Mehmet Bina

Yer altında en fazla olan şey keşkeler, eyvahlar...

Mehmet Bina

İslam dininin amacı insanları yaratılış amacı olan imana yönlendirmesi ve gerçek hayat olan, ebedî olarak kalacağımız ahiret hayatına yönelik Salih ameller yapmamızı saglamaktır. 

Rabbimiz Kur'an'ı Kerimde, şoyle buyurur.

 “Dünya hayatını ve onun fani güzelliklerini arzulayanlar bir istediklerini dünyada veririz. Ancak ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur.” (Hud, 11/15-16)

Cennetteki mükâfatlar, dünyadaki sâlih amellerin, zikir, ibâdet ve tâatlerin meyvesi olduğu gibi; cehennemdeki ateş ve diğer azap vasıtaları da insanın dünyada işlediği kötülüklerin karşılığıdır. 

Bu hususta Hazret-i Mevlânâ şöyle buyurur:

“Elinde bir mazlum yaralandı, zulüm gördü ise; o zulüm, cehennemde bir ağaç olur, ondan zakkum meyvesi husûle gelir.

Sen hiddete kapılıp, gönüller kırdı, gönüllere ateş düşürdü isen; o ateş, cehennem ateşinin mayası olur.

Senin öfke ateşin bu dünyada gönülleri yakardı. Ondan doğan cehennem ateşi de; orada seni yakar, yandırır."

Ateş, insanoğlunun en çok korktuğu şeylerin başında gelir. 

Behlül Dana Hz.leri, dönemin evliyasındandı, herkes kendisini deli sanırdı. Ama her cümleleri, konuşmaları birer dersti.

Behlül Dana hazretleri genel olarak, Harun Rediş’in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. 

* Bir gün Behlül Dana hazretleri, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid ’in huzuruna

– Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun?

– Cehennemden geliyorum ey hükümdar.

– Ne işin vardı cehennemde?

– Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.

– Peki, getirdin mi bari?

– Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar “Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir” dediler." 

Burada Dünyadaki amelimize göre ahirette muamele edileceğini bize Behlül Dane Hz.leri bir misal ile ankatıyor.

-   Rabbimiz Kur'an'ı Kerim'de "Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakınınız.” buyuruyor. (Bakara, 2/24) 

*Behlül Dânâ Hz.leri, bir başka gün Harun Reşid’e sordu:

“–Ey halîfe, sana üç suâlim var:

Yer üstünde en fazla olan,

Yeraltında en fazla olan,

Gökyüzünde en fazla olan nedir?”

Harun Reşid de suâli gayet basit bularak şu cevabı verdi.

“–Yeryüzünde en çok olan canlılardır. Yeraltında en çok olan mevtâlardır. Gökyüzünde en çok olan da kanatlılardır; kelebeklerdir, kuşlardır, vb.”

Behlül Dânâ ise mânidar bir şekilde bakarak şu mukabelede bulundu:

“–Hayır ey halîfe, sen işin zâhirî tarafını söyledin. Hakikatini söylemedin. Gerçek şu ki:

Yeryüzünde en çok mevcut olan şey; tamahlardır, hırslardır, ihtiraslardır, kıskançlıklardır ve bitmek-tükenmek bilmeyen nefsânî arzulardır.

Yeraltında en çok mevcut olan şey de; eyvah, vah vah, ile keşke lerdir.

Gökyüzünde en çok mevcut olan ise Arş-ı âlâya yükselen sâlih amellerdir.”

*İnsan, ömür tarlasına bu dünyada ne ekti ise, ahirette onu biçecektir. Dolayısıyla ebedî saâdet de felâket de bu dünyada atılan adımların neticeleridir. 

Âhirette Sırâtʼı geçebilecek olanlar, bu dünyada îman, ihlâs, takvâ ve sâlih amelleriyle hayatını devam ettiren müʼminlerdir.

Anlıyoruz ki, insanoğlu Cenneti de Cehennemi de dünyada kazanıyor. Ateşini söndürecekse dünyada söndürüyor, götürecekse ateşini dünyadan götürüyor

Dünya ahiretin tarlasıdır. İyilik eken iyilik, kötülük eken de kötülük biçer.

Yazarın Diğer Yazıları