
Nafile İbadetlerden Duha (Kuşluk) Namazı
Mehmet Bina
- Duha namazı, farzlara tâbi ve belli bir vakti olan “revâtib sünnet”lerin dışında sevap kazanmak amacıyla muayyen zamanda kılınan nâfile namazlardan biridir.
-Bir kutsî hadiste bu namazın faziletine işaretle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ey Âdemoğlu! Gününün ilk vakitlerinde benim için dört rekât nafile kılmaktan acizlik gösterme ki günün sonunda seni korumayı tekeffül edeyim.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 12)
Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.”
(Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî Sulh 11, Cihâd 72, 128; Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160)
- İnsan vücudundaki her mafsal (eklem) için bir sadaka vardır. Bir başka hadise göre de vücutta 360 eklem bulunmaktadır. O halde herkesin hergün bu kadar sadaka vermesi gerekmektedir. İlk bakışta, çok yüklü gözüken bu sadaka borcu, hadisimizdeki açıklama ile oldukça kolaylaşmaktadır. Söylenecek her sübhânellah (tesbih), elhamdülillah (tahmid), lâ ilâhe illallah (tehlil) ve Allahu ekber (tekbir) kelimeleri ayrı ayrı birer sadakadır. İyiliği emretmek, bir kötülükten nehyetmek, evet bunların her biri birer sadakadır. Görüldüğü üzere dinimizde hayır yolları pek çok olup sayılamayacak kadar sınırsızdır.
Hele böyle tek tek hayır ve iyilik olan konuların yanında bir de toptan hayır olanlar vardır ki, bunlar işi daha kolaylaştırmaktadır. Hadis-i Şerif de, işte bunlardan biri, kuşluk (duhâ) vakti kılınan namaz olarak bildirilmiştir. Halkımızın “Kuşluk Namazı” dediği bu ibadet, iki rekât ile sekiz rekât arasında değişen nâfile bir ibadettir. Bu namaz, hadiste sayılan sadakaları topluca ödeme imkânıdır. Çünkü namaz, bedenin bütün organlarıyla yapılan bir ibadettir. Namaz kılmakla her organ kendi şükrünü yerine getirmiş olur. Öte yandan her türlü tesbih ve tahmid, tehlil ve tekbir namazda bir arada bulunmaktadır.
Namaz, nefse hayrı emretmek ve onu münkerden nehyetmektir. Nitekim bir âyet-i kerîmede, “Namaz her türlü kötülük (fahşâ ve münkerden) alıkor” [Ankebût sûresi (29), 45] buyurulmuştur.
Hadisimizde insan vücûdundaki mafsalların sayılmaması, maksadın anatomi dersi vermek olmadığındandır. Öte yandan “sadakadır” diye belirtilenlerin tamamı, “maddî” yönü olmayan hususlardır. “Sadaka” deyince, akla hemen mâlî iyilikler gelir. Oysa hadisimiz her hayırlı işin sadaka olduğunu bize öğretmektedir. Oturup kalkarken, uzanıp yatarken bile insanın “sadaka” niteliğinde iyilikler yapabileceğini bildirmektedir.
“Kuşluk Namazı”, güneşin doğuşundan yaklaşık kırk beş dakika sonra başlayıp, zevâl vaktine yarım saat kalıncaya kadar devam eden zaman içinde kılınır. Gündüzün dörtte biri geçtikten sonra kılınması daha uygundur. Bu namazın bu kadar faziletli oluşu, muhtemelen, bu zaman kesiminin herhangi bir namazın vakti olmaması dolayısıyla çoğu kişinin ibadeti düşünmemesindendir. Zira bizim gibi ılıman iklim kuşağında bulunan ülkelerde öğle öncesi yoğun iş saatleridir. Meşgale veya gaflet zamanında yapılan ibadetlerin fazileti daima farklıdır. Bu sebeple gecenin seher vakti de aynı üstünlüğe sahiptir.
Hadis-i Şerifler bize şu mesajı veriyor.
- İyilik ve hayır yapmaya gayret gösterilmeli, mâlî ve fiilî olarak yapılamazsa, tesbih, tekbir gibi sözlü olarak yapılmalıdır. Sadaka ve hayır yollarının çeşitli olduğu unutulmamalıdır.
Redd-ül-muhtar’da, “Kuşluk namazına devam eden şehit olarak ölür” buyuruluyor.
İmam-ı Şarani Hazretleri de “Kuşluk namazına devam edenlere cin musallat olamaz” buyurdu.
İbn-i Ömer )ra) der ki:
Ebû Zer -radıyallâhu anh-’a:
“–Amcacığım, bana tavsiyede bulunur musunuz?” dedim. Bana şöyle dedi:
“–Benim Rasûlullâh’tan istediğim şeyi sen de benden istedin. Allâh Rasûlü şöyle buyurmuştu:
«Duhâ namazını iki rekât kılarsan, gâfillerden yazılmazsın; dört rekât kılarsan, âbidlerden yazılırsın; altı rekât kılarsan, Allâh senin ihtiyaçlarını giderir; sekiz rekât kılarsan, kânitîn (çok ibâdet edenlerden) yazılırsın; şâyet on iki rekât kılarsan, senin için cennette bir ev inşâ edilir.
Hiçbir gün, hiçbir gece, hattâ hiçbir an yoktur ki, Allâh Teâlâ o vakitte kullarından dilediğine ihsan ve ikramda bulunuyor olmasın!
Allâh Teâlâ hiçbir kuluna, kalbine zâtının zikrini ilhâm etmekten daha büyük bir ihsanda bulunmamıştır.»” (Heysemî, II, 236; Ali el-Müttakî, VII, 809/21511)
Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Her gün, bedeninizdeki her bir kemiğiniz ve mafsalınız için bir sadaka gerekmektedir. Her tesbîh bir sadakadır, her tahmîd bir sadakadır, her tehlîl bir sadakadır, emr bi’l-ma’rûf bir sadakadır, nehy ani’l-münker de bir sadakadır. Bütün bunlara kişinin kuşlukta kılacağı iki rekât namaz kâfî gelir.” (Müslim, Müsâfirîn, 84)
Ebû Hureyre hazretleri, bir defâsında şöyle demiştir: “Dostum Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bana, her ay üç gün oruç tutmayı, iki rekât kuşluk namazı kılmayı ve uyumadan önce vitri edâ etmeyi tavsiye buyurdu.” (Buhârî, Teheccüd, 33)
- Bir keresinde Peygamber Efendimiz, bir yere askerî birlik göndermişti. İslâm askerleri kısa sürede büyük ganîmetlerle döndüler. Bunun üzerine Hz. Ebûbekir:
– Yâ Resûlallâh! Biz bunlardan daha çabuk dönen ve daha fazla ganîmet getiren başka bir birlik görmedik, dedi. Allâh Resûlü:
“– Ben size bundan daha çabuk dönen ve daha çok ganîmet sağlayan bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu. Daha sonra şöyle devâm etti;
“Bir adam güzelce abdest alarak mescide varır, sabah namazını edâ eder, ardından da kuşluk namazını kılarsa işte bu şahıs, hem daha çabuk dönmüş, hem de daha fazla kazanmış olur.” buyurdu. (İbn-i Hibbân, VI, 276)
- “Kuşluk Namazı” önemli, şükür ve sadaka niteliği yüksek bir nâfile ibadettir. Hz. Peygamber bu namazı hem kılmış hem de kılınmasını teşvik etmiştir. İki rek’at olarak kılınması da yeterli olmaktadır.
- Dinimiz her daim kolaylık yönünü tercih etmiştir.