
REHBER BİLGİLERİ
Mehmet Bina
İkinci gün Hz. Musa Tur'a gidip:
- Ya Rabbi, mahcup oldum, ümmetim: «Ya Sen bizi kandırdın, ya Allah sözünde durmadı» diyorlar dediğinde, şöyle hitap olundu:
- Geldim ya Musa, geldim. Açım dedim, beni suya gönderdin, bir lokma ekmek bile vermedin. Beni ne sen, ne kavmin ağırladı.» Bunun üzerine Hazreti Musa Kelîmullah:
- Ya Rabbi bir ihtiyar geldi sadece, o da bir kuldu, Allah değildi. Bu nasıl olur? dediğinde Cenabı Allah:
- «İşte ben o kulum ile beraberdim. Onu doyursa idiniz, beni doyurmuş olacaktınız. Çünkü ben ne semalara, ne yerlere sığarım, ben ancak aciz bir kulumun kalbine sığarım. Ben o kulumla beraber gelmiştim. Onu aç olarak geri göndermekle, beni geri göndermiş oldunuz» buyurdu.
Demek ki, Allah için yapılan her şey, bizzat Allah'ın kendisine yapılmış gibi olmakta, Allah o kimseden razı olmaktadır.
KAYNAK Büyük Dini Hikayeler, İbrahim sıddık İmamoğlu, Osmanlı Yayınevi
40 SENE YATSI ABDESTİYLE SABAH NAMAZI
İmam-ı Âzam Hazretleri hakkında, "Kırk sene, yatsı abdestiyle sabah namazını kılmıştır" denir, doğrudur.
Hazreti İmam, giderken iki kişinin kendisi hakkında "İşte yatsı abdestiyle sabah namazını kılan zat budur" diye konuştuklarını duyar. Bunun üzerine:
- Ya Rabbi, bu insanları yalancı çıkarma. Ben, senin huzuruna bende olmayan bir sıfatla çıkmaktan haya ederim, diyerek ondan sonra yatsı abdestiyle sabah namazını kılmaya başlamış ve bu 40 sene devam etmiş.
Hazreti İmam'ın namaz kıldığı mescidin müezzini anlatıyor:
- Yatsı namazını kılıyorduk. İmam namazda "Zilzal" sûresini okudu. Cemaat içinde İmam-ı Azam da vardı. Namaz bitti, herkes çıktı. İmam-ı Azam tefekkür halinde, olduğu gibi duruyordu. Onu rahatsız etmemek için kandili yanar vaziyette bırakarak çıktım. Onun mescidde kalacağını tahmin ederek kapıyı kilitledim. Sabah ezanını okuyup içeri girdiğimde, o hâlâ ayakta ve sakalını eline almış şöyle yalvarıyordu:
- Ey zerre kadar hayrı da, zerre kadar şerri de karşılıksız bırakmayan ALLAH’IM. Bu kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştıran şeylerden koru. Bu kulundan rahmetini esirgeme.
İçeri girince beni fark etti. Zamanın geçtiğinden haberi yoktu. Yatsı namazı yeni bitmiş zannederek:
- Kandili mi alacaksın? dedi. Ben:
- Hayır, sabah ezanını okudum, dedim. Bunun üzerine sabah olduğunu anladı ve bana:
- Bu gördüğünü kimseye söyleme, diye tembih etti. Kendisine söz verdim ve vefatına kadar bunu kimseye söylemedim.
Hz. imam sabah namazının sünnetini kıldı ve oturdu. Sonra bizimle beraber farzı da kıldıktan sonra çıktı. Ben anladım ki, sabah namazını yatsı namazının abdestiyle kılıyordu. Çünkü mescidin kapısı akşamdan kilitlenmişti.
İmam-ı Azam Hazretleri çok da cömertti. Bir gün Şakik-i Belhî ile giderlerken, karşıdan gelen bir adamın, yolunu değiştirdiğini gördü. Durumu fark eder etmez adama yetişip:
- Beni görünce neden yolunu değiştirdin? diye sorunca adam:
- Ya imam, size olan borcumu zamanında ödeyemediğim için utandım, diye cevap verdi. Bunun üzerine İmam-ı Azam Hazretleri:
- Eğer sen bu kadar sıkıntı içindeysen, şu insanlar şahit olsun ki, ben senden alacağım olan 10.000 dirhem borcumu sana hibe ettim. Bu vesileyle senin utanmana sebep olduğum için de beni bağışla, kusura bakma, dedi.
İşte İslam ahlakı ve işte İmam-ı Azam Hazretleri'nin büyüklüğü.(alıntı)
"İHLAS SURESİNDEN DOLAYI 70 BİN MELEĞİN KATILDIĞI CENAZE
Alâ bin Muhammed Sakafî (r.a.)’den;
“Biz Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile birlikte Tebuk’ta bulunuyorduk. Bir sabah güneş, hiç o zamana kadar görmediğimiz bir parlaklık ve aydınlıkta doğdu. Daha sonra Cebrâil (a.s.) indi.
Allah Resulü ona:
– “Neden bu sabah güneş, şimdiye kadar görmediğimiz ışıklar ve nurlar saçıyor?” diye sordu.