Mehmet Bina

REHBER BİLGİLERİ

Mehmet Bina

Bu sözlere çok kızan Firavun onu hemen öldürmektense, her gün bir uzvunu keserek başkalarına da bir ders olmasını istedi. Önce tırnaklarını çektirdi. Saçından tavana asıldı. Kamçılarla vücudundan kan çıkıncaya kadar kırbaçlandı. Bunlara rağmen dininden dönmeyince, Firavunun kini günden güne fazlalaşıyordu. Maşite hatunu bir ağaca bağlattı. Biri 5 yaşında, diğeri de 5 aylık olan iki kız çocuğundan büyüğünü karşısına getirerek şöyle söyledi:
-Ey Maşite, beni tanrı olarak kabul edersen seni serbest bırakacağım.
Maşite, yavrusunun acıklı hâline, bir de Firavunun hâline baktı. Sonra dedi ki:
- Ben ancak bir olan Allah'a inanıyorum. 
Firavun eline geçirdiği bıçakla 5 yaşındaki yavrunun gırtlağını annesinin gözü önünde kesti. Kanını da Maşite'nin ağzına yüzüne sürdürdü. Sonra tekrar hiddetlenerek şöyle sordu:
- Söyle, benden başka tanrı var mıdır?
- Allah birdir, Allah'tan başka ilâh yoktur.
Bu sefer Firavun 5 aylık kundaktaki yavruyu getirmelerini istedi. Getirilen yavruyu annesine yaklaştırdıklarında saatlerdir süt emmeyen yavru, meme aramaya başladı. 

Maşite hatun önceki yavrusunun uğratıldığı akıbetini düşündü. İkinci yavrusunun da hunharca kesilmesine bir anne olarak dayanamayacaktı, kararını verdi. Firavuna Rabbim sensin diyecek, fakat kalben inanmayacaktı. Tam ''Rabbim sensin'' diyeceği sırada küçük yavru dile gelerek dedi ki:
- Hayır anne, hayır! sabreyle! Rabbim sensin deme! İmanından asla dönme. Firavuna inanma! Benim için, ablam için, senin için, Allah'ın Cennette hazırlamış olduğu makamı görüyorum. O makamı, etrafında sana hizmet etmek için pervane gibi dönen hurileri de görüyorum. 

Firavun ve orada hazır olanlar bu sözü duydular. Tövbe edeceklerine daha da hiddetlenen Firavun, 5 aylık yavruyu da hemen boğazlattı. Fakat Maşite hatun ağlamıyor, gülüyordu. Kızının gördüklerini artık o da görüyordu. Ölümünün bir an evvel gelmesini arzuluyordu. Firavun, kocasıyla beraber Maşite hatunu ve yavrusunu kaynar kazanın içine attı. Fakat kini hâlâ yatışmamıştı(alıntı).
BEŞ VAKİT NAMAZI KILMAK
Bir gün İsa aleyhisselam bir yerden geçerken çok güzel bir kuş görür. 
Kuş o kadar parlaktır ki, her zerresinden yayılan nurla ortalık aydınlanır. Bir süre sonra bu kuş bataklığa dalar, çamurda debelenir sonra bir çıkar, ama her tarafı çamur olmuştur. 
Kuşta nur kalmamıştır Kuş kendisini zar zor yandaki göle atar. 
Göl çok berraktır. 
Orada silkelenip dışarı çıkar. 
Üzerinde hiç çamur kalmamıştır ve tekrar eskisi gibi parlamaya başlar. 
Uçup yine eski yerine konar. 
İsa aleyhisselam seyretmeye devam eder. 
Kuş, tekrar çamura dalıp simsiyah olur. Sonra tekrar göle dalıp çıkar ve nur saçar.
Bunu beş defa tekrarlar. İsa aleyhisselam, bu kuşun yaptıklarındaki hikmeti öğrenmek ister. 
Allahü teâlâ şöyle bildirir:
(Bu gördüğün çok güzel, parlak, ışık saçan kuş, ahir zamanda gelecek olan habibim Muhammed aleyhisselamın ümmetini temsil eder. Çamur, bulaşacakları günah pisliklerini; kuşun dalıp çıkarak eski nurlu hâline geldiği temiz, berrak su da, namazı temsil eder. Onlar sabah namazını kılınca, nur olurlar. Öğleye kadar günahlara dalarlar, çamura batarlar, ama öğle vakti namaz kılınca, temizlenip, yine nurlanırlar. Sonra ikindiye kadar yine böyle batarlar, ikindi namazını kılınca yine temizlenir, nur saçarlar. İşte böyle, bir nur, bir çamur olurlar. Bu hâl, günde beş defa böyle tekrar eder. Her iki namaz vakti arasında işledikleri günahlar, namaz kıldıkça temizlenir ve nur saçarlar. İşte habibimin ümmetine, bunun için beş vakit namazı farz kıldım.)
 

Yazarın Diğer Yazıları