Zamanımızın Değerini Biliyor muyuz?
Mehmet Bina
İnsanoğlu elindeki nimetlerin çoğu zaman devamlı ve ebedi olduğunu zannedip büyük bir yanlışa düşerek elindekinin kıymetini bilemez.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Peygamberimiz (sav)
“Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil:
İhtiyarlığından önce gençliğini,
Hastalanmadan önce sıhhatini,
Fakirliğinden önce zenginliğini,
Meşgul zamanlarından ve önce boş vakitlerini ve
Ölümünden önce hayatını!” (Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25) buyurmaktadır.
Behlül Dânâ Hazretlerinin:
“–Yer altında en çok ne vardır?” sorusuna, yine kendisi cevap vererek:
“–Mevtâların «eyvah, vah-vah ve keşke»leri vardır!” buyurması da bu hakîkati dile getirmektedir.
İş işten geçmeden önce, bir şeyler yapmak lâzımdır.
Yine peygamberimiz {sav},
“İnsanların çoğu iki nimetin kıymetini takdirde yanılmışlardır: Sıhhat ve boş vakit”
“Yarıncılar helâk olmuştur.” buyurmaktadır.
Şuurlu bir müslüman, yaşadığı ânın kıymetini bilerek, onunla en güzel şekilde âhiretine hazırlık yapmalıdır. Böyle yapılmadığı takdirde zaman boşa harcanmış olur. Zamanın boşa harcanması ise, en büyük pişmanlık sebeplerindendir.
*Rebî bin Haysem Hazretleri, bahçesine bir mezar kazmıştı. Kalbinin katılaştığını hissettiği zamanlarda bu kabre girer, bir müddet orada kalırdı. Gün gelip dünyaya vedâ edeceğini ve mezarda bir istiğfar ve sadakaya muhtaç vaziyette kalacağını tefekkür eder, âhiretteki hesâbını düşünerek bir muhâsebe iklîmine girerdi. Daha sonra:
“Nihâyet onlardan birine ölüm gelip çattığında: «Rabbim! Beni geri gönder; tâ ki boşa geçirdiğim dünyada sâlih ameller işleyeyim.» der…” (el-Mü’minûn, 99-100) âyetlerini okurdu.
Mezardan çıkınca da kendi kendine:
“–Ey Rebî! Bak, bugün geri çevrildin. Bu talebinin kabul edilmeyeceği, dünyaya geri gönderilmeyeceğin bir vakit de gelecektir.
Şimdiden tedbirini al ve sâlih amellerini, Allah yolundaki gayretlerini ve âhiret hazırlıklarını ziyâdeleştir.” derdi.
Peygamberimiz {sav}, bir gün:
“−Ölüp de pişmanlık duymayacak hiçbir kimse yoktur.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:
“–Onun pişmanlığı nedir yâ Rasûlâllah?” diye sordular.
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Güzel bir müslüman ise, bu hâlini daha fazla artırmamış olduğuna; kötü bir kişi ise, o kötülükten vazgeçmediğine pişman olacaktır.” buyurdular. (Tirmizî, Zühd, 59)
* Büyük sahabi Abdullah bin Mesud (r.a) şöyle demiştir: “Üzerine güneşin battığı, ömrümün eksildiği, ancak amelimin artmadığı bir güne duyduğum pişmanlık kadar, başka bir şeye pişmanlık duymadım.”
* Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalayınca şiddetle azarlamış. Talebesi, “İyi ama ben çok az bir parasına oynuyordum.” diye itiraz edecek olunca, Eflatun cevap vermiş: “Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
* Vakti en güzel şekilde değerlendiren ashâb-ı kirâm için hayâtın en zevkli ve mânâlı anları, insanlara tevhîd mesajını ilettikleri zamanlar idi. İdâm edilmek üzere olan bir sahâbî kendisine üç dakîka zaman tanıyan bedbahta teşekkür etmiş ve:
“–Demek ki sana hakkı tebliğ edebilmek için üç dakîkalık vaktim var. Umulur ki hidâyet bulursun.” demiştir.
Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem-:
Peygamberimiz {sav},“Cennet halkı, başka bir şeye değil, sadece, dünyâda Allâh’ı zikretmeksizin geçirdikleri anlara, hasret ve nedâmet duyacaklardır buyurmaktadır.
*İmâm Gazâlî Hazretleri’nin vakit isrâfına karşı şu îkazı çok ibretlidir:
“Oğul! Farzet ki bugün öldün. Hayâtında geçirdiğin gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Âh, keşke diyeceksin. Lâkin heyhât!”
Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri de şöyle buyurur:
“Dünyânın bir günü, âhiretin bin yılından hayırlıdır. Zîrâ kazanç ve kayıp keyfiyetleri bu dünyâya âittir. Âhirette artık kazanmak veya kaybetmek yoktur.”
* Yazımızı Şâir Necib Fâzıl’ın veciz ifadesiyle bitirelim:
O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner;
Azrâil’e “hoş geldin” diyebilmekte hüner!..