Yiyip - İçtikten Sonra Allah'a (Cc) Şükrediyor muyuz?
Mehmet Bina
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamdeden kuldan hoşnut olur.”
(Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk, Tirmizî, Et’ime 18)
Bir şey yediği ya da bir şey içtiği zaman Allah’a hamdetmek, kulun o nimeti kendisine verene teşekkür etmesi demektir. Bir başka ifade ile böylesi bir teşekkür, kulluk görevleri cümlesindendir. Tabiatıyla şükür, nimetin devamını ve artmasını sağlar. O halde yokluk yoksulluk çekmemek için nimetin her çeşidini şükürle karşılamak gerekmektedir. Nankörlük hayır getirmez ve eldeki nimetin elden çıkmasına sebep olur.
- İmam Gazalî (ra) İhyau Ulûmi’d-Dîn’de güzel bir kıssa anlatır:
Adamın biri olgun bir zâta yoksulluğundan şikâyet eder. Anlayışlı kişi fakirliğinden yakınana; “On bin gümüş paran olsa, fakat gözün kör olsa yahut elin ayağın olmasa veya çok servetin olsa da aklın olmasa razı olur musun?” diye sorar. Şikâyet eden yoksul, hayır, diye cevap verince hikmet ehli zât der ki: “Öyleyse bu kadar nimeti veren Allah’tan utanmadan nasıl şikâyet ediyorsun?”
Hamd etmek kulluk borcu olduğu halde, Allah Teâlâ’nın hamdeden kuldan razı olması, büyük bir lutuf ve ihsândır. O’nun sonsuz rahmetinin bir tecellisidir.
“Allah’ın rızası” her türlü nimetin ve ikrâmın üstündedir. O, razı olduğu kulunu elbette azâba ve sıkıntıya sokmaz. O’nun rızâsını kazanmak kurtulmak demektir. Bu en büyük mazhariyettir.
Hadisimizdeki büyük müjde şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Zira Yüce Rabbimiz, verdiği nimetlerden istifade eden kullarının kendisine hamd ve şükürde bulunmasından razı olmaktadır. O’nun rızâsını kazanmak bir anlamda bu kadar kolaydır. Bu da mü’minler için ümitli olmak için yeterlidir.
Yemek-içmek gibi günlük ve tabiî işlerden sonra Allah’a bu nimetleri verdiği için hamdetmek, O’nun hoşnutluğunu kazanmaya vesile olan bir hayır ve iyiliktir. Yüce Rabbimiz’in müslümanlara lutuf ve ihsanının sınırsızlığı bundan da anlaşılmaktadır. Verdiği nimete teşekkür edilmesini başlı başına bir iyilik olarak kabul buyurmaktadır. Bu O’nun bize olan rahmetinin tam bir göstergesi değil midir? O halde artık gafletin anlamı yoktur. Bir şey yiyip içtikten sonra “elhamdülillah” diyerek hem şükrünü yerine getirmeli hem de Rabbimiz’in rızâ kapısını çalmalıyız.
Sahâbî Ümeyye İbni Mahşî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah (sav)in yanında birisi yemek yiyordu. Adam son lokmaya kadar besmele çekmedi. Son lokmayı ağzına götürürken “bismillâhi evvelehû ve âhirehû” (baştan sona bismillâh) dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem güldü ve şöyle buyurdu:
''Şeytan onunla birlikte yemek yiyordu. Adam besmele çekince, şeytan yediklerini kustu.''
- Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah (sav) ashâbından altı kişiyle birlikte yemek yiyordu. Bu sırada bir bedevî geldi ve yemeği iki lokmada bitiriverdi. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Şayet o besmele çekseydi, yemek hepinize yeterdi. ”
- Resûl-i Ekrem Efendimiz’in yemekten sonra, en çok yaptığı dualardan biri de şudur:
“Elhamdü lillâhillezî etamenâ ve sekânâ ve cealenâ müslimîn”
(Bizi yediren, içiren ve bizi Müslüman eden Allah’a hamd olsun.)
İmam Gazâlî bu konuda şöyle demiştir: "Yemek yemenin adabından biri de, başlarken bismillah, bitirince de el-hamdü lillah demektir. Hattâ her lokmada bismillah derse bu güzel (bir duygu ve davranış) olur. Tâ ki birtakım şer ve kötülükler onu Allah'ı anmaktan meşgul etmesin. Birinci lokmayı alırkan bismillah, ikinci lokmayı alırken bismillahirrahmân, üçüncü lokmayı alırken bismillahirrahmânirrahîm demesi ve bunu aşikâr olarak teleffuz etmesi uygun olur. Böylece sofrada bulunanlara da bismillah demeyi hatırlatmış olur.
- Peygamberimiz (sav) buyurdu ki:
“Kul bir yemek yediğinde veya bir meşrubat içtiğinde Allah’a hamd ederse, Allah ondan razı olur.” (bk. Müslim, Zikir 89, h. no: 2734)
Bu hadis-i şerif, yemek yedikten veya su içtikten sonra Allah'a hamdetmenin müstehap olduğuna delildir.
Buna göre, yedikten veya içtikten sonra “Elhamdülillah” demek sünnettir.
- Bunca rahmet ve kolaylık karşısında gâfil ve tenbel davranmanın mazereti olamaz.
- Hz. Âdem (a.s.) yaratıldığında cennette ilk sözü “elhamdülillah” idi. “Bize vaadinde sâdık olan Allah’a hamd olsun.” (Zümer 74) ayet-i kerimesinde belirtildiği üzere ahirette cennet ehlinin ilk sözü de “elhamdülillah” olacak. “Dualarının sonu, hamd olsun Âlemlerin Rabbi olan Allah’a.” (Yunus 10) ayetine göre de, cennetlikler karşılaşıp konuştuktuktan sonra sözlerinin sonu da hamd ve şükür. Ahirete iman edenler dünyada şükredenlerden olurlarsa, ahirette de böyle şükür ve hamd edenlerden olurlar. İnşallah.
Hadis-i Şeriften şu mesajları çıkarabiliriz.
1. Allah Teâlâ verdiği nimetlere karşı hamd ve şükredilmesinden hoşnut olur.
2. Hamd başlı başına bir iyilik ve hayırdır.
3. “Elhamdülillah” demek suretiyle, hamd sünneti yerine getirilmiş olur.
4. Yemek ve içmek sonrası hamdetmek, nimete ve Rabbimize şükür mahiyetindedir.
5. Allah’ın rızâsını kazanmanın çok çeşitli yolları vardır.
6. Yenilen içilen nimetlere hamdetmek de bu yollardan biridir.
7. Allah Teâlâ kullarına hadsiz hesapsız karşılık verir. Bu sebeple O’nun rahmetini kazanmaya bakmak gerekir