Mehmet Bina

Kur'an Kerim ve Ramazan ayı

Mehmet Bina

Peygamberimiz (sav) in ifadesiyle, "Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan mübarek Ramazan ayına ulaştığımız için Canab-ı Allah'a ne kadar şükretsek azdır." Çünkü Peygamberimiz (sav) efendimiz, mübarek üç aylar girdiği zaman " Yarabbi Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır." diye dua ederdi. Kur’an-ı Kerim’in o feyizli ve bereketli dünyasından istifade etmeye çalışırsak günahlarımız affedilecektir. Her Ramazanda hatırladığımız ve hatırlattığımız şu hadisi yeniden hatırlayalım.

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." Bu hadisin sırrına mazhar olmak ve affedilenlerden olmak çok büyük nimettir. Bu sebeple Ramazan ulaştığımızdan dolayı Rabbimize hamd ediyoruz. Ramazân-ı Şerîf’in feyzinden ve bereketinden lâyıkıyla istifâde etmek için, bilhassa bu ayda Kur’ân-ı Kerîm ile çok daha fazla hemhal olmamız gerekmektedir.

Ramazan ayı, hayat kitabımız Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur’ân, Kelâmullâh’dır, Kitâbullâh’dır. Allah’a ait olduğu için, “Sözlerin en güzeli”dir.

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an indirildiği aydır." buyuruluyor.

Demek ki, ramazanı diğer kamerî aylardan üstün kılan özelliklerin başında, insanlık için bir hidâyet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmesi ve inmeye başlamış olmasıdır.

Peygamber Efendimiz (sav), bilhassa Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerîm’e daha fazla ehemmiyet verirdi.     Dünyamızı da, ahretimizi de hayırla ulaştırmak için yegâne kılavuz Kur’an-ı Kerim’dir. Gerçek hidayet rehberi, iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, günahla sevabı birbirinden ayıran Furkan Kur’an-ı Kerim’dir. Rabbimizin bizden razı olacağı şeylerin anlatıldığı kitaptır Kur’an. Ramazan ayında ve diğer günlerde, Pakistan'lı büyük alim, Muhammed İkbal sabahları Kur’an okumayı adet edinir. Babası kendisine, “Evladım ne yapıyorsun? der. O da; “Kur’an okuyorum,” cevabını verir. Aynı soru ve cevap üç yıl devam eder. Muhammed İkbal bir defasında, “Babacığım, ne yaptığımı iyi biliyorsundur, aynı suali neden tekrarladığını merak ediyorum” der. “Evladım şunu sana hatırlatmak istedim. Sana nazil olmuşçasına Kur’an oku. Muhammed İkbal babasının bu cevabından sonra hayatının değiştiğini, Kur’an’ın şiir ve düşünce hayatında en etkili unsur olduğunu ifade eder. Mustafa Sadık er-Râfii de; “Kur’an okuduğumda kendimi Cibril’in Hz. Peygamber’e, onun da ashabına Kur’an’ı tilavet ettiği saadet asrında hissediyorum” der. Peygamber Efendimiz (asm) Kur`ân`ı başkasından dinlemeyi de severdi Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.

İbn-i Mes`ud (ra) anlatıyor: Resûlullah (asm) bana hitaben:

“Bana Kur`ân oku!” buyurdu Ben:

“Ya Resûlallah! Kur`ân sana indirildiği halde, sana Kur`ân`ı ben mi okuyacağım?” dedim

Allah Resûlü (asm):

“Ben Kur`ân`ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim” buyurdu Bunun üzerine, Resûl-i Ekrem`e (asm) Nisâ Sûresinden okumaya başladım Nihâyet; “Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?” âyetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):

“Şimdilik yeter!” buyurdu Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resûl-i Ekrem Efendimiz`in (asm) iki gözünden yaşlar akıyordu.

Kur-ân`ı dinlemek aynı zamanda Kur`ân`ın da emridir, Cenâb-ı Hak:

“Kur`ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız” buyurur. Bizde, şayet Kur'an-ı Kerimi bilmiyorsak en kısa zamanda öğrenelim, camilerde, evlerde veya tv.lerde okunan Kur'anı Kerimi dinleyerek, vaktimizi Kur'an ile geçirelim. Kur’an’ın indiği gece olduğu için bin aydan hayırlı olduğu ilan edilen Kadir Gecesi, Kur’an’ın Allah katında ne kadar önemli olduğunu gösterir. Kur’an’ı okuyup anlamı üzerinde düşünürsek onun önemini asıl o zaman anlamış ve Kur’an’dan yararlanmaya başlamış oluruz. Bunun için Ramazan ayı tam bir fırsattır. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

“Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?” (Muhammed, 47/24)     

Kur'an okumadaki Gayemiz; anlamak, yaşamak ve yaşatmak olsun.  Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerîm’i mukâbele tarzında tilâvet etmek ve yapılan tilâveti takip etmek Hz. Resûlullah’ın (s.a.v.) ve Hz. Cebrâil’in (a.s) amelinden; Allah Resûlünün (s.a.v.) sünnetindendir.

Bilindiği gibi Hazret-i Cebrâil (as) her Ramazan ayında Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (s.a.v.) gelir ve Kur’ân-ı Kerîm’in o âna kadar nâzil olan âyetlerini baştan sona, karşılıklı, mukabele tarzında okurlardı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vefât edeceği yılın Ramazan ayında Hazret-i Cebrâil (as) iki defa geldi ve Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona iki defa mukabele tarzında karşılıklı tilâvet buyurdular.

Efendimiz'in (sav) in, vefatından sonra Ramazan ayında hatim adeti Sahabe-i Kiram tarafından devam ettirildi. Tarihçi İbn Sad'ın rivayetine göre Ashab-ı Kiram'ın evlerinden arı uğultusu gibi sürekli Kur'an sesi gelirdi. Böylesine mübarek bir aya kavuşmanın sevinci ve mutluluğu içerisindeyiz. Bunu fırsat bilerek bu ayı oruç tutarak Kuran okuyarak ibadet yaparak geçirmeliyiz. Kimseyi incitmemeye özen gösterip yoksulları ve kimsesizleri korumalıyız. Böyle yaptığımız takdirde Allahın rızasını kazanmış oluruz. Yüce Rabbimiz, bizleri Kur’an’ın nurundan mahrum bırakmasın. Onun yolundan bir an olsun ayırmasın. Bizleri Kur’an’ı okuyan, doğru anlayan ve en güzel şekilde yaşayanlardan kılsın. Ahirette Kur'an-ı Kerimi bizlere şefaatçi eylesin, şikâyetçi eylemesin.

Yazarın Diğer Yazıları