Peygamberimizden Bir Şey İstendiği Zaman Asla Yok Demezdi!
Mehmet Bina
* Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkca Allah da onun şerefini arttırır. Kim Allah için alçakgönüllü davranırsa, Allah da onu yükseltir.” (Müslim, Birr 69)
Hadisimiz “Sadaka malı eksiltmez” beyânından dolayı buraya alınmıştır. Çok net ve kesin bir ifade ile Sevgili Peygamberimiz, sanılanın aksine, sadakanın malı eksiltmeyeceğini müjdelemektedir. Çünkü Allah Teâlâ, tasadduk edilen her şeyin karşılığını vereceğini vâdetmiştir. Bununla ilgili âyetler ve açıklamalar bu konunun baş tarafında geçmiştir.
Sadaka, Allah’a yakınlık maksadıyla harcanan mal demektir. Onun dünyadaki peşin faydasını malı arttığı için alan; âhiretteki faydasını ise sevabı kat kat olduğu için veren görür.
Kendisinden sadaka verilen mal, bereketlenir. Verene de Allah verir. Görünürde bir azalma var gibi gelse bile, karşılığı ya dünyada ya âhirette ya da her ikisinde birden en az on misli ile alınacağından mal mânen ve maddeten bereketlenmiş ve artmış olur. Yani sadaka malı ya maddeten ya mânen arttırır, kesinlikle eksiltmez. O halde cimri davranmaya gerek yoktur. Cömertlik bereket getirir.
*Resûlullah’tan bir şey istendiği zaman asla “yok” demezdi. (Buhârî, Edeb, 39).
* Hassân bin Sâbit -radıyallâhu anh- Âlemler’in Efendisi’ni methettiği bir şiirinde:
“Teşehhüdü hâriç aslâ «لا» yani «Hayır» dememiştir. Şâyet teşehhüd olmasaydı ondan hiç «hayır» kelimesi işitilmezdi.” diyerek Allah Resûlü’nün bu yönünü anlatmaya çalışmıştır.
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’den bir şey istendiğinde, şâyet yanında yoksa, borçlanır ve ihtiyaç sâhibini memnûn ederek gönderirdi. Bir gün böyle biri Peygamberimiz’e gelerek bir şeyler istedi. Allah Resûlü; “Yanımda sana vereceğim bir şey yok, git benim nâmıma satın al, mal geldiğinde öderim.” dedi. Efendimiz’in sıkıntıya girmesine gönlü râzı olmayan Hz. Ömer:
– Yâ Resûlallâh! Yanında varsa verirsin, yoksa Allah seni gücünün yetmeyeceği şeyle mükellef kılmamıştır, dedi.
Allah Resûlü’nün Hz. Ömer’in bu sözlerinden hoşnut olmadığı yüzünden belli oldu. Bunun üzerine Ensâr’dan biri:
– Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallâh! Ver! Arşın sâhibi azaltır diye korkma! dedi. Bu sahâbînin sözleri Efendimiz’in çok hoşuna gitti, tebessüm etti ve:
“– Ben de bununla emrolundum.” buyurdu.
*Ebu Zerr-i Gıfârî -radiyallahu anh-e bir misafir gelmişti. Çobana en güzel deveyi getirmesini söyledi. O da en çelimsiz bir deveyi alıp getirdi. Ebu Zerr -radiyallahu anh-: “Bana ihanet ettin!” deyince o: “Devenin en çelimsizi dişi olanıdır ben bir gün sizin ona ihtiyaç duyacağınızı hatırladım.” cevabını verdi. Ebu Zerr -radiyallahu anh- ise şöyle dedi:
“Ona muhtaç olduğum gün, çukura konulduğum gündür.”
*Ebu Hureyre'den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur: Kulların sabaha eriştiği hergün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri, “Allah'ım malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.” der. Diğeri de “Allah'ım malını (hayır yolunda harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.” der.” (Buhari\ Zekat 27.)
*Allah için verilen sadaka malı noksanlaştırmaz.
Sadakanın bereketi mutlaka görülür.
Dünyada malını arttırmak, ahirette sevabını çoğaltmak isteyen sadaka vermelidir.
Şeref ve izzetini yüksetmek isteyen de, insanlara karşı alçak gönüllü ve bağışlayıcı olmalıdır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları