Mehmet Bina

SEPETLE GİDEN HURMALAR

Mehmet Bina

Ashab-ı Kiram’dan Abdullah İbnü’z-Zübeyr r.a. Hazretleri anlatıyor:
Bir gece Mescid-i  Haram’a gitmiştim. Baktım ki bir grup kadın Kâbe’yi tavaf ediyor. Tavaflarını bitirince kapının birinden çıkıp gittiler. Hallerinde bir gariplik sezdiğim için, şunları bir takip edip yerlerini öğreneyim, dedim. Akabe’ye kadar yürüyüp oraya çıktılar. Ben de çıktım. Sonra aşağı doğru indiler. Onların peşi sıra ben de indim. Vadide bir harabeye girdiler. Onların ardından ben de girdim. Bir de baktım, bir toplantı. Bana sordular:
- İbnü’z-Zübeyr, neden geldin?
Ben de onlara sordum:
- Söyleyin hele, siz kimsiniz?
- Bizler cin cemaatiyiz.
- Ben Kâbe’yi tavaf eden bir kadın topluluğu gördüm de onlara hayret ettim. Peşlerine takılıp buraya girdim.
- Ha, onlar bizim kadınlarımız. Sen dilediğin şeyi bizden iste!
- Ben taze hurma isterim, dedim.
O günlerde Mekke’de taze hurma yoktu. Bana bir miktar o hurmadan verdiler, ben de yedim. Sonra dediler ki:
- Artanı da yanında götür!
Kalan hurmaları alıp döndüm. İstiyordum ki bunları Mekke halkına göstereyim.
Evime geldim ve hurmaları kapaklı bir sepete koydum. Sepeti de bir sandığa kapattım. Sonra başımı yaslayıp kestirmeye başlamıştım ki, vallahi uyku ve uyanıklık arasında iken evde bir gürültü duydum. Birbiriyle şöyle konuşuyorlardı:
- Onu nereye koydu nereye?.. Sandığa koydu sandığa!..
- Açın sandığı açın! (Sandık açıldı) Hani o nerede?
- Sepetin içinde. Sepeti de açın!
- Onu açamayız ki. Onun üstüne Allah’ın ismi (besmele) okunmuş.
- Öyleyse onu olduğu gibi alıp götürün!
Böylece hurma sepetini alıp götürdüler. Cinler evden hurma sepetini aşırırken, onlara saldırmadığıma çok pişmanım.
İbn Asâkir: Tarîhu Medineti Dimaşk (Beyrut, 1995), 28/125

ALLAH İÇİN AĞLAMAKTAN GÖZLERİ KÖR OLAN KIZ...

Bir gün bir zat, Hasan Basri Hazretlerine gelerek yalvarır. Elini ayağını öpeyim diyerek Hazreti İmamdan yardım istirham eder:

— Aman efendim! Ne olur? Allah için bize bir yardımda bulununuz der. Hz. İmam:

- Nedir derdin? Ne hususta yardım edelim? Önce derdini ve ihtiyacını, isteğini şöyle ki sana yardım edebilelim der. Adam:

—Efendim! Benim çok akıllı bir kızım vardı. Onu çok severdim. Şimdi ise, bu akıllı kızıma bir şeyler oldu. Gece gündüz durmadan ağlıyor. Kur'an-ı okuyor ağlıyor. Namaz kılıyor, ağlıyor, Hadis-i Şerif okuyor, ağlıyor. Ve bugünlerde gözleri görmez oldu. Korkuyorum ki, gözleri  kör olacak.

Sizden rica ediyorum. Gelseniz de bir baksanız. Ona (kızıma) bir nasihat etseniz, biraz Öğüt verseniz diye rica eder.

Hasan Basri Hazretleri kabul eder. Adamın evine kadar giderler. Eve vardıklarında Hasan Basri Hazretleri:

—Yavrum, neden ağlıyorsun? Gözlerin ağlamaktan kör olabilir. Onun için, neden ağlıyorsun sebebini bize söylersen sana yardımcı olabiliriz, benden rica etsem sebebini söyler misin? dedi. Kız şu cevabı verir:

—Efendim, benim hiç bir hastalığım yoktur. Sıhhatim gayet yerindedir. Gözlerimin ağlayarak kör olmasının iki sebebi vardır.

 

Yazarın Diğer Yazıları