
Kabe'de, Hacer-Ul Esved Ve Rüknu Iraki Arası
Mehmet Bina
Hacı adaylarının Kabe,de olduğu şu günlerde ve umreye gidecek olanların Kabe'yi daha iyi tanımaları lazım ki şuurlu bir tavaf yapsınlar.
• Hacer-ül Esved ile Rüknü Iraki arası:
1. Kabe'nin bu yüzünde örtü yoktur. Kabe örtüsü'nün olmadığı tek yer burasıdır.
2. Babusselam (Selam Kapısı) bu yüzdedir.
3. Kabe'yi Şerif'in en çok ziyaret edilen yeri burasıdır.
4. Güneş'in ilk ışınları bu yüze düşer.
5. Tavaf sonrası Zemzem bu cihet'te içilir.
6. Tavaf sonrası namaz bu tarafta kılınması sünnettir.
7. Tevbe ve istiğfar'ın kabul edildiği mekanlardan biridir.
8. Bu kısma VECHUL BEYT denir. Yani Kabe'nin Yüzü'dür.
9. Peygamber Efendimiz'in yüzünü ve mübarek göğsünü yasladığı yer burdadır.
10. Mültezem burdadır.
11. Peygamber Efendimizin (s.a.v) Cebrail (a.s) ile namaz kıldığı yer bu taraftadır.
12 Safa, Merve, Zemzem, Makamı Ibrahim, Hira, Arafat, Ebu Kubeys, Hacer-ül Esved, Abdulmuttlibin makami hep bu yüzdedir.
13 Kabe'nin Kapısı da burada yer alır...
Allah bize tekrarıyla isteyen herkese burada bulunmayı nasip etsin.
**
CEBRAİL (AS)'IN PEYGAMBERİMİZ (SAV)'E NAMAZ KILDIRDIĞI YER VE HUFRA-İ MUACCİN
*
Cibril Makamı, Namaz farz kılınınca Hazreti Cebrail (a.s), iki gün peş peşe gelerek namazın talimini yaptırdığı yerdir.
İbn-i Abbas (r.a.)den rivayet olunduğuna göre ; Peygamber Efendimiz, kendisine Cebrail Aleyhisselam’ın iki defa Beytullah’ın yanında imam olup namaz kıldırdığını, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldırarak vakitlerini öğrettiğini ifade etmiştir.
• Duvarın üzerindeki kırmızı taşlar ise MAKAM-I CİBRİL diye bilinir..
• Makam-ı Cibril Kâbe-i Muazzama'nın doğu duvarında bulunan mübarek mevkinin adıdır.
Namaz farz kılınınca Hz. Cebrail (a.s) iki gün peş peşe gelerek Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) namazın talimini yaptırdığı yerdir.
Hz. Cebrail (a.s) birinci gün vaktin başlangıcında, diğer gün ise vakitlerin sonunda bu şerefli alana gelerek Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) imamlık ettiği, böylece hem namazı hem de namaz vakitlerini öğrettiği kadim kitaplarda zikredilmektedir.
Kâbe' nin perdesinin altındaki (şâzervanda) bulunan 8 âdet kırmızı taş Makam-ı Cebrail'e işaret olması amacıyla 684 (Hicri 64) senesinde Abdullah bin Zübeyr (r.a) tarafından konulmuştur.
Günümüzde de Kâbe imamlarının namaz kıldırdığı yer burasıdır...
* * *
HURFE-İ MUACCİN (Mİ'CÂN)
• Hufre-i Mi'cân: Beytullah'ta duaların kabûl edildiği mübarek mekanlardandır. Kâbe-i Muazzama'nın doğu duvarına bitişik olan bu alan, Hazreti İbrahim (as)'in Beyt-i Şerif'in çamurunu hazırladığı çukurun yeridir.
1950 yılına kadar varlığını devam ettiren mukaddes çukur, Tavaf mermerleri değiştirilirken kapatıldı.
Harcın karıldığı alanı belli eden, Kâbe kâidesinde tek parça sarı damarlı, tırtıklı bir mermer parçası yer alır.
Haccac bin Yusuf Es-sakafî'nin 692 senesindeki Kâbe tamirinde koyduğu bu mermer taşın üzerinde birtakım Arapça yazılar bulunur.
İnsanların çokça temas etmesi neticesinde aşınmış, okunması güç hale gelmiştir.
1994 yılında Ürdün Üniversitesi'nde yapılan dijital laboratuvar çalışmalarında, bu mermerin üzerinde Bakara Sûresi'nin 158. âyetinin
إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِن شَعَآئِرِ اللّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللّهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ
Burası ayrıca zamanın Mekke sorumlusu, Kureyşin lideri Abdülmuttalib'in döşeğinin bulunduğu alandır. Zira gün içerisinde bu nokta hep Beytullah gölgesiyle şereflenir.
Peygamberimiz Efendimizin dedesi olan bu zâtın, yaşadığı dönemde minderini sadece torunu Hz. Muhammed (sav) ile paylaştığı siyer kitaplarında mevcuttur.
Kâbe kapısının 4 metre sağında bulunan bu yer, birçok insanın bilmediği, ziyaretinden mahrum kaldığı mübarek bir mevkidir.
**
KABE'DE ALTINOLUK'UN ÖZELLİKLERİ ve SIRRI
*Kabe oluğu, Kâbe’nin Kuzey tarafında, Rüknü Iraki ve Rüknü Şami köşeleri arasında, Kabe damına sabitlenmiştir. Kâbe’nin damında biriken sular bu oluktan Hicri İsmail’e doğru akar. Kabe oluğu Altın oluk - Mizabı Kabe olarak bilinir. Damda toplanan suların dama zarar vermemesi için, damda yıkama işlemi yapılması için ve bu suların akmasını sağlaması için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 35 yaşında iken Kureyş tarafından yapılmıştır.
Daha sonra birkaç defa yenilendi. Hicri 1276 yılında Sultan Mahmud Haz Hazretleri tarafından yenilendi. Hicri 1417 yılında Kral Fahd zamanında kuşların üzerine konmasını engellemek amacıyla oluk kenarlarına çiviler konularak tekrar yenilendi. Altın Olukta, Kabe güvercinleri için de istirahat yeri böylece engellendi. Harem’de hastalanan güvercinler, iyi olana değin Altın Oluk’a gelir ve orada şifa bularak uçardı.
Bugün ki, Kabe oluğu- Altın Oluk içi tahta, dışarısı ise Altın kaplıdır. Altın Oluğa Mizab-ı Kabe denir.
Kabe duvarının ortasında bulunan ve Kabe Damı’na bitişiktir. Kıble, Mescid-i Aksa’dan, Kabe’ye çevrildiğinde, Medine’deki Mescid-i Nebevi’nin kıblesi, tam olarak oluğun bulunduğu yön oldu. Bundan dolayı ‘Resul-i Ekrem’in Kıblesi’ olaraktan meşhur olmuştur.
Altın Oluk’un altı, seçkinlerin namazgahı kabul edilir. Peygamber Efendimiz, tavaf sırasında Altın Oluk’un altına geldiğinde, “Allah’ım senden ölüm anında rahatlık, hesap anında af dilerim…” şeklinde dua etmiştir. Oluğun altında yapılan duaların mutlaka kabul edileceğine dair hadisler bulunmaktadır. Türkiye’nin de kıblesi Altın Oluk’a bakar.
Altın Oluk’un bulunduğu yöndeki ülkelerin yağmurun bereketinden nasibini aldıkları söylenir. Bizim için de bu önemlidir çünkü Altın Oluk’un yönü Türkiye’yi gösterir. Türkiye’de yaşayan Müslümanlar, bu nedenle yağmurun rahmeti ve bereketinden her zaman faydalanacaklarına inanırlar. Öyle de olmaktadır çok şükür…
1553 yılında Kanuni Sultan Süleyman, gümüş levha ile kaplı bir oluk göndererek, eskisini, bereketini umarak, korunmak üzere İstanbul’a getirtti. 1612 yılında Sultan 1. Ahmet, gümüş üzerine altın kaplı bir olukla bunu değiştirdi. 1857 yılında Sultan Abdülmecit, Altın Oluk’u tamamen altından yaptırarak yeniledi.
Peygamber Efendimizin Kubbe-i Hadra’sı (Yeşil Kubbe) ve Kabri Şerifi de Altın Oluk’un hizasındadır. Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul, bu oluk doğrultusunda hizalanırlar.
Peygamber Efendimizin yüzü bu noktaya dönüktür. Aynı şekilde Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in yüzleride...
Biz Türkiye’den Niyet ederken “ yönüm kıble, kıblem kabe dediğimiz” yer burasıdır. Dahası her kıbleye yöneldiğimizde Mescidi Aksa’yada yöneliyoruz. Dahası her kıbleye dönüp Allahü Ekber tekbirini aldığımız da fiili dua olarak Peygamber Efendimizi ve Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’ide selamlıyoruz. Bunu aklınızdan çıkarmayın bu bize verilen bir ilahi nimettir. Halbuki Kabenin dört duvarı, dört yönü ve dört köşesi vardır. Tercih edilen ise islamın hizmetciligini yapan, sünneti baş tacı kılan bizim taraf olmuştur.