
Sohbet meclislerinde bulunmanın önemi
Mehmet Bina
Rahmet, mağfiret ve Cehennemden kurtuluş olan, Mübarek Ramazan ayının son on gününe girdiğimiz şu günlerde, mümkünse itikâfa girip, mümkün olmazda evlerimizde, sohbet meclislerinde, mânevî sohbetlere çok ehemmiyet vermek gerekir.
Zira sohbetler, sâlih mü’minlerle muhabbet içinde hemhâl olma meclisleridir.
Bu yönüyle sohbetler ve ilim meclisleri, Cenâb-ı Hakk’ın; “Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” (et-Tevbe, 119) emrine uygun düşmektedir.
-Peygamberimiz (sav) efendimiz salih kişilerin içinde ve sohbetlerinde bulunmanın önemini şöyle bildirmiştir.
“İyi arkadaşla kötü arkadaşın misâli, misk taşıyanla, (demirci dükkânında) körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi, ya sana kokusundan ikram eder veya sen ondan satın alırsın.
Körük çekene gelince; o, ya senin elbiseni yakar, yahut da onun kötü kokusu sana sirâyet eder.” (Buhârî, Buyû’, 38)
-Şeyh Sâdî Hz.leri de şöyle der:
“Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmîr, sâdıklarla beraber olup onlara sadâkat gösterdiği için büyük bir şeref kazandı, nâmı Kur’ân-ı Kerîm’e geçti.
Nûh ve Lût -aleyhisselâm-’ın hanımları ise, fâsıklarla beraber oldukları için Cehennemʼe dûçâr oldular.”
-Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri de bir gün, içinde böyle bir huzursuzluk hisseder. Bir türlü kendisini o hâlden kurtaramaz. Meclisinde bulunanlara:
“–Hele bir bakın, aramızda yabancı biri var mı?” der.
Araştırırlar, kimseyi bulamazlar. Fakat Hazret ısrar eder:
“–Hele iyi araştırın. Asâların olduğu yere de bakın.” der. Tekrar araştırırlar ve gâfil birinin asâsını bulurlar. O asâyı dışarı çıkardıklarında; Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri’nin gönül huzûru da yerine gelir.
-İlim ve Kur’ân meclislerinin fazîletini anlatan şu hâdise ne kadar mânidar ve ibretlidir
-Ebû Vâkıd el-Leysî {ra}anlatıyor:
Birgün mescitte Peygamber Efendimiz’in huzûrunda bulunuyorduk. O esnâda kapıda üç kişi göründü.
-Biri içeri girmeden gitti.
-Diğer ikisi ise içeri girip Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına kadar geldiler.
- İçlerinden birisi, halkada gördüğü bir boşluğa oturdu.
-Diğeri ise, yer kalmadığı için ve kimseyi de rahatsız etmemek düşüncesiyle halkanın hemen arkasına oturuverdi.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sohbetinin bir yerinde şöyle buyurdular:
“Size şu üç kişinin hâlini anlatayım mı?
-Halkaya oturan, Allah Teâlâ’ya sığındı, Allah da onu himâyesine aldı.
- İkincisine gelince, o kimse Allah’tan hayâ etti, edebe sarıldı; Allah Teâlâ da o kulundan hayâ etti, onu azâbından emin kıldı.
-İçeri girmeyen diğerine gelince, o, bu meclisten yüz çevirdi. Allah da ondan yüz çevirdi.” (Buhârî, İlim, 8)
-Cenâb-ı Hak bu dünyada sâlih ve sevdiği kullarıyla beraber olup onların ahlâklarıyla ahlâklanabilmeyi, âhirette de o sâlihler zümresine dâhil olabilmeyi, cümlemize nasip eylesin. Âmîn!..