Mehmet Bina

Kerbelâ'dan tek sağ kurtulan 'seccâd' lakablı hz. Hüseyin'in oğlu zeynel abidin (ra)

Mehmet Bina

Hz.Alin'in torunu olup, babası Hz. Hüseyin'dir; 

Esas ismi, "Alî b. el-Hüseyn b. Alî" dir.

İbadetteki hassasiyetiyle meşhur oldu. İbadete olan düşkünlüğünden dolayı; kulların ziyneti, süsü anlamına gelen "Zeynel Abidin" lakabıyla anıldı

Bunun yanında “fazla secde ettiğinden dolayı dizleri nasır tutmuş ve Seccâd lakabıyla meşhurdur.

*Hz.İmâm Zeynel Âbidin’in oğlu Hz.İmâm Muhammed Bâkır, babası hakkında naklettiği bir rivâyette söyle buyurmuştur:

“Babam İmâm Zeynel Âbidin hep iyilik yapmaktan zevk alırdı. 

*Allah’a karşı şükranını ifade etmek için; 

*Bir iyilik gördüğü zaman, *Kur’ân-ı Kerîm okurken *«Secde» âyeti gelince, 

*Bir kötülükten kurtulunca, 

*İki kişinin arasını bulunca, 

*Bir zorluğu atlatınca, mutlaka şükran secdesine kapanırdı. Bunun için kendisine «Seccad» adı verilmiştir.” 

* Zeynel Abidin Hz.leri, Peygamberimiz (sav)’in ve Hz. Hüseyin’in neslini devam ettirmiştir. Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilen büyük oğlu Ali’den (el-Ekber) ayırt edilmesi için Ali el-Asgar adıyla da bilinir.

Kerbelâ da bulunduğu halde, hasta olduğu için, Kerbelâ Vak‘ası’na fiilen katılmamıştır, böylece Kerbelâ faciasından sağ kurtulan tek Hz. Hüseyin'in oğludur, üç kardeşi Kerbela vakıasında şehit olmuştur.

Hz.İmâm Zeynel Âbidin, sık sık Kerbelâ hadisesini hatırlar ve kendini tutamaz uzun uzun ağlardı. Böyle kendisini harap edercesine ağlamamasını söyleyenlere şu cevâbı verirdi:

“Hz.Yakup, oniki oğlundan birini kaybedince ağlamaktan gözlerine ak düştü. Görmez oldu. Halbuki kaybolan oğlu Yusuf sağ idi. Ben ise «Ehl-i Beyt»ten bütün yakınlarımın şehit düştüklerini gördüm. Bunların acısını yüreğimden nasıl çıkarabilirim.

*Hz.İmâm Zeynel Âbidin ailesine; “Kendilerine başvuran herkese mutlak suretle yardım etmelerini” emretmişti. Halbuki kapıya gelerek sadaka isteyenler arasında, böyle bir yardıma hakikaten müstehak olanlar olduğu gibi, pek tabii olarak müstehak olmayanlar da vardı. Fakat Hz.İmâm böyle bir ayırım yapılmasına râzı olmuyordu; “Kapıya gelerek el açan herkese mutlak suretle yardım yapılmasını” istiyordu. 

Herkesin uykuya çekildiği gece vakitlerinde fakirlerin evlerini gezen Zeynel Abidin Hazretleri, kapılarına çuvalla yiyecek bırakırdı. Peygamber torunu olduğu için evine bir şey getirildiğinde ya da ganimetten hisse ayrıldığında, bunu derhal dağıtan büyük insan, hayatı boyunca geceleri fakirlerin kapısına yiyecek bıraktı. Ve hepsinin üzerine de "helaldir" yazısını yazdı.

Yiyeceğin nereden geldiğini bilmeyen ihtiyaç sahipleri, gerçeği ancak Zeynel Abidin Hz.leri vefat edip yardımlar kesilince anlayabildi. 
Cenaze hazırlığı yapılırken kendisini yıkayan zat, sırtındaki büyük yarayı görünce Ehlibeyt’ten birine sebebini sordu. Aldığı cevap ise çok manidardır. "Zeynel Abidin Hazretleri'nin sırtı, geceleri fakirlerin kapısına erzak taşıya taşıya bu hale geldi." 

Zeynel Abidin hayatı boyunca, yaralı sırtla muhtaçlara erzak taşımıştı. Bunu sağlığında kimse bilmedi.

*Hz. Zeynelâbidîn’in abdest alırken sararması, namaz kılarken titremesi ve geceleyin fakirlere sırtında yiyecek taşımasıyla ilgili rivayetler onun zühdüne, takvâsına ve cömertliğine örnek teşkil eder.

*Hasta olan Muhammed Bin Üsame'yi ziyaret etmek için evine gittiğinde, ağladığını gördü. Sebebi de on beş bin dirhem borcunu ödeyemeden Allah'ın huzuruna borçlu çıkma korkusu idi. Durumu öğrenen Zeynel Abidin, hazır bulunanlara seslenerek söz konusu borcu üstlendiğini, bundan sonra Muhammed bin Üsame'nin ne kadar borcu varsa kendisinin ödeyeceğini bildirdi. Söz konusu şahsın hiç bir borcunun kalmadığını orada bulunanlara ilan etti.

Abdest alırken renginin ve dünyasının değiştiğini görenler, merak edip sebebini sorduklarında; "Huzuruna çıktığım Zat'ı düşünmek, benim dünyamı değiştiriyor, tefekkür alemimi kaplıyor. Bu alemle alakam, o yüzden kesiliyor, değişik ruh haline giriyorum." cevabını verirdi.

*İmam Zeynel Abidin'in mümin için kurtuluş vesilesi olarak saydığı üç şey şunlardır:

a) Halkın aleyhinde konuşmamak.

b) Dünya ve ahretine yararlı olan şeyle meşgul olmak.

c) Günahlarına çok ağlamak

*Zeynel Abidin Hz.lerinin bazı sözleri;

"Dün bir nutfe olan ve yarın da bir leşe dönüşecek olan üstünlük taslayan mütekebbire şaşarım.”

"Hayret edilir o kimseye ki, hayatında zararı dokunacak yemeklerden kaçınır da, vefatında zararı dokunacak günahlardan kaçınmaz."

Rivayetlere göre, Medine'de Hicri (95) yılı M.(717) yılında Emevi Sultanı Abdül Melik tarafından zehirletilerek şehit edikdi ve Bakī‘ Mezarlığı’nda amcası Hasan’ın yanına defnedildi. 

Vefat ettiği yıl içinde birçok fıkıh aliminin ölümünden dolayı bu yıla “senetü’l-fukahâ” denilmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları