
REHBER BİLGİLERİ
Mehmet Bina
BİRBİRİNİ ALLAH İÇİN ZİYARET ETMEK
İslâm kardeşliği, Allâh’ın mü’minler arasına koyduğu öyle ulvî bir hukuktur ki, lâyıkıyla riâyet edildiğinde, ecri muhteşemdir. Fertlerin ve toplumun huzur, sürur ve saâdet kaynağıdır. Yine İslâm kardeşliği; bütün mü’minleri gönlün muhabbet iklîmine alabilmek, samimî ve candan bir dost olabilmek, kardeşinin sevinciyle sevinip derdiyle dertlenmek, zor zamanında tesellî kaynağı olup gerektiğinde nefsinden fedâkârlıkta bulunabilmektir.
Nitekim Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allâh’ın kullarından birtakım insanlar vardır ki, nebî değildirler, şehîd de değildirler, fakat kıyâmet gününde Allah katındaki makamlarından dolayı onlara nebîler ve şehîdler imrenerek bakacaklardır.”
Ashâb-ı kirâm: “Bunlar kimlerdir ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de, biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim yâ Rasûlallâh!” dediler. Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-: “Bunlar öyle bir kavimdir ki, aralarında ne akrabâlık ne de ticâret ve iş münâsebeti olmaksızın, sırf Allah rızâsı için birbirlerini severler. Vallâhi yüzleri bir nûrdur ve kendileri de nûrdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar (kıyâmet günü) korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzûn oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler.” buyurdu ve peşinden şu âyeti okudu:
“Bilesiniz ki, Allâh’ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar ki Allâh’a îmân etmişlerdir ve hep takvâ ile (kalben Cenâb-ı Hakk’a olan yakınlıkları sâyesinde) korunur dururlar. Onlara dünya hayâtında da, âhiret hayâtında da müjdeler vardır. Allâh’ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu, en büyük kurtuluştur.” (Yûnus, 62-64) (Ebû Dâvud, Büyû, 76/3527; Hâkim, IV, 170)
Yine Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- bir din kardeşini Allah için sevmenin, Allâh’ın muhabbetine vesîle olduğunu şöyle ifâde buyurmuştur: “Bir kimse, başka bir köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek (ve sınamak) için onun yolu üzerinde (insan sûretinde) bir melek vazîfelendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek:
«Nereye gidiyorsun?» dedi.
O zât:
«Şu köyde bir din kardeşim var, onu görmeye gidiyorum.» cevâbını verdi.
Melek tekrar sordu:
«O kardeşinden elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?»
Adam:
«Hayır, ben onu sırf Allah rızâsı için severim, onun için ziyâretine gidiyorum.» dedi.
Bunun üzerine melek:
«Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öyle seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın gönderdiği elçiyim.» dedi.” (Müslim, Birr, 38; Ahmed, II, 292)
Diğer bir hadîs-i şerîfte de:
“Yedi sınıf insan vardır ki Allah Teâlâ, onları hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, kendi (Arş’ının) gölgesinde gölgelendirir… (Bu sınıflardan biri de) birbirlerini Allah için seven, bir araya gelişleri ve ayrılışları bu muhabbetle gerçekleşen iki kişidir…” buyrulur. (Buhârî, Ezân, 36)
Rasûl-i Ekrem efendimiz buyurdular:
“Allah rızâsı için bir -müslüman kardeşinin- ziyaretine giden kimseye, bir melek ardından “Kendin de güzel, ziyaretin de güzeldir. Cennet de güzel bir yer olarak senin için hazırlanmıştır” diye çağırır.
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhümâ- buyurur:
– Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceyi ibâdetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem ve bu hâl üzere ölsem, fakat gönlümde Allah’a itâat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı da nefret duygusu olmasa, bütün bu yaptıklarımdan bir fâide göremem.
Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Allah Teâlâ yarısı kardan ve yarısı ateşten olan bir melek yaratmıştır. Bu melek duasında: Allahım kar ile ateşi birleştirdiğin gibi sâlih kullarının da kalblerini birleştir, diye dua eder.(ALINTI)