
Yaşlılara saygı ve kimsesizlere yardımcı olmak
Mehmet Bina
1877 Osmanlı-Rus savaşı sonrası, İstanbul’a göçmenlerin gelmesi, evsiz, barksız, Yaşlı, hasta ve kimsesiz nüfusun artması sonrası II. Abdülhamid Han’ın isteğiyle Dar-ül aceze (Bakım yurdu, düşkünler, yaşlılar evi) kurulmuştur.
Sultan Abdülhamid Han, Darülaceze’nin kuruluş masraflarını karşılamak üzere 7 bin altın lira kıymetindeki eşyasını hediye etmiş, 10 bin altın lira da nakit olarak bağışlamıştır.
Ayrıca yardım kampanyası düzenlenmiş, geniş bir katılım sağlanmış ve toplanan yardımlarla 50 bin altın lira toplanmıştır.
6 Ekim 1892’de 21 koyun kesilerek Darülaceze’nin temeli atılmış ve 19 Ağustos 1895 tarihinde binaların inşaatı tamamlanarak anahtarları Sultan Abdülhamid Han’a teslim edilmiş ve Darülaceze’nin resmi açılışı 31 Ocak 1896’dır.
Kurulduğu günden bu yana 29.000'i çocuk olmak üzere toplam 72.000 kişiye Şefkat Yuvası olan Darülaceze; din, dil, ırk, sınıf ve cinsiyet farkı gözetmeksizin bakıma muhtaç, yaşlı, engelli insanlara, sokağa terk edilmiş kimsesiz yavrulara hizmet vermektedir. (2019 verilerine göre).
*İmam-ı A’zam Hz.leri, İmam-ı Ebu Yusuf’a, "İlim sahiplerine hürmet et! Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster." buyurdu. Özellikle Müslüman ihtiyarlara saygı göstermek gerekir. Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese iyilik etmelidir!
Peygamberimiz (sav) de Hadis-i Şerif de "Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır." [Buhari]
"Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir." [Buhari]
"Şu üç şey, Allahü teâlâya tazimdendir:
1- Müslüman olarak yaşlanan kimseye ikram,
2- Kur’an-ı kerimi ezberleyene ikram,
3- İlim sahibine ikram". [Ramuz]
"Müslüman olarak ihtiyarlayan kimseye ikram eden, Nuh aleyhisselama ikram etmiş gibi sevab alır. Nuh aleyhisselama ikram eden de, Allahü teâlâya ikram etmiş olur."[Hatib]
Peygamber efendimizin, "Allahü teâlâ, yemin ederek, “Müslüman olarak ihtiyarlayana azap etmekten hayâ ederim” buyurdu, dedikten sonra ağladığı görüldü. Sebebi sorulunca, "Allahü teâlâ, kendisinden hayâ ettiği hâlde, Ondan hayâ etmeyene ağlıyorum" buyurdu (Beyheki)
Yaşlı bir adam, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)`i görmeye gelmişti. Anlattıklarını dinleyecek, belki ona sorular soracak, onun arkasında namaz kılmanın huzurunu yaşayacaktı. Etrafı kalabalıktı Sevgili Peygamberimiz’in. Güzel yüzüne, tatlı sözüne hayran olanlar çevresini sarmıştı. Yaşlı adam kendisine yer bulmakta zorlanmış, oturanlar ise ona yer açmakta ağır davranmıştı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) durumu fark etti. Bir büyüğün ayakta kalmasına, incinmesine razı olmadı ve kalabalığa şöyle seslendi: “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir!” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 15.)
“Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.”(Tirmizî, Birr, 75). Buyurdu.
Canab-ı Allah (cc), onlara nasıl dua yapacağımızı bize ayetinde bildiriyor. "Ey Rabbimiz! Onlar nasıl bizi küçükken merhamet ve şefkatle yetiştirdilerse, şimdi de Sen onlara merhamet et; onları koru ve esirge yâ Rabbi! (İsra 17/24).
Mevlâna hazretleri bir gün, meclisinde bir gencin, bir ihtiyarın üst tarafında oturduğunu gördü. O gence bir şey söylemeden; "Hazret-i Ali'nin sabah namazına giderken önünde yürümekte olan hıristiyan bir ihtiyarı, yaşına hürmeten önüne geçmediğini, bu sebeple namaza geç kalınca, birinci rek'atın rükû'unda Cebrail aleyhisselâmın Resûlullahın sırtına lütuf ile elini koyup durdurduğunu ve Hazret-i Ali'nin yetiştiğini anlatıp" buyurdu ki:
- Hıristiyan ihtiyara hürmet edilince, müslüman ihtiyara daha çok hürmet edilir. Hele ömrünü Islama hizmetle geçirmiş ihtiyarlara saygı, hürmet gösteren gençlerin, Allahü teâlâ katında ne kadar yüksek mertebe kazanacağını düşünmelidir!
Bu nasihati dinleyen genç, mükemmel bir ders alıp, bir daha büyüklerin üst tarafında oturmamıştır. Peygamber Efendimiz de (s.a.s.), bu hususta şöyle buyurmuştur: "Düşkünleri görüp gözetiniz; zira siz, ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız." (Riyâzu's-Sâlihîn, 1, 314)
"Beli bükülmüş ihtiyarlar, süt emen bebekler ve otlayan hayvanlar olmasa idi, başınıza büyük azap gelecek ve sel gibi belalar akacaktı." (Keşfü'l-Hafâ, 2, 212)
*
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), yaşlılara saygı ve hürmet göstermeyi Allah'a duyulan saygının bir gereği olarak görmüş ve şöyle buyurmuştur: "Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslümana saygı gösterip ikram etmek, Allahü Teâlâya saygıdandır." (Ebu Davud, Edeb, 23)
Bizde Peygamberimizin ve Ecdadımızın yolundan gidererek, yaşlılara, yetimlere, kimsesizlere, evsiz olanlara yardımcı olmalıyız ve kış gününde dışarıda olan kuşlara yem vererek onları da unutmamalıyız.