Rahmet İklimi Üç Aylar
Mehmet Bina
-İslam aleminde ve özellikle ülkemizde büyük heyecanla, sevinçle karşılanan, rahmeti, maneviyatı ve bereketi bol olan "üç aylar" dediğimiz, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının ilki olan Recep ayına, 12 Ocak 2024 Cuma günü girmiş bulunuyoruz.
-Üç ayların her biri birbirinden kıymetli, değerli ve manevi duyguları yüksek olan aylardır.
Rahmeti, bereketi ve mağfireti ile gelen üç aylara girişin habercisi Recep ayıdır.
-Kelime anlamı itibariyle korkmak veya saygı duymak anlamlarına gelen recb kökünden türeyen Recep kelimesi, saygı göstergesinin ve savaşmanın haram olduğu aylardan biridir.
Bu dört ay ise Muharrem, Zilkade, Zilhicce ve Recep’tir.
-Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (sav) "Allah’ım, Recep ve Şaban’ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına kavuştur" diye dua etmiştir.
-Recep ayı da içerisinde iki mübarek gece barındıran bir aydır. Recep’in ilk cuma gecesi yani (geçtiğimiz) Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Regaib kandili olarak idrak ettik. Recep ayında idrak edeceğimiz diğer bir gece de bu ayın 27. gecesi olan Miraç gecesidir. Böyle mübarek bir ayda, mübarek bir gecede beş vakit namaz farz kılınarak önemli olduğuna dikkat çekilmiştir.
- Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah'ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.
-Peygamberimiz (s.a.v.) diğer aylara oranla bu aylarda daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53).
Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylar olup bol istiğfar getirmeliyiz.
-Peygamberimiz {sav}geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Ayşe validemiz, "Ey Allah'ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı halde, niçin bu kadar yoruluyorsunuz?" dedim.
Peygamberimiz (sav):
"Ya Aişe, Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu."
-Peygamber Efendimize (s.a.v.) salât ve selâmlar getirilmeli, Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı, gönüller alınmalı, kederli yüzler güldürülmeli.
Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah'ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.
-Rivayete göre Vakti zamanında bir kadın vardı. Zamanını devamlı olarak Kâbe'de ibadet etmekle geçiriyordu. Recep ayı girdiğinde de, Allah'a olan sonsuz sevgi ve saygısını dile getirmek için, günde on bir defa ihlâs sûresini okuyordu.
Ayrıca Recep ayına karşı beslediği saygısını ifade için de atlas elbisesini çıkarıp, en değersiz elbisesini giyiyordu.
-Bu ibadetçi kadın bir Recep ayında hasta düştü. Çok sevdiği oğluna da öldüğü takdirde kendisini üzerindeki değersiz elbisesiyle defnetmesini vasiyet etti.
-Nihayet kadın bir gün ruhunu teslim edip bu fani âlem veda etti. Oğlu, sanki annesinin vasiyeti yokmuş gibi, ötekine berikine gösteriş olsun diye, annesini en şık ve pahalı elbisesiyle defnederek onun son sözünü yerine getirmedi.
-Ölümünden sonra bir gece rüyasında annesini gören oğlana annesi, "Sevgili oğlum, niye vasiyetimi tutmadın? Ben senden razı ve hoşnut değilim" diye şikâyette bulunuyordu.
-Sabah uykudan uyanan oğlan gece rüyasında gördüğü annesinin vasiyetini yerine getirmek üzere alelacele kabri başına varıp da kabrini açtığında baktı ki, annesi yok. Hayretten dona kalıp iki gözü iki çeşme hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ama nasıl ağlıyordu, sormayın. Üstünü başını yolarak.
-Tam bu sırada bir ses duydu. Sesin sahibi şöyle diyordu: "Ey kulum, sen bilmiyor musun ki Recep ayını oruç tutarak geçiren kimseleri biz, kabrinde tek başına yalnız bırakmayız."
Rabbim cümlemizi Recep ve Şaban ayından istifade edip, Ramazan ayının rahmetinden, feyzinden, mağfiretinden ve maneviyatından istifade edenlerden eylesin.