Mehmet Bina

Tövbe ederek kendimizi, Ramazan ayına hazırlamalıyız

Mehmet Bina

Hepimiz bir imtihan dünyasındayız. Yarın Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna hesap vermeye gideceğiz. Önümüzde ya cennet ya da cehennem olacak. Tekrar dünyaya dönmeye bir imkân da bulunmayacak. Cenâb-ı Allah Kuran-ı Kerim de şöyle  buyuruyor:

“Hayır! Bilâkis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.” (Mutaffifîn, 14)

Resûlullah buyurdular:

"Mü’min, bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta meydana gelir. Eğer o günâhı hemen terk edip tevbe ve istiğfâr ederse kalbi cilâlanır, eski parlaklığına kavuşur. Böyle yapmaz da günah işlemeye devâm ederse, siyah noktalar gittikçe çoğalır ve netîcede kalbini büsbütün kaplar…” (Tirmizî, Tefsîr, 83; İbn-i Mâce, Zühd, 29; Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 297)

Bayezid-i Bistami Hazretleri uyarıyor:

Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın sana verdiği bir uzuvla yapma?

-Allah’ın verdiğinden başka uzuv mu var ki?

Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın gördüğü bir yerde yapma.

-Allah’ın görmediği yer mi var ki?

Bir günah işleyeceğin zaman onu Allah’ın yarattığı bir yerde yapma.

-Allah’ın yarattığından başka yer mi var ki?

O zaman neden işlersin o günahı? Neden Allah’ın senin için çizdiği kırmızı çizgileri geçer, Allah’ın hudutlarını çiğnersin?

Yaman sorular değil mi?

İşte içinde, kalbinde “Allah’a muhlis kul olma” işini halletmiş olan “Yusuf misali” insanlar, elini kullanırken “Bu eli bana Allah verdi, onu Allah’ın hoşnut olmadığı bir işte kullanamam” der, dilini kullanırken hakeza… Günaha davet edildiğinde “Allah beni görüyor” der, “Allah’ın yaratıp benim hizmetime sunduğu bir yerde, benim O’nun hukukunu çiğnemem insanlık erdemine sığmaz” der. Günahlarımız için bol tövbe ve göz yaşı gerekir.

Hazret-i Mevlânâ ne güzel dile getirir:

“Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle duâ ve tevbe et! Zîrâ çiçekler, güneşli ve nemli yerlerde açar!”

Günah olan işlerden sakınmak kıymetlidir. Zira nefse, günahlardan kaçmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha çok faziletlidir. Peygamber efendimiz (sav);

(Bir zerrecik yani çok az bir günâhtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından dahâ iyidir) buyurmuşlardır.

Abdullah bin Ömer Hazretleri;

“Kambur oluncaya kadar namâz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, harâmdan kaçınmadıkça, kabûl edilmez, faydası olmaz” buyurmuştur.

-Sehl bin Abdullah-i Tüsterî Hazretleri buyuruyor ki:

“Hakîkî îmâna kavuşmak için, dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeble yapmak, helâl yemek, görünen ve görünmeyen bütün harâmlardan sakınmak ve bu üçüne, ölünceye kadar devâm etmeye sabretmek.” Bir yandan günah işleyip, bir yandan da, “Estağfirullah” demek, istiğfar değildir. Asıl istiğfar; Allahü teâlânın emirlerine uymak, yasak ettiği şeylerden sakınmak, günahları terk etmektir. O halde günah hastalığının ilacı nedir.? Bayezid-i Bistami hazretleri bir gün akıl hastanesinin önünden geçerken birinin tokmakla bir şeyler dövdüğünü görüp sordu:

- Ne yapıyorsun?

- Delilere ilaç yapıyorum.

- Benim hastalığıma da bir ilaç tavsiye eder misin?

- Nedir hastalığın?

- Günah işlemek.

- Ben günah hastalığından anlamam... Ben delilere ilaç hazırlıyorum.

Tam bu sırada konuşulanları duyan bir deli, Bayezid-i Bistami hazretlerine seslendi:

- Senin hastalığının çaresini ben söyleyeyim. Tevbe kökü ile istigfar yaprağını karıştır... Kalb havanında tevhid tokmağı ile döv, insaf eleğinden geçir, göz yaşıyla yoğur, aşk fırınında pişir... Akşam-sabah bol miktarda ye... O zaman göreceksin senin hastalığından eser kalmaz.

Bistami Hazretleri, (Hey gidi dünya hey! Demek, seni de deli diye buraya getirmişler) diyerek oradan ayrıldı.  Günahlardan dolayı tövbe etmek farzdır. Tövbe, kulluğun Hz. Âdem’le başlayan bir göstergesidir. Günahkâr kimse vakit geçirmeden tövbeye yönelmelidir.  Peygamberimiz (s.av.)) de, “Günahlarından samimi olarak tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.” (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmuştur.  Bir rivayete göre, çok günah işlemiş olan bazı müşrikler, Müslüman oldukları takdirde günahlarının affedilip edilmeyeceğini, Peygamberimiz (sav)'e, sormuşlar ve bunun üzerine ayet inmiştir. Bu ayet, bütün insanları tövbeye ve İslâm’a yöneltmekte, Müslüman oldukları takdirde Allah’ın, onların bütün günahlarını affedeceğini bildirmekte, günahkârlara umut kapılarını ardına kadar açmaktadır.

Kullar ne kadar günah işlemiş olurlarsa olsunlar, umutsuzluğa kapılmadan Allah’a yönelip tövbe ederlerse Allah onları affeder.  Mübarek üç ayların içindeyiz, bu günler de tövbelerimizi çok yapıp, Ramazan ayına kendimizi hazırlamalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları