Mehmet Bina

PEYGAMBERİMİZİN BEREKETLİ 12 DİRHEMİ

Mehmet Bina

Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bir elbise dükkânına varıp sahibinden dört dirheme bir gömlek satın almıştı. Gömleği giyerek dışarı

çıktı. O esnâda Ensâr’dan bir zât ile karşılaştı.

O kişi: “–Yâ Rasûlallâh! Bana bir gömlek giydir, Allah Sana cennet elbiseleri giydirsin!” dedi. Efendimiz (s.a.v.) hemen üzerindeki gömleği çıkarıp o sahabeyi giydirdi. Dükkâna geri dönerek dört dirheme bir gömlek daha aldı.

Yanında dört dirhemi kalmıştı. Yolda giderken, ağlamakta olan bir cariye gördü ve: “–Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Câriye: “–Yâ Rasûlallâh! Yanlarında çalıştığım aile bana iki dirhem verip un almaya göndermişti, parayı kaybettim!” dedi. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) kalan dört dirhemi de ona verdi. Dönüp giderken kızcağızın hâlâ ağlamakta olduğunu gördü. Yanına çağırıp:    “–Niçin ağlıyorsun, dirhemleri aldın?!” buyurdu. Kızcağız: “–Geciktiğim için beni döverler diye korkuyorum!” dedi.

Allah Rasûlü (s.a.v.) onunla birlikte, hizmet ettiği ailenin evine kadar gitti ve selâm verdi.

Evdekiler, Efendimiz ’in sesini tanıdılar, ancak cevap vermediler. Peygamberimiz ikinci kez selâm verdi, yine karşılık vermediler. Üçüncü selâmında “ve aleyküm selâm” diyerek büyük bir sevinçle dışarı çıktılar. Fahr-i Kâinât Efendimiz (s.a.v.):

“–İlk selâmı duydunuz mu?” buyurdu. “–Evet, duyduk yâ Rasûlallâh, ancak bize çokça selâm verip bizi bereketlendirmenizi

arzu ettik. Sizi buraya kadar getiren nedir, annelerimiz-babalarımız Sana feda olsun?” dediler.

Rasûlullah (s.a.v.): “–Bu kızcağız sizin kendisini dövmenizden korktu.” buyurdu. Cariyenin sahibi hemen: “–Mâdem Siz onunla birlikte buraya kadar teşrif ettiniz, madem Siz ’in buraya gelmenize vesile oldu, o artık Allah için hürdür!” dedi.

Rasûlullah (s.a.v.) de onları hayırla ve cennetle müjdeledi. Sonra da şöyle buyurdu: “–Allah on iki dirheme ne kadar da bereket lütfetti. Onunla Nebî’sine ve Ensâr’dan bir kuluna birer gömlek giydirdi ve bir köleyi de âzâd eyledi. Allâh’a hamd olsun! Bütün bunları kudretiyle bizlere lütfeden O’dur.

SEVDE GEL EVLADIM SEVDE GEL

Bir gün bir genç, Mevlana’nın kapısına gelip ;

_Beni müritliğe kabul buyurun efendim diyerek niyazda bulunur…

Mevlana gence bakar ve

_Hiç aşık oldunuz mu evladım? diye sual eyler.

Genç şaşkın bir halde ne diyeceğini bilemez.

Mevlana, müritliğe kabul edilmesi için önce bir kulu sevmiş olması gerektiğini söyler ve genci geri gönderir.

Genç ne yapacağını bilemez bir hal içinde ertesi gün tekrar tekkenin kapısını çalar ve isteğini yeniler.

Mevlana sualinde ısrarlıdır ve genci tekrar geri gönderir.

Üçüncü gün genç dayanamaz ve Mevlana’ya bu isteğinin hikmetini sorar.

Mevlana mütebessim bir çehreyle müride döner ve

_Bir kulu dahi sevmekten aciz olan, nasıl yüceler yücesi ALLAHA âşık olmaya yol bulur?

Bir kulun ateşine yanmamış gönül, yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın?

Sev de Gel Evladım Sev de Gel!

Yazarın Diğer Yazıları