Mehmet Bina

Sıla-I Rahim (Akraba Ziyareti Rızkı Artırır)

Mehmet Bina

Bir Ramazan bayramına daha yaklaşıyoruz, ancak bayrama ulaşmadan önce yapacağımız bir çok görevler vardır, bunların başında sıla-ı Rahim (akraba ziyareti) gelir ki, bayramda da bu akrabalarımızla gönül bağımızı, kardeşliğimizi, kuvvetlendirelim devam ettirelim.  

Akrabalarımız bize ailemizden biri gibi en yakın kişilerdir. Aramızda kan ve gönül bağı vardır. Akrabalarımızı ziyaret ettiğimizde, arayıp hal hatır sorduğumuzda, aramızdaki, kardeşlik, sevgi ve saygı kuvvetlenir. Böylece onlarla yakınlık kurar, samimi oluruz. Hastalık, ölüm, düğün gibi, İyi ve kötü günlerimizi onlarla paylaşırız.

Bu nedenle bayramlar da, özel günlerde vb. günler dışında da onları sık sık ziyaret etmeliyiz, hatırlamalıyız. Onlar yeri gelir anne-babamız gibi bizimle ilgilenir, yeri gelir sohbetleriyle dostumuz olur. Her zaman nasıl olduklarını sormalıyız. Bu şekilde onlar da bizi ziyaret etme isteği duyarlar. İnsanın ailesi ve akrabalarıyla birlik içinde  olması çok önemlidir.

-Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabâlık bağı (rahim) ayağa kalkarak:

«–(Huzûrunda) bu duruş, akrabâlık bağını koparan kimseden Sana sığınanın duruşudur.» dedi. Allah Teâlâ:

«–Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle alâkasını kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin?» diye sordu. Akrabâlık bağı:

«–Evet, râzıyım.» dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ:

«–Sana bu hak verilmiştir.» buyurdu.”

Rasûlullah (sav), bunları anlattıktan sonra:

“–İsterseniz (bunu tasdik eden) şu âyeti okuyunuz!” buyurdu:

“Ey münâfıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabâlarla alâkanızı kesersiniz, değil mi? İşte Allâh’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.” 

(Muhammed, 22-23) (Buhârî, Tefsîru Sûre 47)

Başka bir Hadis-i Şerif'de;

- Enes (ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.”

(Buhârî, Edeb 12)

Resûl-i Ekrem Efendimiz’in bu hadîs-i şerîfte belirttiğine göre, akrabayı kollayıp gözetmenin insana sağlayacağı iki önemli fayda vardır.

Bu faydalardan biri rızkın artması,

diğeri ömrün uzamasıdır.

- Halbuki bildiğimize göre rızıklar da, eceller de takdir ve tâyin edilmiştir. Onların artması da azalması da mümkün değildir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne de bir an ileri gidebilirler” [A`râf sûresi (7), 34].

İlk bakışta hadisimizin bu âyete ters düştüğü sanılabilir. Fakat çelişkili görülen bu durumu birkaç şekilde açıklamak mümkündür.

Birinci açıklama şöyle yapılabilir: Hadiste sözü edilen “ömür uzaması”, kinâyeli bir anlatım olabilir. O takdirde hadisi şöyle anlamak gerekir:

Allah Teâlâ akrabalarını görüp kollayan kimseyi bol bol ibadet etmeye, hayırlı işler yapmaya muvaffak kılar. O da ömrünü boşa geçirmez; âhirette kendisine faydalı olacak işler yapar. Ölümünden sonra insanlar onu hayırla anarlar. Böylece o kimse, yaşıyormuş gibi sevap kazanmaya devam eder. Sadaka-i câriye hadisinde sözü edilen ve öldükten sonra bile insana sevap kazandıran işleri yaparak geride herkesin faydalanacağı güzel bir ilim ve değerli kitaplar bırakabilir. Veya herkesin faydalanacağı yapılar inşâ edebilir. Böylece adı sanı kolay kolay unutulmaz, uzun yıllar hayırla anılır. Uzun bir ömre sığabilecek bu şeyleri yapmasına izin vermekle Allah Teâlâ onun ömrünü uzatmış olur. Yahut o kimse hayırlı evlatlar yetiştirebilir. O evlatlar vasıtasıyla hayırları devam eder.

İkinci açıklama: Rızkın artması ve ömrün uzaması ifadeleri, kinâye değil hakikat olabilir. O takdirde ömrün uzaması sözünü şöyle anlamak gerekir:

Âyette ifade edilen “ecelin bir an geri kalmaması veya ileri gitmemesi” konusu Allah Teâlâ’nın ilmine göredir. Onun ilmi değişmez. Eceli nasıl tâyin etmişse ve bunu nasıl biliyorsa, o aynen meydana gelir. Değişecek olan ise meleğin bilgisidir. Kâinâtı melekleri vasıtasıyla yöneten Allah Teâlâ, ömür işlerini de bir meleğin sorumluluğuna vermiştir. Olabilir ki Allah Teâlâ ömürle ilgili meleğe şu tâlimâtı vermiştir:

“Eğer falan adam akrabalarını koruyup gözetirse, ömrü yetmiş sene olsun. Akrabalarıyla ilgisini keserse, ömrü altmış sene olsun.”

Buna göre değişen ömür, meleğin bildiği ömürdür. Çünkü melek bir kimsenin ileride akrabasıyla ilgilenip ilgilenmeyeceğini bilemez. O ancak olup biteni bilir. İşte artıp eksilecek olan, meleğin bildiği ömürdür. Şu âyet bunu göstermektedir:

“Allah dilediğini silip yok eder. Dilediğini de olduğu gibi bırakır. Bütün kitapların aslı O’nun yanındadır” [Ra`d sûresi (13), 39].

Bütün kitapların aslı sözüyle kastedilen, Levh-i mahfûz’dur.

Acaba Resûl-i Ekrem’in bu ifadesi kinaye mi, yoksa hakikat mıdır?

Birçok âlime göre bu sözler kinâyedir. Öyle olunca, yukarıda da anlatıldığı üzere hadisin mânası, Cenâb-ı Hak sıla-i rahim yapan kimsenin güzel ve faydalı işler yapmasına yardım eder, demektir.

Üçüncü açıklama: Bazıları bu ifadeyi, “Allah Teâlâ akrabasını gözeten kimsenin aklını ve anlayış kabiliyetini hastalıklardan korur” şeklinde anlamış; bazıları da bunu “rızkın ve ilmin bereketli, vücudun sağlam olması” tarzında izah etmişlerdir.

Rızkın çoğalmasını, ömrün uzamasını bereket olarak kabul edenler, bunu sadaka hadisiyle açıklamaya çalışmışlardır. Bilindiği gibi sadaka malı bereketlendirmek suretiyle çoğaltır. Sıla-i rahim de bir sadaka olduğuna göre o da malı ve ömrü bereketlendirir.

Hadisten çıkardığımız mesajlar

Akrabayı ihmâl etmemek dinî bir görevdir.

Allah Teâlâ akrabasını görüp gözetenlerin rızkını artırır, ömrünü uzatır. Diğer bir söyleyişle onlar:

Hayatlarını Allah’a ibadetle ve O’nun hoşnut olduğu işleri yapmakla geçirirler.

Zamanlarını boşa harcamazlar.

Mutlu ve sağlıklı olurlar; yaşamanın zevkini tadarlar.

- Allah onlara hayırlı evlâtlar nasip eder.

-Öldükten sonra bile hayırla anılırlar.

(Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları)

Yazarın Diğer Yazıları