Ramazan'ın son 10 gününde itikaf'a girmek
Mehmet Bina
Ramazan’ın son on gününde dünya işleriyle ilgiyi kesip camiye kapanarak ibadetle uğraşmaya “itikaf” denir. Peygamber Efendimiz’in de son on günde itikafa girdiğine dair bir çok hadis-i şerif mevcuttur.
İslâmî tebliğ belli bir seviyeye gelip Medîne döneminde oruç farz kılındığında Resûlullah, en faziletli ay olan ve senenin seheri mevkiindeki Ramazan-ı Şerif’te ibadet ve hayırlarını daha da artırdı. Hatta ikinci on gününü tamamen ibadete ayırmaya başladı. Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on gününde olduğu ağırlık kazanınca, Allah Resûlü de itikâflarını bu günlerde yapmaya başladı. (Buhârî, İtikâf, 1)
Hazret-i Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber, vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İtikâf 1; Müslim, İtikâf 5.)
Yine Hazret-i Ayşe anlatıyor:
“Resûlullah Ramazan ayında ibâdet husûsunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibâdete verirdi. Bu günlerde geceyi ihyâ eder, âilesini uyandırır ve izârını bağlardı. (Yâni ibâdet için hazırlıklarını tamamlar ve büyük bir azimle Hakk’a yönelirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İtikâf, 8)
Ebû Hüreyre (r.a.) der ki:
“Resûlullah, her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği sene ise yirmi gün itikâf yaptı.” (Buhârî, İtikâf, 17. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 78; ibni Mâce, Sıyâm, 58)
Ebu Hanife'ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescidde itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik'e göre itikâfın nâfile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur.
TAMAMLANMADAN İTİKAF'DAN ÇIKILIR Mİ?
Abdullah bin Abbâs (r.a.), bir gün Peygamber Efendimiz’in mescidinde itikâfta iken bir kişi yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbni Abbâs (r.a.):
“–Kardeşim, seni kederli ve mahzûn görüyorum” dedi ve konuşmaları şöyle devam etti:
“–Evet, ey Resûlullah’ın amcaoğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde hakkı var. Fakat şu kabrin sahibi (Allah Resûlü) hakkı için söylüyorum ki borcumu ödeyemiyorum.”
“–Senin için onunla konşayım mı?”
“–İstersen konuş.”
İbni Abbâs (r.a.) ayakkabılarını giyerek mescitten çıktı. Adam ona:
“–İtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescitten çıktın?” diye seslendi.
İbni Abbâs (r.a.), Peygamber Efendimiz’in kabrine işaret ederek:
“–Hayır! Ben, şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan muhterem zâttan duydum ki, (bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıyordu):
“–Her kim, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için gayret eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl itikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Hâlbuki bir kimse Allah rızâsı için bir gün itikâfa girse, Cenâb-ı Hak o kimse ile cehennem arasında üç hendek yaratır ki, her bir hendeğin arası, doğu ile batı arası kadar uzaktır.” (Beyhakî, Suab, III, 424-425. Ayrıca bkz. Heysemî, VIII, 192)