Mehmet Bina

MEDİNE' DE BİR YANGIN OLAYI...

Mehmet Bina


   Hz. Ömer'in Halifeliği zamanında Medine'de bir yangın oldu. Öyle bir yangın ki ateş taşları bile kuru odun gibi yakıyordu. Şehrin yarısı alevlerle sarıldı, su bile bu ateşten korktu da şaşırıp kaldı. 
Bazı akıllı kişiler;  Ateşe, kovalarla su ve sirke döküyorlardı. 
Ateş ise inadına artıyordu. Sanki o ateşe, 
(yangınını artırmak üzere) gayb âleminden, ötelerden yardım geliyordu. 
Halk koşarak Hazret-i Ömer(r.a.)'a geldiler;- Bu yangın su ile sönmüyor. Dediler. 
Hazret-i Ömer buyurdu ki :
- o ateş Allah’ın ayetlerinden, işaretlerindendir. 
Sizin hasisliklerinizin bir alevidir. Suyu bırakın, 
Yoksullara ekmek dağıtın, eğer benim soyumdan iseniz, 
Hasislikten vazgeçin. Halk Hazret-i Ömer'e:- Bizim kapılarımız açıktır.  Biz cömert kişileriz, İyilikten, yardım etmekten hoşlanırız. Dediler.  Hazret-i Ömer buyurdu ki :
- siz verdiğiniz ekmeği, Allah rızası için değil de, gösteriş için veriyorsunuz. Âdet yerini bulsun diye iyilik elinizi açıyorsunuz. 
Siz, övünmek için, gösteriş için verdiniz; Allah’tan çekinerek, korkarak vermediniz. Bu kıssa, cömertliğin samimî ve ihlâslı bir şekilde ifa edilmesinin zaruri olduğunu bildirmektedir. 
Zira sadaka, infak gibi iyilikler; riya, gösteriş, başa kakma ve eziyet gibi çürütücü davranışlarla imha ve iptal olur. 
Cimrilik ateştir, cömertlik ise o ateşi söndüren bir rahmet!
 AĞLAMAKTAN KÖR OLAN KIZ
Bir gün bir zat Hasan Basri hazretlerine gelerek yalvarır:
“Aman efendim! Ne olur? Allah için bize bir yardımda bulununuz…”Hazret-i,imamda; “Nedir derdin? Ne hususta yardım edelim? Önce derdini ve ihtiyacını isteğini söyle ki sana yardım,edebilelim”der. Adam;
“Efendim! Benim çok akıllı bir kızım var, onu çok severim, şimdi bu akıllı kızıma bir şeyler oldu. Gece gündüz durmadan ağlıyor… Kur’an-ı Kerim okuyor ağlıyor, namaz kılıyor ağlıyor, hadis-i şerif okuyor ağlıyor ve bugünlerde gözleri görmez oldu. Korkuyorum ki hepten kör olacak… Sizden istirham ediyorum gelseniz de bir baksanız. Bir nasihat etseniz biraz öğüt verseniz şu kızıma” diye rica eder. Hasan Basri; Hazretleri kabul eder, adamın evine kadar giderler. Eve vardıklarında Hasan Basri hazretleri;
“Yavrum neden ağlıyorsun? Gözlerin ağlamaktan temelli kör olabilir! Sebebini bize söylersen sana yardımcı olabiliriz. Senden rica etsem sebebini söyler misin?” der. Kız şu cevabı verir:
“Efendim benim hiçbir hastalığım yoktur, sıhhatim gayet yerindedir. Gözlerimin ağlayarak bu hale gelmesinin iki sebebi vardır. Bu gözlerimiz ahiret âleminde Allahü Tealayı ya görecek ya da görmeyecektir. Eğer Cenab-ı Hakkı görme nimetine ererlerse böyle binlerce göz O’nu görmek için feda olsun; eğer görmezse o zaman Allahü teala kendi zatını görmeye layık kılmadığı bu gözleri kör etsin! Allahü tealayı görmeyecek gözü ben ne yapayım” der ve biraz sonra da “Allah” diyerek can verir.
Hasan Basri Hazretleri bu hadiseden çok duygulanır, gözlerinden yaşlar akar ve şöyle der:
“Nasihat etmeye geldik nasihatimizi aldık,
Hekim olmaya geldik hekimimizi bulduk…    
 

Yazarın Diğer Yazıları