Mehmet Bina

REHBER BİLGİLERİ

Mehmet Bina

İÇTEN YAPILAN BİR DUA VE SADAKANIN FAYDASI
Mısırlı bir adamın kalp hastalığı vardı. Doktorlar hastalığının çok ağır olduğunu, ameliyatın yalnız yurtdışında yapılabileceğini söylediler. Adam zaman kaybetmeden Londra'ya gitti ve kendine iyi bir doktor buldu. Doktoru hastalığının ağır olduğunu ve ameliyat olursa da %1 yaşam şansı olduğunu söyledi. Adam ne yapacağını bilemedi. Düşündü taşındı ve doktora ameliyattan önce memleketine dönerek, vasiyetini yazacağını, işlerini yoluna koyarak on günün içinde geri geleceğini söyledi.
Adam memleketine geldi, on günün içinde düzene koydu her şeyi, yakınlarıyla helalleşip evden ayrıldı. Yolu Pazarın karşısından geçiyordu. Pazarda bir kasap etlerin kötü yerlerini ayırıp çöpe atıyordu. Bir taraftan da genç bir kadın kasapın çöpe attığı etleri topluyordu. Kadına yaklaştı, etlerin kötü kısımlarını neden çöpten topladığını sordu. Kadın utanarak beş çocuğu olduğunu, çocuklarının yalnız yılda bir kez Kurban bayramında et yediklerini söyledi. Adam duyduklarına çok üzülmüştü. Kasaptan 5 kilo et alıp kadına verdi, sonra ise kasabın her ay bu kadına 5 kilo et vermesi içi 5 yıllık et parasını önceden ödedi. Kadın gözleri yaşlı ve sevinç içinde ellerini göğe açarak; Allah'ım.. Dedi. Sen bu adamın bütün zorluklarını kolaylaştır..
Kadın içten öyle dua etmişti ki duası bütün Arş'ı salladı..
.. Adam Londra’daki hastaneye gelmişi. Ameliyat öncesi yeniden muayene olunması gerekiyordu. Muayene eden doktor şaşırmış durumdaydı, üç kez yeniden adamı muayene etti, sonra adama bakarak: "Bu bir mucize, kalbin tam sağlam." dedi.
.. Adam kadının onun için ettiği duayı hatırladı ve doktora; - "Mucize değil, bir kadının gözyaşları sebebi ile Allah'ın verdiği şifadır bu." dedi.
Taberani :  Peygamber Efendimiz buyurdular:
''Mallarınızı zekâtla koruyunuz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belaları da dua ile karşılayıp savınız.''(alıntı)
. İSLAMI YAŞAMAYIP DÜNYAYA MEYLEDENİN HALİ...                               İsa aleyhisselam havarileriyle bir köye gitmiş. Bakmışlar her taraf ölü dolu. Kimi pencereden sarkarken, kimi kapının önünde, kimi yolda... Havarilerden biri, (Bu ne hâldir ya Nebiyallah?) diye sorunca, Hazret-i İsa, (Bu gadab-ı ilahidir) buyurur. 
Havariler, (Ya Nebiyallah, acaba bunlar ne suç işlemişler) deyince, İsa aleyhisselam Allahü teâlâya arz ediyor. Cenab-ı Hak da, (Birine sor, söylesin) buyurur. 
Sorunca, adam kalkıp, (Ya Nebiyallah, biz, bu köylüler, evladını kaybeden bir annenin ızdırabı gibi, kaybettiğimiz beş on lira için ağlardık, o kadar dünyaya bağlanmıştık. Bir annenin kaybolmuş evladına kavuştuğu zamanki sevinci gibi üç beş kuruş kazandığımız zaman sevinirdik, hiç Allah hatırımıza gelmezdi. İşte dünyaya olan bu sevgimiz ve düşkünlüğümüz yüzünden Allahü teâlâ hepimizi helak etti) der. 
(Peki, senden başka niye burada kimse konuşmuyor?) diye sorunca, (Onlar konuşamaz. Cenab-ı Hak hepsini Cehenneme attı. Ben buralı değilim, başka köyden geldim, ama bunlarla beraber olduğum için ben de bu belaya uğradım. Daha ne ceza gelecek diye bekliyorum) der.
 Zenginler aslında fakirdir ve sıkıntı içerisindedir. Çoğu uykusunu, bazısı da aklını kaybeder. Çok zengin bir tüccarın, (Senelerdir bir damla rahat uyku uyuyamıyorum. O paralar gözümün önüne geldiği zaman onları düşünmekten, hesaplamaktan uykum kaçıyor, ilaç da içsem bir türlü uyuyamıyorum) dediği rivayet edilir.
Yine bir başka zengin tüccar, okunmuş eski gazeteleri toplamış, yüz lira büyüklüğünde kesmiş ve deste deste raflara doldurmuş. Hayatta imkânlarını kaybettiği için aklı da başından gidince kendisini bunlarla tatmin etmeye çalışmış. Hâlbuki Allah dese iş hallolacak. Allahü teâlâ, (Kalbler ancak Allah'ı zikretmekle rahata kavuşur, ferahlar) buyuruyor. Yani, siz rahat uyumak, rahat çalışmak, huzur bulmak, dünya ve ahrette rahat etmek istiyorsanız ancak bu sizin Allah demenize bağlıdır. Allah yolunda dünya ile uğraşmak, ilmihal okumak, namaz kılmak, Kur'an-ı kerim okumak, birer zikirdir, kalbin şifalı ilacıdır. Salih Müslümanlarla beraber olmak da şifadır.

Eskiden Cenab-ı Hak'tan gadab-ı ilahi hemen gelirdi. Peygamber efendimiz âlemlere rahmet olduğu için, onun ümmetine Cenab-ı Hak bu genel belayı vermiyor. Müddet veriyor, tövbe ederse de affediyor. Bu şefkat ve merhamet, Peygamber efendimiz hürmetinedir.(alıntı)
 

Yazarın Diğer Yazıları