Mehmet Bina

Peygamberimiz {sav}'in doğduğu ev

Mehmet Bina

• Peygamber Efendimizin doğduğu ev Mekke’dedir. 
• Kabe-i Muazzama’nın Bab’üs-Selam kapısı tarafında Şib-i Ebu caddesindedir. ▪︎Peygamberimiz (sav) Miladi 20 Nisan 571 (12 Rebiulevvel) Pazartesi gecesi sabaha karşı bu evin olduğu yerdeki o zamanki evde dünyaya gelmiştir.
• Burası Şi'bü Ebû Tâlib denilen bir mahalle idi. Evin bulunduğu caddeye sonradan Şi'bü Benî Hâşim denilmişdir. Sokağın adı da Zükâkü'l-Mevlid yani Mevlid Sokağı'dır. 
• Bu ev, Peygamber Efendimizin büyük dedesi Hâşim bin Abdülmenâf'dan oğlu Abdülmuttalib'e yani Efendimizin dedesine ondan da oğlu Abdullah'a yani Efendimizin babasına mîrâs kalmışdı. Asr-ı saadetde buraya "Dârü't-Tebâbi'a" denirdi.
• Peygamber Efendimizden sonra bu birkaç defa el değiştirmiş, en nihâyet hicrî 171 senesinde Hârun Reşîd'in annesi Huzeyran Hanım, hacca geldiğinde bu evi alıp güzelce tamir ettirmiş, sonradan yapılan ilâveleri kaldırtmış ve burayı mescid hâline getirmişdir. 
• Sonradan Yemen ve Mısır'daki idâreciler tarafından defalarca tamir edilmiştir.
• Bu mescidi Osmanlılar da hiç ihmâl etmemiş ve Kânûnî Sultan Süleymân Hân bu mescidin üstündeki kubbeyi yeninden inşâ ettirmiş ve buraya asılmak üzere çok kıymetli bir altın kandil hediye etmişdir. 
• Sultan 3. Mehmed zamânında da bir tamirat yapılmış, mescide bir minâre ilâve edilmiş ve burası için bir imam ile bir de hizmetçi tayin edilmiş, bunların masrafları için de bir vakıf tesis edilmişdir. 
• Hicaz Osmanlı'ların idâresinden çıkdıkdan sonra, bu mescid de diğer eserler gibi, maalesef tahrîb edilmiş ve şu anda bu ev, 1379 (1959) yılından beri Kütüphane olarak kullanılmaktadır. 
• Burayı ziyaret eden Müslüman’ın hatırlaması gereken en önemli olay, belki de bu mıntıkada ilk müslümanların karşılaştıkları sıkıntılar ve işkencelerdir. Özellikle de müslümanlara karşı boykot olayında müslümanların bu bölgede çektiği büyük acılardır.
• Bugün sahip olduğumuz insanî değerlerin bize kadar ulaşmasında ve İslâm nimetine nail olmamızda tahammül güçlerini aşan nice sıkıntılara ve acılara büyük bir fedakârlık, azim ve sebatla dayanan ilk müslümanların büyük payı vardır.
Hiçbir sıkıntı çekmeden nail olduğumuz değerlerin kıymetini bilmiyoruz.
• Hazret-i Âmine’nin bildirdiğine göre kendisi, ne hâmileliği ne de doğum esnâsında hiçbir zahmet çekmemiş ve Allâh Rasûlü dünyâya gelirken doğu ile batı arasını aydınlatan bir nûrun kendisinden çıktığını görmüştür. Peygamberimiz (sav) temiz bir şekilde, ellerini yere dayayarak doğmuş ve başını semâya kaldırmıştır.
• O anda şeytan, hayâtında hiç olmadığı kadar büyük bir çığlık koparmıştır.
• O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.
• Peygamberimiz (sav)' in doğduğu gece, bir Yahudi İleri geleni, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda, 
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.
• Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.
• Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Peygamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,

"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.
• Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.
• "Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.
• Resûl-i Zîşan efendimizin meşhur şâiri Hassan bin Sâbit (r.a.) bu hususu şöyle anlatmıştır:
"Ben sekiz yaşlarında var yoktum. Biliyorum, bir sabah vakti, Yahudînin biri 'Hey Yahudîler!' diye çığlık atarak koşuyordu. Yahudîler, 'Ne var, ne yırtınıyorsun?' diyerek adamın başına üşüştüler. Yahudî şöyle haykırıyordu:
'Haberiniz olsun, Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu. Ahmed bu gece dünyaya geldi."' 
• Peygamverimizin amcası Abbâs (ra) şunları anlatır:
Ebû Leheb’i ölümünden bir sene sonra rüyamda gördüm. Kötü bir hâlde idi:
“−Sana nasıl muâmele edildi?” diye sordum.
Ebû Leheb:
“−Muhammed’in doğumuna sevinerek Süveybe’yi âzâd ettiğim için pazartesi günleri azâbım biraz hafifletilmektedir. O gün baş parmağımla işâret parmağım arasındaki şu küçük delikten çıkan su ile serinlemekteyim.” cevâbını verdi.


 

Yazarın Diğer Yazıları