Şeytan, kıyamete kadar bizi kandırmaya çalışacak
Mehmet Bina
*Cüneyd-i Bağdadi Hz.leri, evliyanın büyüklerinden olup Bağdat’ta yaşamış büyük bir âlim ve veli zattır.
Bir gün kendisine saçı, sakalı ağarmış beli bükülmüş oldukça yaşlı bir ihtiyar geldi ve;
-” Ey Cüneyd, eğer kabul edersen sana mürit (talebe) olmak istiyorum.” der.
Cüneydi Bağdadi hazretleri:
-” Tamam seni bir şartla kabul ederim.” der.
Yaşlı adam:
-” Şartın nedir? der.
Cüneyd:
-” Ben ne emredersem itirazsız yaparsan seni mürit olarak kabul ederim.” der.
Yaşlı adam:
-” Tamam kabul ettim.” der ve Cüneydi Bağdadi hazretlerinin dergahına hizmet için kolları sıvar.
Aradan tam yirmi yıl geçer. Bir gün Cüneyt hazretleri yaşlı adama:
-” Ey İhtiyar feneri hazırla, bu akşam seninle bir dostumu ziyarete gideceğim.” der.
Yaşlı adam feneri yakar bir süre sonra karanlık havada ve çamurlu bir yolda önde Cüneydi Bağdadi hazretleri arakada elinde fenerle İhtiyar adam yola çıkarlar. O esnada karşı yönden gelen bir başkası Cüneyd’e:
-” Ey Cüneyt, senin gibi alim bir kimseye hiç yakışıyor mu ki, bu çamurlu yolda yürümekte zorlanan şu ihtiyarın eline feneri vermişsin de, ona eziyet ediyorsun?” der.
Cüneyt, yolcuya hitaben:
-” Şeytanın eziyette olması gerekir.” der.
Elinde fenerle çamurlu yolda yürümekte zorlanan İhtiyar talebe, elindeki feneri öfkeyle yere atarak:
-” Ey Cüneyt! Sen benim şeytan olduğumu biliyor muydun?” der.
Cüneyt:
-” Hem de bana geldiğin ilk günden beri senin şeytan olduğunu biliyordum.” der.
Şeytan geldiği günden beri kolladığı fırsatı bulduğunu sanarak hemen cevap verir:
-” Ey Cüneyt! Meğer sen çok büyük bir insanmışsın. Sırf sana bir vesvese verebilmek için yirmi yıl kapında köle oldum çile çektim. Ancak bunu başaramadım.” diyerek Cüneyt’in kalbine gurur vermek ister.
Şeytanın bu ustaca şeytani manevrasını Allah’ın yardımı ile anlayan Cüneyt:
-” Çabuk buradan defol ey mel’ûn! Zira kalbime gurur vererek bana yirmi yılda yapamadığın kötülüğü şu anda yapacaksın.” der ve şeytandan Allah’a sığınır.
Görüldüğü gibi şeytan, evliyaullaha bile musallat olup onları dahi günaha sokmaya çalışırken bizler onun şerrinden nasıl emin olabiliriz?
*Ebu Zer (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Asırların en hayırlısı benim yaşadığım asırdır; sonra onlardan sonra gelenler, daha sonra da onlardan sonra gelenlerdir.”
İblis (şeytan), sahabe zamanında, müslümanları azdırması için askerlerini gönderdi. Dağıldılar. Ama amaçlarına muvaffak olamadılar. Hepsi geri İblis’in yanına geldi. İblis:
“Ne yaptınız?” diye sordu.
“Hiçbir şey başaramadık. Sıkı insanlarmış. Ne düşündüysek aldatamadık.” dediler. İblis:
“Onlar peygamberlerini gördüler. Kur’ân’ın geldiğini gördüler ve dinlerini sağlamlaştırdılar. O yüzden sizin onlara gücünüz yetmez.
Bunlardan sonra bir kavim gelecek. Siz ne derseniz onlar kabul eder. Böylece maksadınıza ulaşırsınız.” dedi.
Sahabeden sonra yine bir kavim geldi. İblis askerlerini bunların üzerine de gönderdi. Fakat bunları da azdıramadılar. Geldiler İblis’e:
“Biz onlar gibi acayip bir kavim görmedik. Gündüz bir günah işletsek hemen gece olunca günahlarına tevbe ve istiğfar ediyorlar.” dediler.
İblis:
“Bu kavim üzerinde de başarılı olamazsınız. Çünkü bunlar da şeriatı sağlam tutarlar. İmanları bütündür. Bunlardan sonra gelen kavimlere gidin. Bakalım size uyacaklar mı? Burunlarına bir halka geçirin. Uyanıp tevbe edecekleri zaman mani olun. Günahları bağışlanmasın.” dedi.
Bu zamandan sonra İblis askerlerini yine gönderdi. Geldiler insanları doğru yoldan çıkardılar. Şeriatın emirlerini bırakıp çeşit çeşit bidatlar işlediler. Şeytanın istediği yöne gidip, günahlarına tevbe etmediler. Allah Teâlâ da İblis’i bunlara havale etti. İblis daha beter azdırdı.
(Darîr Mustafa Efendi, 100 Hadis 100 Hikâye)
Dünyada İmtihanı verme yolunda en büyük düşmanımız şeytandır. İçimizdeki karanlık tarafla birlikte sürekli ayağımızı kaydırmaya çalışan bu lanetli, dosdoğru yolun üzerinde oturur; sağdan, soldan, önden ve arkadan yanaşarak boş vaatlerde bulunur.
Şeytan Rabbimizin lanetine uğramış ve akabinde O’ndan kıyamete kadar şunları yapabilmek için müsaade almıştır: “Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler.” (Nisa, 119)