ın, “Bilinen günlerde Allah’ın ismini zikretsinler” âyetinde geçen (el-Hac 22/28) “bilinen günler” ifadesini de zilhiccenin ilk on günü veya teşrik günleri diye yorumladığı nakledilir.
• Peygamberimiz (sav) de, "Allah katında zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha değerlisi yoktur; bugünlerde tesbihi çok yapın; tahmîdi, tehlîli ve tekbiri çok söyleyin” buyurmuştur.
• Yine Zilhicce ayının faziletine dair Peygamberimiz (sav), “Ayların efendisi ramazan, saygıya en lâyık olanı da zilhiccedir” buyurmuştur.
• Ebüd Derda (ra): "Bu ayda oruca devam edin. Tövbe, dua ve sadakayı gözetmeden yapın. Zira ben Allah resulünün ''Zihicce ayının faziletinden mahrum olanların vay haline.'' sözlerini işittim."
• Hz. Aişe (r.anha): "Allah Resulü şöyle buyurdu; 
''Her kim bu ayı ibadetle geçirirse, bir senelik hac ve umre yapanların sevabıyla aynı sevabı alırlar.'"
• Şüphesiz bu ayın en faziletli ibadeti hac dır.
Kâbe-i Muazzama, bütün müslümanların kıblesi, âdeta İslâm âleminin nabzının attığı mübârek ve mukaddes bir yerdir. İlâhî nazarların kâinattaki en bereketli tecellîgâhı Kâbe olduğu gibi, insandaki nazargâh-ı ilâhî de kalptir.
Bu bakımdan insan vücudundaki kalp, kâinattaki Kâbe mevkiinde görülmüştür. Dolayısıyla Allâhʼın şiarlarından olan Kâbe-i Muazzama nasıl ki hürmet ve tâzîme lâyık ise, nazargâh-ı ilâhî olan kalplere de son derece ihtimam göstermek îcâb eder.
• İbn-i Ömer (ra)’ın Kâbe-i Muazzama’ya hitâben söylediği şu sözler çok mânidardır:
“(Ey Kâ­be!) Sen ne büyüksün! Senin şânın ne yücedir! Fakat gerçek bir müʼminin Allah katındaki şerefi senden de üstündür.” (Tirmizî, Birr, 85)
• Mevlânâ Hazretleriʼnin;
“Hacca gidenler, orada Kâbeʼnin Sahibiʼni arasınlar. Oʼnu bulduktan sonra Kâbeʼyi her yerde bulabilirler.” buyurduğu gibi, Hak katında Kâ­be’den efdal olan kalpler de, her an Kâbeʼnin Rabbʼiyle beraber olan, selîm ve zikreden kalplerdir.
• Yine Mevlâna Hz.leri, şu nasihatte bulunmuştur:
“Şunu iyi bil ki sen, Allâh’ın nazargâhı olan bir gönlü incitip kırarsan, Kâbe’ye yaya olarak da gitsen, kazandığın sevap, gönül kırmanın günahını telâfî edemez.”
*
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri bir gün Bağdat sokaklarında talebeleriyle yürürken yol kenarında oturmakta olan, üstü başı perişan bir sarhoş onu durdurur ve;
“‒Ey Abdülkâdir! Allah Kâdir midir, değil midir?” diye sorar.
Hazret-i Şeyh de mütebessim bir çehre ile:
“‒Evet, Kâdirʼdir.” der.
Sarhoş ikinci kez:
“‒Ey Abdülkâdir! Allah Kâdir midir, değil midir?” diye sorar.
Hazret-i Şeyh yine gülümser ve:
“‒Evet, Kâdirʼdir.” der.
Adam üçüncü kez sorar:
“‒Ey Abdülkâdir! Allah Kâdir midir, değil midir?”
Hazret-i Şeyh ise bu sefer gözyaşlarıyla secdeye kapanır ve;
“‒Kâdirʼdir, Kâdirʼdir, Kâdirʼdir!” der.
Sonra talebelerine o sarhoşu götürüp yıkamalarını ve ona ikramda bulunmalarını emreder.
Bu sırlı konuşmaya şahit olan talebeler, Şeyh Hazretleriʼne sarhoşun ne sorduğunu ve onun verdiği cevapların mânâsını sorarlar. Hazret-i Şeyh de şöyle îzah eder:
“‒Birincide bana; «Allah beni affetmeye Kâdir midir, değil midir?» dedi. Ben de «Kâdirʼdir.» dedim.
İkincide; «Allah beni senin yerine koymaya Kâdir midir?» dedi, ben de «Evet, Kâdirʼdir.» dedim.
Üçüncüde ise; «Allah seni benim yerime koymaya Kâdir midir?» dedi, ben de korkumdan ağladım ve «Kâdirʼdir, Kâdirʼdir, Kâdirʼdir!» dedim.
Ve secdeye kapanıp Allâhʼa, hidâyet nîmetini benden almasın ve âfiyetini üzerimde dâim kılsın, diye duâ ettim.”
• Hac, dünya Müslümanlarının kaynaşmasını, birbirlerini ve değişik kültürleri tanımalarını sağlar. İslâmî bilinçlenmeye, imanın aksiyona geçirilmesine, manevî kirlerden arınmaya, gönlü bütün safiyeti ile Yaratan'a açmaya vesile olur. “Hacılar ve umre yapanlar Allah'ın (evinini) ziyaretçileridir.
• Hacca giden Müslümsnların dikkat etmesi gereken bir husus şudur ki, Kâbe ile insan kalbi arasında dikkat çekici bir ilgi vardır. Bu sebeple tavafta kişinin kalbi Kâbe tarafında yer alır. Bunda aynı zamanda tavafın ne kadar kalpten ve gönülden yapılması gerektiğine de bir işaret vardır.
• Peygamberimiz )sav) "Kim Allah’a Teala için haccederse, kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa, anasından doğduğu gibi günahlardan temizlenmiş olarak döner.” 
•“Cabir (r.a)’dan rivayetle yine Peygamberimiz (sav) “Hacc-ı mebrur icin cennetten başka mükafat yoktur.” 
Bunun üzerine: 
–“Onun mebrur olması ne (ile) dir?” diye soruldu:
Resûl-i Ekrem (s.a.v.): 
– “Yemek yedirmekle, hoş kelam (konuşmakladır.) iledir” buyurdu.
• Başka bir hadis-i Şerifte ise: ''Umre, (bir diğer) umreye kadar aralarındakine (günahlara) kefarettir. Mebrur hac ise, " Onun mükâfatı ancak cennettir." buyruluyor. 
(İmam Nevevi 'mebrur' kelimesini hiçbir şekilde günahın bulaşmadığı hac anlamında açıklar.)
• Hac, nefsi temizleyip arı, duru hale getirir ve nefsi ihlasla donatır. Böylece insana yeni bir hayatın kapılarını açar, insanın maneviyatını yükseltir, umutlarını güçlendirir, ilahi rahmet ve affa dair duyduğu güveni sağlamlaştırır.
• Rabbim cümlemize mebrur bir hac yapmayı nasip etsin...

Yazarın Diğer Yazıları